ŞOFBEN ile Oluşan Kelimeler (ŞOFBEN Kelime Türetme)
ŞOFBEN harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. ŞOFBEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Şofben kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
ŞOFBEN18
5 Harfli Kelimeler
BEŞON11
4 Harfli Kelimeler
BONE7
3 Harfli Kelimeler
FOŞ13, ŞEF12, FON10, BOŞ9, FEN9, BEŞ8, ŞEB8, ŞEN6, BEN5
2 Harfli Kelimeler
OF9, FE8, EŞ5, ŞE5, BE4, ON3, EN2, NE2
EN
-
Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı
Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.
- Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret
-
Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime
En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit
Ata Sözleri ve Deyimler
- en kötü günümüz böyle olsun
Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte
NE
- Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu
- Neon elementinin simgesi
- Hangi şey
-
Her şey
Ne görse ister. Kimin nesi varsa. Ne isterse yapar.
-
Birçok şey
Neler söylüyor? İnsan aklı neler keşfediyor?
-
Hangi
Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
-
Nasıl
Bu ne kıyafet?
-
Neden
Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek
-
Şaşma veya abartı bildiren bir söz
Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!
-
`Sana ne, bana ne` gibi sorularda `ne ilgisi var` anlamına gelen bir söz
Zahmeti ben çekeceğim, sana ne?
-
Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem
Ne, yıkıldı ha!
Ata Sözleri ve Deyimler
- ne âlem
- ne âlemde?
- ne alıp veremiyor?
- ne arar (veya onda ... ne gezer)
- ne arıyor
- ne biçim?
- ne buyrulur?
- ne çare
- ne çıkar
- ne çiçektir, biliriz
- ne dedim de
- ne demek?
- ne demek olsun
- ne demeye
- ne denir (veya dersin)
- ne denli
- ne de olsa
- ne dese beğenirsin?
- nedir ki
- ne diye?
- ne ekersen onu biçersin
- ne fayda
- ne gam
- ne gezer
- ne gibi?
- ne gözle bakmak
- ne güne duruyor?
- ne günlere kaldık!
- ne haber?
- ne hacet
- ne haddine!
- ne hâlde?
- ne hâli varsa görsün
- ne hikmetse (veya hikmettir)
- ne idiği belirsiz
- ne imiş?
- ne ise
- ne istediğini bilmek
- ne iyi!
- ne kadar
- ne kadar olsa
- ne kadar varsa
- ne lazım
- neler
- neler de neler, maydanozlu köfteler
- neler neler
- ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
- ne mene
- ne menem
- ne mümkün
- ne münasebet!
- ne o?
- ne olacak!
- ne olduğunu bilememek
- ne oldum delisi olmak
- ne olur (veya olursun veya olursunuz)
- ne olursa olsun
- ne oluyor?
- ne pahasına olursa olsun
- ne söylüyorsun?
- ne var ki
- ne yaparsın (veya yapmalı) ki
- ne yapıp yapıp
- ne yaptığını bilmemek
- ne yazar
- ne yazık ki
- neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
- neyin nesi (kimin fesi)
- neyleyim
- neymiş
- ne yüzle
Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım
ON
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı
- Dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- on defa (veya kere)
- on parmağı boğazında olmak
- on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
- on parmağında on kara
Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü
BE
- Türk alfabesinin ikinci harfinin adı, okunuşu
-
`Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü
Namluna dayanır, yola dalarsın / Duruşun bakışın yaman, be Ali! - Faruk Nafiz Çamlıbel
- Berilyum elementinin simgesi
BEN
-
Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı
Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır - Âşık Ömer
- En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi
- Saçta, sakalda beliren beyazlık
Birleşik Kelimeler: örümceksi ben, et beni
- Olta veya tuzağa konulan yem
- Kuşun yavrusuna taşıdığı yem
-
Teklik birinci kişiyi gösteren söz
Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben - Ahmet Kutsi Tecer
- Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç
- Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego
Ata Sözleri ve Deyimler
- benden
- benden günah gitti
- benden paso
- benden söylemesi
- ben hancı, sen yolcu oldukça
- benim diyen
- benim oğlum bina okur, döner döner yine okur
- beni sokmayan yılan bin (yıl) yaşasın
- ben şahımı (veya şeyhimi) bu kadar severim
- ben yokum (veya ben bu işte yokum)
Birleşik Kelimeler: benbenci, beniçinci, benmerkezci, albeni, incitmebeni, unutmabeni
EŞ
-
Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri
Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun. - Ömer Seyfettin
-
Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika
Kadın diye eşini bellemiş, dürüst, aile babası bir adamdır. - Zeyyat Selimoğlu
-
Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri
Güvercin eşini arıyor.
-
İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner
Briçte kuvvetli bir eş seçti.
- Kuma, ortak
- Arkadaş
- Döl eşi
Ata Sözleri ve Deyimler
- eşi benzeri (veya manendi veya menendi) olmamak (veya bulunmamak veya yok)
- eş tutmak
Birleşik Kelimeler: eş adlı, eş anlam, eş anlı, eş bacaklılar, eş basınç, eş başkan, eş biçim, eş cinsel, eş değer, eş deprem, eş dost, eş eksenli, eş güdüm, eş kanatlı, eşkenar, eş koşma, eş merkezli, eş ölçüm, eş sesli, eş sıcak, eş yapı, eş yapım, eş yükselti, eş zaman, döl eşi
ŞE
- Türk alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı, okunuşu
ŞEN
-
Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli
Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır. - Reşat Enis
- Neşe veren, neşelendiren, eğlenceli
- Neşe belirtisi olan
Ata Sözleri ve Deyimler
- şen olmak
Birleşik Kelimeler: şen şakrak, şen şatır
BONE (Kelime Kökeni: Fransızca bonnet)
- Düz veya kıvrımlı her çeşit yumuşak kumaş vb. maddeden yapılan başlık
BEŞ
- Dörtten sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 5 ve V rakamlarının adı
- Dörtten bir artık
-
İlkokul
Biz okumadık, beşi bitirdik. - Tarık Dursun K.
Ata Sözleri ve Deyimler
- beş aşağı beş yukarı
- beş parmağın beşi bir olmaz
- beş parmağın hangisini kessen acımaz?
Birleşik Kelimeler: beş beter, beşbıyık, beş binlik, beş bir, beş dört, beş duyu, beş iki, beşkardeş, beş milyonluk, beşon, beş para, beş parasız, beşparmak, beşpençe, beştaş, beş üç, beş vakit, beş yüzlü, beş yüzlük, beşibirarada, beşibirlik, beşibiryerde, dübeş, şeşbeş, üç beş
ŞEB (Kelime Kökeni: Farsça şeb)
- Gece
Birleşik Kelimeler: ruzuşeb
FE
- Türk alfabesinin yedinci harfinin adı, okunuşu
- Demir elementinin simgesi
BOŞ
-
İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. - Aka Gündüz
-
Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal
Boş kadro.
-
Yapılacak işi olmayan, işsiz
Bugün sabah boşum, gelebilirsin.
-
Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.)
Tam bu sırada yanlarından elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. - Tarık Buğra
-
Anlamsız
Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi? - Nazım Hikmet
-
Bilgisiz
Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir işe yaramayan, yararsız
Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz. - Reşat Nuri Güntekin
-
Habersiz, hazırlıksız bir biçimde
Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım. - Orhan Pamuk
Ata Sözleri ve Deyimler
- boşa almak
- boşa çıkarmak
- boşa çıkmak
- boşa gitmek
- boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
- boş atıp dolu tutmak (veya vurmak)
- boşa vermek
- boş başak dik durur
- boş bırakmak
- boş bırakmamak
- boş bulunmak
- boş çıkmak
- boş çıkmamak
- boş çuval ayakta (veya dik) durmaz
- boş dönmek
- boş durmak
- boş durmamak
- boş düşmek
- boş gezenin boş kalfası
- boş gezmek (veya gezinmek)
- boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
- boş gözlerle bakmak
- boş ite menzil olmaz
- boş kalmak
- boş kile dipsiz ambar
- boş konuşmamak
- boş koymak
- boş ol (veya olsun)
- boş oturmak
- boşta gezmek
- boşta kalmak
- boş torba ile at tutulmaz
- boş ver!
- boş vermek
- boş yerine vurmak
Birleşik Kelimeler: boşboğaz, boş boş, boş inanç, boş kafalı, boş kâğıdı, boş küme, boş laf, boş yere, boşu boşuna, başıboş, eli boş, içi boş, kafası boş
FEN (Kelime Kökeni: Arapça fenn)
-
Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad
Fen fakültesi.
-
Fizik, kimya, matematik ve biyolojiden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama, teknik
Edison, bilimden çok fenne hizmet etmiştir.
-
Bilim, bilgi
Hocalar dinde, hekimler fende ayıp yok, derlerdi. - Falih Rıfkı Atay
-
Hile, hilekârlık
Erkeğin en budalası yine karısını aldatmak fennini bulur. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- fennini almak (veya kapmak)
Birleşik Kelimeler: fen bilimi, fen bilimleri
OF
-
Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
Of, bıktım artık! Of, kolum acıdı! Bu da ne karışık bir rüya imiş diye söyleniyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar
Ata Sözleri ve Deyimler
- of bile dememek
- of çekmek
- Trabzon iline bağlı ilçelerden biri