ŞİPŞİRİN ile Oluşan Kelimeler (ŞİPŞİRİN Kelime Türetme)
ŞİPŞİRİN harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. ŞİPŞİRİN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Şipşirin kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
ŞİPŞİRİN18
7 Harfli Kelimeler
PİŞİRİŞ17
5 Harfli Kelimeler
ŞİRİN8
4 Harfli Kelimeler
PİŞİ11, İNİŞ7, ŞİİR7, İRİN4
3 Harfli Kelimeler
ŞİP10, ŞİŞ9, PİR7, NİŞ6, Şİİ6, İRİ3, İNİ3
2 Harfli Kelimeler
İP6, İŞ5, İN2
İN
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
- Mağara
Ata Sözleri ve Deyimler
- in gibi
- İnsan
Ata Sözleri ve Deyimler
- in cin
- in cin top oynamak
- in cin yok
- in misin, cin misin
İRİ
-
Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı
Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi. - Emine Işınsu
Birleşik Kelimeler: iribaş, iri iri, iri kıyım, iri laf, iri yapılı, iri yarı, irili ufaklı, genç irisi
İNİ
- Kayın (II)
İRİN
- Organizmanın herhangi bir yerinde iltihaplanma sonunda ölmüş hücre artıklarından ve bozulmuş akyuvarlardan oluşan, mikroplu veya mikropsuz, genellikle sarımtırak renkte koyuca sıvı, cerahat
İŞ
-
Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma
İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. - Sait Faik Abasıyanık
- Bir değer yaratan emek
-
Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev
Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim. - Ömer Seyfettin
-
Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü
İşler durgun.
-
Kamu yararına yapılan işler
Güvenlik işleri.
-
Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma
Bu evin işi çok.
-
Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek
Sonunda bir iş buldum. - Sait Faik Abasıyanık
- Ticari anlaşma, alışveriş
-
Herhangi bir maksatla kurulan düzen
İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bazı deyimlerde `yarar, çıkar` anlamında kullanılan bir söz
O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez.
-
Yapılan şey, davranış
Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım.
-
Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey
Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü. - Memduh Şevket Esendal
-
Emek, işçilik, ustalık
Bu örtü, işi ağır bir örtüdür.
-
İşlem
İşimi görmediler.
-
Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış
Bu, bir zevk işidir.
-
Yetenek
Demek bende daha iş varmış ki ilin öğretmeni seçtiler. - Muzaffer İzgü
-
Sorun, konu, mesele, maslahat
Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı. - Hüseyin Cahit Yalçın
-
Gizli neden veya maksat
Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti. - Refik Halit Karay
-
Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç
Erg, jul, kilogrammetre, vatsaat, kilovatsaat iş ve enerji birimleridir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- iş (birinde) bitmek
- iş (birinden) bitmek
- iş (birine) kalmak
- iş açmak
- iş almak
- iş amana binince kavga uzamaz
- iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
- iş ayağa düşmek
- iş başa düşmek
- iş bırakmak
- iş bilenin, kılıç kuşananın
- iş bilmek
- iş bitirmek
- iş çatallanmak
- iş çevirmek
- iş çığırından çıkmak
- iş çıkarmak
- iş dayıya düştü
- iş değil
- iş düşmek
- işe almak
- işe bak!
- iş edinmek
- işe girmek
- işe karışmak
- işe koşmak
- iş etmek
- işe yaramak
- iş görmek
- iş göstermek
- işi ...-e dökmek
- işi ...-e vurmak
- işi (bir şeye) vurmak
- işi ahbaplığa dökmek
- işi aksi gitmek
- işi Allah'a kalmak
- işi anlamak
- işi azıtmak
- işi başından aşmak (veya aşkın olmak)
- işi bitmek
- işi bozmak
- işi bozulmak
- işi ciddiye almak
- işi çıkmak
- işi düşmek
- işi ileri götürmek
- işi iş, kaşığı gümüş
- işi iş olmak
- işi kotarmak
- iş inada binmek
- işin alayında olmak
- işin başı
- işinden olmak
- işin doğrusu
- işi ne?
- işine bak!
- işine gelmek
- işine göre
- işine hor bakan boynuna torba takar
- işine koyulmak
- işin fenası
- işin garibi
- işini bilmek
- işini bitirmek
- işin içinde iş var
- işin içinden çıkamamak
- işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak)
- işini görmek
- işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
- işinin adamı
- işini uydurmak
- işini yoluna koymak
- işin kolayına kaçmak
- işin kötüsü
- işin kurdu
- işin kurdu olmak
- işin mi yok
- işin ortasını bulmak
- işin rengi değişmek
- iş insanın aynasıdır
- işin tuhafı
- işin ucu birine dokunmak
- işin üstesinden gelmek
- işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol
- işi olmak
- işi pişirmek
- işi rast gitmek
- işi resmiyete dökmek
- işi sağlama almak
- işi savsaklamak
- işi şakaya dökmek
- iş işlemek
- iş işten geçmek
- işi tatlıya bağlamak
- işi temizlemek
- işi uzatmak
- işi üç nalla bir ata kaldı
- işi yokuşa sürmek (veya koşmak)
- işi yoluna koymak
- işi yolunda (veya tıkırında) gitmek (veya olmak)
- iş karıştırmak
- iş ki
- işler açılmak
- işler arapsaçına dönmek
- işler becermek
- iş mi?
- iş ola
- iş olacağına varır
- iş olsun diye
- iş sarpa sarmak
- iş şirazesinden çıkmak
- işten (bile) değil
- işten el çektirmek
- işten güçten vakit bulamamak
- iş tutmak
- iş vermek
- iş yapmak
- iş yok
Birleşik Kelimeler: iş adamı, iş akdi, iş alanı, işbaşı, iş bırakımı, iş bıraktırımı, iş bilimi, iş birliği, iş bölümü, iş donu, iş eri, iş gezisi, işgüder, iş gücü, iş güç, iş güçlüğü, iş günü, iş hacmi, iş hanı, iş hayatı, iş kadını, iş kazası, iş kolu, iş merkezi, iş önlüğü, iş saati, iş seyahati, iş sözleşmesi, işveren, iş yeri, işe uygun, işi duman, işi tıkırında, ağır iş, beyaz iş, bulaşık iş, çürük iş, götürü iş, ince iş, kârlı iş, Acem işi, Antep işi, ayak işi, çocuk işi, el işi, erkek işi, ev işi, hamur işi, hesap işi, kalem işi, kavaf işi, mancınık işi, Maraş işi, orak işi, orta işi, sıra işi, şıpın işi, tarak işi, usta işi, dış işleri, diyanet işleri, iç işleri, özlük işleri, su altı işleri, yazı işleri, zat işleri
NİŞ (Kelime Kökeni: Fransızca niche)
- Duvar içinde bırakılan oyuk
Şİİ (Kelime Kökeni: Arapça şīʿī)
- Şiilik mezhebinden olan kimse
İP
-
İplik
Tavandan ip yumakları, urganlar, gemici fenerleri sarkardı. - Necati Cumalı
- Asarak öldürme cezası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ip atlamak
- ipe çekmek
- ipe dizmek
- ipe gelesice
- ipe gitmek
- ipe sapa gelmemek
- ipe un sermek
- ipi (birinin) eline geçmek
- ipi çözmek
- ipi kırmak
- ipi koparmak
- ip inceldiği yerden kopar
- ipini çekmek
- ipini kırmak
- ipini koparmak
- ipin ucunu kaçırmak
- ipi sapı yok
- ipiyle kuyuya inilmez
- ip koptuğu yerden bağlanır
- iple çekmek
- ipleri birinin elinde olmak
- ip takmak
- ipten almak
- ipten kazıktan kurtulmuş
- ipten kuşak kuşanmak
Birleşik Kelimeler: ip cambazı, ip iskelesi, ip merdiven, ip torba, ipucu, ipi çürük, ipi kırık, yağlı ip, çamaşır ipi, çırpı ipi, diş ipi, İngiliz ipi
İNİŞ
- İnme işi
-
Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı
İnişte yol uzadıkça uzadı.
- Gerileyiş, çöküş
- Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu
Birleşik Kelimeler: iniş aşağı, iniş çıkış, iniş takımları, yumuşak iniş
ŞİİR (Kelime Kökeni: Arapça şiʿr)
- Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk
-
Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey
Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler. - Abdülhak Şinasi Hisar
Ata Sözleri ve Deyimler
- şiir düzmek
- şiir gibi
Birleşik Kelimeler: şiir defteri, şiir dinletisi, şiir kitabı, lirik şiir, mensur şiir, halk şiiri, saz şiiri
PİR (Kelime Kökeni: Farsça pīr)
-
Yaşlı, koca, ihtiyar kimse
Ak sakallı pir, bunları söyleyerek sırra kadem basmış. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir tarikat veya sanatın kurucusu
Büyük Itri'ye eskiler derler / Bizim öz musikimizin piri - Yahya Kemal Beyatlı
-
Adamakıllı, iyice
Bir söyledi ama pir söyledi.
- Herhangi bir konuda, bir meslekte deneyim kazanmış, eskimiş kimse, guru
Ata Sözleri ve Deyimler
- pir aşkına
- pir ol!
ŞİRİN (Kelime Kökeni: Farsça şīrīn)
-
Sevimli, cana yakın, tatlı, hoş
Gözlerin, dişlerin ve ak gerdanınla / Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla - Ahmet Muhip Dranas
ŞİŞ
- Şişmiş olan yer, şişlik
-
Şişmiş, şişkin
Emine Hanım'ın şiş gözleri daha sakindi. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: kabaşiş
- Bir ucu sivri, demir veya ağaçtan, bazen silah gibi kullanılabilen ince uzun çubuk
- Bu çubuğa veya şişe geçirilerek pişirilmiş olan et
-
Örgü örmekte kullanılan, metal, ağaç, kemik vb.nden yapılan uzun çubuk
Ablası bir an çorap şişlerini bırakıyor, gözleri doluyor. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: şişhane, şiş kebabı, şiş köfte, çöp şiş
ŞİP
- Biz (III)
PİŞİ
-
Mayalı hamurdan yapılan, yağda kızartılarak pişirilen bir yiyecek türü
Şepit ekmekleri ve pişiler som altın gibi değerli; sarılmış düzülmüş, yol azığı diye ayrılmıştı. - Nezihe Araz