ŞİİRLİ ile Oluşan Kelimeler (ŞİİRLİ Kelime Türetme)

ŞİİRLİ harflerinden oluşan 8 kelime bulunuyor. ŞİİRLİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Şiirli kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ŞİİRLİ9

4 Harfli Kelimeler

İŞLİ7, ŞİİR7

3 Harfli Kelimeler

Şİİ6, İRİ3, LİR3

2 Harfli Kelimeler

İŞ5, İL2

İL

[isim]

  • Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet

    İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa

  • Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
  • Ülke, yurt

[tarih]

  • Eski Türklerde devlet

Birleşik Kelimeler: ilbay

İRİ

[sıfat]

  • Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı

    Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi. - Emine Işınsu

Birleşik Kelimeler: iribaş, iri iri, iri kıyım, iri laf, iri yapılı, iri yarı, irili ufaklı, genç irisi

LİR (Kelime Kökeni: Fransızca lyre)

[isim]

[müzik]

  • Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı

İŞ

[isim]

  • Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma

    İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir değer yaratan emek
  • Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev

    Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim. - Ömer Seyfettin

  • Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü

    İşler durgun.

  • Kamu yararına yapılan işler

    Güvenlik işleri.

  • Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma

    Bu evin işi çok.

  • Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek

    Sonunda bir iş buldum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Ticari anlaşma, alışveriş
  • Herhangi bir maksatla kurulan düzen

    İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bazı deyimlerde `yarar, çıkar` anlamında kullanılan bir söz

    O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez.

  • Yapılan şey, davranış

    Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım.

  • Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey

    Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü. - Memduh Şevket Esendal

  • Emek, işçilik, ustalık

    Bu örtü, işi ağır bir örtüdür.

  • İşlem

    İşimi görmediler.

  • Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış

    Bu, bir zevk işidir.

  • Yetenek

    Demek bende daha iş varmış ki ilin öğretmeni seçtiler. - Muzaffer İzgü

[mecaz]

  • Sorun, konu, mesele, maslahat

    Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Gizli neden veya maksat

    Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti. - Refik Halit Karay

[fizik]

  • Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç

    Erg, jul, kilogrammetre, vatsaat, kilovatsaat iş ve enerji birimleridir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iş (birinde) bitmek
  • iş (birinden) bitmek
  • iş (birine) kalmak
  • iş açmak
  • iş almak
  • iş amana binince kavga uzamaz
  • iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
  • iş ayağa düşmek
  • iş başa düşmek
  • iş bırakmak
  • iş bilenin, kılıç kuşananın
  • iş bilmek
  • iş bitirmek
  • iş çatallanmak
  • iş çevirmek
  • iş çığırından çıkmak
  • iş çıkarmak
  • iş dayıya düştü
  • iş değil
  • iş düşmek
  • işe almak
  • işe bak!
  • iş edinmek
  • işe girmek
  • işe karışmak
  • işe koşmak
  • iş etmek
  • işe yaramak
  • iş görmek
  • iş göstermek
  • işi ...-e dökmek
  • işi ...-e vurmak
  • işi (bir şeye) vurmak
  • işi ahbaplığa dökmek
  • işi aksi gitmek
  • işi Allah'a kalmak
  • işi anlamak
  • işi azıtmak
  • işi başından aşmak (veya aşkın olmak)
  • işi bitmek
  • işi bozmak
  • işi bozulmak
  • işi ciddiye almak
  • işi çıkmak
  • işi düşmek
  • işi ileri götürmek
  • işi iş, kaşığı gümüş
  • işi iş olmak
  • işi kotarmak
  • iş inada binmek
  • işin alayında olmak
  • işin başı
  • işinden olmak
  • işin doğrusu
  • işi ne?
  • işine bak!
  • işine gelmek
  • işine göre
  • işine hor bakan boynuna torba takar
  • işine koyulmak
  • işin fenası
  • işin garibi
  • işini bilmek
  • işini bitirmek
  • işin içinde iş var
  • işin içinden çıkamamak
  • işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak)
  • işini görmek
  • işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
  • işinin adamı
  • işini uydurmak
  • işini yoluna koymak
  • işin kolayına kaçmak
  • işin kötüsü
  • işin kurdu
  • işin kurdu olmak
  • işin mi yok
  • işin ortasını bulmak
  • işin rengi değişmek
  • iş insanın aynasıdır
  • işin tuhafı
  • işin ucu birine dokunmak
  • işin üstesinden gelmek
  • işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol
  • işi olmak
  • işi pişirmek
  • işi rast gitmek
  • işi resmiyete dökmek
  • işi sağlama almak
  • işi savsaklamak
  • işi şakaya dökmek
  • iş işlemek
  • iş işten geçmek
  • işi tatlıya bağlamak
  • işi temizlemek
  • işi uzatmak
  • işi üç nalla bir ata kaldı
  • işi yokuşa sürmek (veya koşmak)
  • işi yoluna koymak
  • işi yolunda (veya tıkırında) gitmek (veya olmak)
  • iş karıştırmak
  • iş ki
  • işler açılmak
  • işler arapsaçına dönmek
  • işler becermek
  • iş mi?
  • iş ola
  • iş olacağına varır
  • iş olsun diye
  • iş sarpa sarmak
  • iş şirazesinden çıkmak
  • işten (bile) değil
  • işten el çektirmek
  • işten güçten vakit bulamamak
  • iş tutmak
  • iş vermek
  • iş yapmak
  • iş yok

Birleşik Kelimeler: iş adamı, iş akdi, iş alanı, işbaşı, iş bırakımı, iş bıraktırımı, iş bilimi, iş birliği, iş bölümü, iş donu, iş eri, iş gezisi, işgüder, iş gücü, iş güç, iş güçlüğü, iş günü, iş hacmi, iş hanı, iş hayatı, iş kadını, iş kazası, iş kolu, iş merkezi, iş önlüğü, iş saati, iş seyahati, iş sözleşmesi, işveren, iş yeri, işe uygun, işi duman, işi tıkırında, ağır iş, beyaz iş, bulaşık iş, çürük iş, götürü iş, ince iş, kârlı iş, Acem işi, Antep işi, ayak işi, çocuk işi, el işi, erkek işi, ev işi, hamur işi, hesap işi, kalem işi, kavaf işi, mancınık işi, Maraş işi, orak işi, orta işi, sıra işi, şıpın işi, tarak işi, usta işi, dış işleri, diyanet işleri, iç işleri, özlük işleri, su altı işleri, yazı işleri, zat işleri

Şİİ (Kelime Kökeni: Arapça şīʿī)

[isim]

  • Şiilik mezhebinden olan kimse

İŞLİ

[sıfat]

  • Üzeri nakışlı

    Sırma işli bir peştamal. - Yusuf Ziya Ortaç

ŞİİR (Kelime Kökeni: Arapça şiʿr)

[isim]

[edebiyat]

  • Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk

[mecaz]

  • Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey

    Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şiir düzmek
  • şiir gibi

Birleşik Kelimeler: şiir defteri, şiir dinletisi, şiir kitabı, lirik şiir, mensur şiir, halk şiiri, saz şiiri

ŞİİRLİ

[sıfat]

  • Şiir havasında olan

    Ötede beride Fıstıkağacı, Bağlarbaşı, Servilik, Nuhkuyusu gibi saffetli ve şiirli isimler duyulur. - Abdülhak Şinasi Hisar