[isim]

• Şirin olma durumu, sevimlilik

  Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu. - Osman Cemal Kaygılı

[sıfat]

• Şiirsi

[isim]

[eskimiş]

• Şiir olma özelliği

  Mana, vezin değişti mi? Başka kelimeler mi kullandık? Hayır fakat şiiriyet uçuverdi. - Nurullah Ataç

[zarf]

• Şirret bir biçimde

  Niye oturaktan kalktın Allah'ın cezası, diye onu şirretçe payladı. - Sulhi Dölek

[zarf]

• Şimdiki durumda veya zamanda, şimdiki zaman için, şu duruma göre

  Sen şimdilik büyükbabanın yanında kal, babanı istediğin zaman görürsün. - Halide Edip Adıvar

[-i]

• Birine veya bir şeye şiş saplamak, şiş batırmak

[argo]

• Kama, çakı vb. bir araçla yaralamak

[isim]

• Şişlenmek işi

[isim]

• Şişletmek işi

[isim]

• Şişirtmek işi

[-i]

• Şişkin bir duruma getirmek

  Nefesinin olanca gücü ve hızıyla şişirdiği tulumu dudaklarına yanaştırdı. - Osman Cemal Kaygılı

[mecaz]

• Abartmak

[mecaz]

• Bir sözü veya yazıyı gereksiz yere uzatmak

[nesnesiz]

[mecaz]

• Baştan savma iş görmek

  Şimdi çabuk tarafından bir senaryo şişirmeli. - Attila İlhan

[isim]

• Şişelemek işi

[sıfat]

• Etkisi çok olan, zorlu

  Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu. - Falih Rıfkı Atay

• Hızlı

  Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu. - Reşat Enis

• Aşırı

  Şiddetli geçimsizlik.

[zarf]

• Aşırı bir biçimde

  Lakin babam şiddetli ve anif hareket ediyordu. - Yahya Kemal Beyatlı

[nesnesiz]

• Surat asmak, dargın durmak

• Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belli etmek, kabarmak, gururlanmak

  O da bu övgülerle beğenilerin önünde şişindikçe şişiniyordu. - Çetin Altan

[hayvan bilimi]

• Bazı böcekler, saldırıya uğradıklarında bütün uzantı ve eklentilerini, düşmanını korkutup ürkütecek biçimde yayarak genişletmek

[sıfat]

• Şimşek oluşan, şimşek çakan (hava)

[mecaz]

• Gürültülü patırtılı, sinirli, tartışmalı

[isim]

• Şişman olma durumu