ŞENLENDİRMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

ŞENLENDİRMEK harflerini içeren 7 harfli 56 kelime bulunuyor. 7 harfli ŞENLENDİRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİŞEMEK13, DİREŞME13, DİŞLEME13, DEŞİLME13, DERİŞME13, ŞENDERE12, ERİŞMEK11, EŞLEMEK11, EŞİNMEK11, EŞİLMEK11, EŞLENME11, EKLEŞME11, İŞLENME11, İŞLEMEK11, KİŞNEME11, KEŞLEME11, MEŞELİK11, MENŞELİ11, MENEKŞE11, ŞENELME11, ŞEKERİM11, DİRENME10, DİREMEK10, DİNLEME10, DİNELME10, DİLENME10, DİLEMEK10, DİKELME10, DENİLME10, DENENME10, DENEMEK10, DELİRME10, DELİNME10, DENKLEM10, DERLEME10, DERİLME10, ERDEMLİ10, EŞLENİK10, EDİNMEK10, EDİLMEK10, ENDEMİK10, ŞEKERLİ10, ELİNDEN9, KEDERLİ9, NEREDEN9, NEDENLİ9, RENDELİ9, ERMENEK8, ERİNMEK8, EKLENME8, ENENMEK8, ELENMEK8, İNLEMEK8, İLENMEK8, KEMERLİ8, KENELER7

KENELER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Eklem bacaklı hayvanlardan, örümceğimsiler sınıfına giren bir takım

ERMENEK

[isim]

  • Karaman iline bağlı ilçelerden biri

ERİNMEK

[-e]

[nesnesiz]

  • Üşenmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erinenin oğlu kızı olmamış

EKLENME

[isim]

  • Eklenmek işi

ENENMEK

[nesnesiz]

  • Eneme işi yapılmak, erkekliği giderilmek

ELENMEK

[nesnesiz]

  • Eleme işine konu olmak veya eleme işi yapılmak
  • Sınavda başarısız sayılmak

    İstekliler birer birer elenince en heveslisi ile karşı karşıya kaldı. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Süzülmek

    Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş. - Yusuf Ziya Ortaç

[spor]

  • Yarışma dışı kalmak, yarışmadan çıkarılmak

İNLEMEK

[nesnesiz]

  • Acı, üzüntü belirten kesik sesler çıkarmak, inildemek

    O, inledikçe benim de yüreğim sızlıyor, sıkıntıdan damarlarımı saran yağ eriyor. - Etem İzzet Benice

  • Gür, uğultulu, yankılı ses çıkarmak

    Yer gök inlesin.

İLENMEK

[-e]

  • Birinin kötü bir duruma düşmesi dileğini gönlünden geçirmek veya açıkça söylemek, beddua etmek, lanet etmek

KEMERLİ

[sıfat]

  • Üzerinde kemeri olan veya kemer takılmış olan

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

  • Kemer biçiminde olan

    Orhan'ın kemerli kapıdan içeriye koşa koşa girdiğini görmedi. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Kavisli olan

    Kemerli burun.

ELİNDEN

  • yüzünden, -den dolayı

    Yandım çavuş yandım senin elinden - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... elinden çıkmak
  • el (veya elini) uzatmak
  • el (veya elini) yakmak
  • el açmak
  • el almak
  • el atmak
  • el ayak (veya etek) çekmek
  • el ayak çekilmek
  • el bağlamak
  • el basmak
  • el bebek gül bebek
  • el bende!
  • el çekmek
  • el çektirmek
  • el çırpmak
  • elde (veya elinde) olmamak
  • elde avuçta (bir şey) kalmamak
  • elde avuçta (ne varsa)
  • elde etmek
  • el değiştirmek
  • el değmemek
  • elde kalmak
  • eldeki yara, yarasıza duvar deliği
  • elden ağza yaşamak
  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)
  • elden bırakmamak (veya düşürmemek)
  • elden çıkarmak
  • elden çıkmak
  • elden geçirmek
  • elden gel!
  • elden geldiği kadar
  • elden gelmemek
  • elden gitmek
  • elden kaçırmak
  • elden kaçmak
  • elden ne gelir?
  • elde tutmak
  • el dokunulmamak
  • ele alınır
  • ele alınmaz
  • ele almak
  • ele avuca sığmamak
  • ele bakmak
  • ele geçirmek
  • ele geçmek
  • ele gelmek
  • el elde baş başta
  • el elden kalmaz, dil dilden kalmaz
  • el elden üstündür (ta arşa kadar)
  • el el ile, değirmen yel ile
  • el eli yıkar, iki el yüzü
  • el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
  • el el üstünde oturmak
  • el ermez, güç yetmez
  • el etek öpmek
  • el etek tutmak
  • el etmek
  • ele vermek
  • eli (veya elleri) armut devşirmek
  • eli alışmak
  • eli altında olmak
  • eli ayağı (olmak)
  • eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak
  • eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)
  • eli ayağı titremek
  • eli ayağı tutmak
  • eli aza varmamak
  • eli boş çıkmak
  • eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)
  • eli boş gelmek
  • eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)
  • eli değmek
  • eli dursa ayağı durmaz
  • eli ekmek tutmak
  • eli eline değmemek
  • eli ermek
  • eli ermez gücü yetmez
  • eli genişlemek
  • eli gitmek
  • eli harama uzanmak
  • eli işe yatmak
  • eli kalem tutmak
  • eli kırılmak
  • eli kırılsın!
  • eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)
  • eli kolu bağlı durmak
  • eli kurusun!
  • elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi
  • elinde ... var
  • elinde avucunda nesi varsa
  • elinde bulunmak (veya olmak)
  • elinde büyümek
  • elinde kalmak
  • elinden (bir şey) düşmemek
  • elinden (bir şeyi) düşürmemek
  • elinden almak
  • elinden bir iş (veya şey) gelmemek
  • elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak
  • elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak
  • elinden geleni yapmak
  • elinden gelmek
  • elinden hiçbir şey kurtulmamak
  • elinden iş çıkmamak
  • elinden iyi iş gelmek
  • elinden kan çıkmak
  • elinden kurtulmak
  • elinden tutmak
  • elinde olmak
  • elinde olmak
  • elinde patlamak
  • elinde tutmak
  • eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık
  • eline almak
  • eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)
  • eline ayağına üşenmemek
  • eline bakmak
  • eline doğmak
  • eline düşmek
  • eline erkek eli değmemiş olmak
  • eline eteğine doğru
  • eline eteğine sarılmak
  • eline fırsat geçmek
  • eline geçmek
  • eline kalmak
  • eline su dökemez
  • eline tutuşturmak
  • eline yüzüne bulaştırmak
  • elini arı kovanına sokmak
  • elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)
  • elini ayağını öpeyim
  • elini belli etmek (veya göstermek)
  • elini çabuk tutmak
  • elini kana bulamak (veya bulaştırmak)
  • elini kolunu bağlamak
  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek
  • elini kolunu sallaya sallaya gezmek
  • elini kulağına atmak
  • elinin altında (olmak)
  • elinin hamuruyla erkek işine karışmak
  • elinin tersiyle çarpmak
  • elinin tersiyle itmek
  • elini oynatmak
  • elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)
  • elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
  • elini sürmemek
  • elini taşın altına koymak (veya sokmak)
  • elini veren kolunu alamaz
  • elini vicdanına koymak
  • elinle ver, ayağınla ara
  • eli olmak
  • eli para görmek
  • eli silah tutmak
  • eli varmamak (veya gitmemek)
  • eli yatmak
  • eliyle koymuş gibi
  • el kadar
  • el kaldırmak
  • el katmak
  • el koymak
  • ellerde gezmek
  • elleri (veya ellerin) dert görmesin
  • ellerim yanıma gelsin
  • eller yukarı!
  • elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak
  • elle tutulur
  • elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)
  • elle tutulur tarafı olmamak
  • el ovuşturmak
  • el öpenlerin çok olsun!
  • el öpmek
  • el öpmekle ağız aşınmaz
  • el pençe
  • el pençe divan
  • el pençe divan durmak
  • el sıkışmak
  • el sıkmak
  • el sürmemek
  • el tazelemek
  • el terazi, göz mizan
  • el tutmak
  • el üstünde tutmak
  • el vergisi, gönül sevgisi
  • el vermek
  • el vurmamak
  • el yarası onulur, dil yarası onulmaz
  • el yıkamak

KEDERLİ

[sıfat]

  • Acılı, üzüntülü, mükedder

    Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı. - İbrahim Alâeddin Gövsa

NEREDEN

[zarf]

  • Hangi yerden?
  • Nasıl, ne gibi bir ilişki ile

    Nereden hatırınıza geldi de bu işi ortaya koydunuz?

Birleşik Kelimeler: nereden nereye

NEDENLİ

[sıfat]

  • Nedeni olan, sebepli

Birleşik Kelimeler: nedenli nedensiz

RENDELİ

[sıfat]

  • Rendesi olan, rendelenmiş

    Rendeli tahta.

DİRENME

[isim]

  • Direnmek işi