[isim]

[felsefe]

• Bir erekle belirlenmiş olma veya bir ereğe yönelmiş olma durumu

[isim]

• Renkli olma durumu

[isim]

• Emekli olma durumu, tekaütlük

  Hiç de haksız değilken emekliliğini istemekle kendi kendisini haksız çıkardı, diyorlar. - Necip Fazıl Kısakürek

[-i]

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Kedi, köpek vb. doğurmak

[nesnesiz]

[argo]

• Çok çalışmak, ezberleyerek öğrenmek

[nesnesiz]

• İkileme işi yapılmak

[nesnesiz]

• Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak

  Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu. - Halide Edip Adıvar

• Vakit geçmek

  Mevsimin ilerlemiş olmasına karşın hâlâ direnen bir iki gelincik ve papatya... - Oktay Rifat

• Daha güçlü, daha etkili duruma gelmek

  Ahbaplık ilerledi. Hastalık ilerledi.

• Daha iyi, daha yüksek bir düzeye, aşamaya erişmek, gelişmek, terfi etmek, terakki etmek

  Tercüme ilerledikçe tuhaflıklar insanı rahatsız etmeye başlıyor. - Cemil Meriç

[-i]

• Bir şeyin düğmesini iliğine geçirmek

  İhtiyar doktor beyaz uzun gömleğini ilikleyerek doğruldu, sigarasını söndürdü. - Nazım Hikmet

[isim]

• İliklenmek işi

[nesnesiz]

• Kirli duruma gelmek, pislenmek

  Hele saçların kirlenmiş, kırışmış, keçeleşmiş. - Emine Işınsu

• Kadının ırzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek

• Kadın aybaşı olmak

[mecaz]

• Onuru lekelenmek

[isim]

[eskimiş]

• Eczacılıkta kullanılmış olan kırmızı renkli kil

[isim]

• Nikellemek işi

[-i]

• Boyamak, renk vermek

[isim]

• Direnlemek işi

[nesnesiz]

• Çocuk konuşmaya başlamak

• Konuşma yeteneği olmayan varlık konuşmak, dile gelmek

  Elini uzatıp tam koparacağı sırada mor menekşe dillendi. -Koparma beni. - Tarık Dursun K.

• Onaylanmayan bazı davranışlar yüzünden hakkında dedikodu yapılmak, dile düşmek