ŞEKİLDAŞLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ŞEKİLDAŞLIK harflerini içeren 5 harfli 41 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞEKİLDAŞLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DALIŞ11, KEŞİŞ11, ŞİŞEK11, DEŞİK10, AŞLIK9, ALKIŞ9, KIŞLA9, KAŞIK9, KAŞLI9, KALIŞ9, KAKIŞ9, DALLI8, DILAK8, EŞKAL8, EŞLİK8, EDALI8, İŞLEK8, İŞKAL8, KLİŞE8, KEŞİK8, KEŞKİ8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, AKİDE7, DELİL7, DELİK7, DAKİK7, DİLEK7, DİKEL7, İDEAL7, KAİDE7, LADİK7, ALLIK6, AKLIK6, KALIK6, ALKİL5, ELLİK5, İLKEL5, KİKLA5, KELİK5, KELLİ5

ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)

[isim]

[kimya]

  • Alkol kökü

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KİKLA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)

KELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eski ayakkabı

KELLİ

[edat]

[halk ağzında]

  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı

ALLIK

[isim]

  • Al olma durumu

    Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar. - Sermet Muhtar Alus

  • Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya

AKLIK

[isim]

  • Ak olma durumu

    Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz

  • Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün

Birleşik Kelimeler: yüz aklığı

KALIK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kalmış, artmış
  • Eskimiş
  • Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
  • Eksik, noksan

AKİDE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīde)

[isim]

[din bilgisi]

  • İnanç

    Ahmet Bey, dedi, kim olduğunuzu, akidenizi, kasabada, köylerde ne gibi faaliyet gösterdiğinizi biliyorum. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akideyi bozmak (veya akidesi bozulmak)

Birleşik Kelimeler: akidesi bozuk

[isim]

  • Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri

    Ağızları ve elleri yaladıkları akideden kıpkırmızı bir hâlde geçiyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: akide şekeri

DELİL (Kelime Kökeni: Arapça delīl)

[isim]

  • İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare

    Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu. - Peyami Safa

[hukuk]

[mantık]

  • Kanıt

    Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

  • (deli:li) Kılavuz, rehber

DELİK

[isim]

  • Dar, küçük açıklık

    Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Dar, küçük çukur

    Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Küçük hayvan yuvası

    Fare deliği.

[sıfat]

  • Delinmiş olan

    Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[argo]

  • Cezaevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deliğe tıkmak
  • delik büyük, yama küçük
  • delik eğirmek

Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

DAKİK (Kelime Kökeni: Arapça daḳīḳ)

[sıfat]

  • Düzenli işleyen, aksamayan

[mecaz]

  • Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren

DİLEK

[isim]

  • Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat

    Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: dilek kipi

DİKEL

[isim]

[halk ağzında]

  • Meni