ŞEFFAFLAŞMA Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
ŞEFFAFLAŞMA harflerini içeren 4 harfli 22 kelime bulunuyor. 4 harfli ŞEFFAFLAŞMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Şeffaflaşma ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Şeffaflaşma olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
FLAŞ13,
ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)
- Evren
-
Dünya, cihan
İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Aynı konu ile ilgili kimseler
-
Bu kimselerin uğraşlarının bütünü
Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Belli bir grupraki canlıların bütünü
Hayvanlar âlemi.
-
Durum ve şartlar
Evlilik âlemi.
-
Herkes, başkaları
Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.
-
Ortam, çevre
Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar
- Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
- Farklı davranış içinde bulunan kimse
-
Eğlence
O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
- âlemin ağzı torba değil ki büzesin
- âlemi var mı?
- âlem yapmak
Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi
- Bayrak
- Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
- Simge
Ata Sözleri ve Deyimler
- alem olmak
ALMA
- Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız
- Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer
Birleşik Kelimeler: açığa alma, kültüre alma, satın alma, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat alma organı
AMAL (Kelime Kökeni: Arapça aʿmāl)
- İşler, işlemler
Birleşik Kelimeler: amalierbaa
AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)
- Yapılan iş, edim, fiil
- Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
- İshal
Birleşik Kelimeler: aksülamel
ELMA
- Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
- Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- elma da alma da demesini biliriz
- elma gibi
- elmanın dibi göl, armudun dibi yol
- elmayı çayıra, armudu bayıra
Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması
LAMA (Kelime Kökeni: Fransızca lama)
- Geviş getirenlerden, Güney Amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak kullanılan, karadan aka kadar türlü renklerde olabilen, tüyleri uzun, boyu yüksek ve boynu uzun hayvan
- Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi
Birleşik Kelimeler: dalay lama
- Küçük maden veya cam şerit
LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)
- Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
-
Böyle bir kumaş veya deriden yapılan
Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk
MALA (Kelime Kökeni: Farsça māle)
- Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, üstten tahta saplı sıvama aracı
MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)
-
Anlam, kavram, mefhum
Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz
- Ortaya çıkan şey, sonuç, netice
LAŞE (Kelime Kökeni: Farsça lāşe)
- Leş
ŞALE (Kelime Kökeni: Fransızca chalet)
- Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu
AŞMA
- Aşmak işi
MAAŞ (Kelime Kökeni: Arapça maʿāş)
-
Aylık
Birdenbire ummadığım masraflarla ve kira ödeme derdiyle karşı karşıya kalınca, gülünçleşti maaşım. - Elif Şafak
Ata Sözleri ve Deyimler
- maaşa geçmek
- maaş almak
- maaş bağlamak
- maaş vermek
Birleşik Kelimeler: maaş bordrosu, asli maaş, çıplak maaş, dolgun maaş, açık maaşı, emekli maaşı, tekaüt maaşı
MAŞA (Kelime Kökeni: Farsça māşe)
-
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı. - Çetin Altan
-
Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç
Saatçi maşası.
-
Saçları kıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet
Maşa ile kıvrılmış gibi dalgalı saçları vardı. - Peyami Safa
-
Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse
Asıl suçlu, bu maşaya emir verenler. - Aydın Boysan
- Bisiklet çatısının ön ve arkasındaki çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığı parça
Ata Sözleri ve Deyimler
- maşa gibi
- maşa gibi kullanmak
- maşa kadar
- maşası olmak
- maşa varken elini yakmak
Birleşik Kelimeler: kara maşa, termoelektrik maşa, zilli maşa
ŞAMA (Kelime Kökeni: Arapça şemʿa)
- Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil