ŞEBİYELDA Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ŞEBİYELDA harflerini içeren 4 harfli 36 kelime bulunuyor. 4 harfli ŞEBİYELDA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EŞEY9, EŞYA9, İŞBA9, ŞAYİ9, BİYE8, BADİ8, BADE8, BİDE8, BAYİ8, DİYE8, DİYA8, DİBA8, DEYİ8, DAYE8, DEBİ8, İBDA8, YEDİ8, EŞLİ7, İAŞE7, LAŞE7, ŞİLE7, ŞALE7, ŞALİ7, ADİL6, ADLİ6, ABLİ6, BALE6, BİLE6, BELİ6, BELA6, DELİ6, ELDE6, İADE6, İDEA6, YELE6, AİLE4

AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik

    Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin

  • Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü

    Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet

  • Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü

[halk ağzında]

  • Eş, karı
  • Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
  • Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya

Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile

ADİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿādil)

[sıfat]

  • Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adaletli

    Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar. - Falih Rıfkı Atay

ADLİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿadlī)

[sıfat]

[hukuk]

  • Adaletle ilgili

Birleşik Kelimeler: adli eczacılık, adli makam, adli merci, adli polis, adli sicil, adli tabip, adli tatil, adli tıp, adli yıl, adli zabıta

ABLİ (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Yatay serenlerin ucuna bağlı bulunan ve bunları sağa, sola veya ortaya çevirmek için yararlanılan halat veya palanga

Ata Sözleri ve Deyimler

  • abliyi kaçırmak (veya bırakmak veya koyuvermek)

BALE (Kelime Kökeni: Fransızca ballet)

[isim]

  • Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü

    Nizamlı bir hareketler sisteminin ne olduğunu anlamak için bir baleyi seyretmelisiniz. - Mehmet Kaplan

BİLE

[bağlaç]

  • Da, de, dahi

    Dayak yemedim, azar bile işitmedim. - Ayla Kutlu

[zarf]

[eskimiş]

  • Birlikte

    Yarın olsun, hayır bile gelsin. - Orhan Kemal

[zarf]

  • Üstelik

    Türkü çağırmak şöyle dursun, konuşamıyorduk bile. - Azra Erhat

BELİ (Kelime Kökeni: Farsça belī)

[edat]

[eskimiş]

  • Evet

BELA (Kelime Kökeni: Arapça belā)

[isim]

  • İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum

    Kumar, toplum için büyük bir beladır.

  • Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse

    Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Hak edilen ceza

    Allah belasını verdi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bela (veya belasını) aramak
  • bela çıkarmak
  • bela getirmek
  • bela kesilmek
  • belalar mübareği
  • bela okumak
  • bela olmak
  • belası
  • belasını bulmak
  • belaya çatmak (veya girmek veya uğramak)
  • belayı satın almak

Birleşik Kelimeler: defibela, güç bela, püsküllü bela, tatlı bela, yedi bela, zor bela, ar belası, baş belası, gönül belası, namus belası, hatır belasına

DELİ

[sıfat]

  • Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun

    Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz - Anonim şiir

  • Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.)

    Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın

    Ben delinin biriyim, ateşe girerim. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... delisi (olmak)
  • deli arlanmaz, soyu arlanır
  • deli bayrağı açmak
  • deli çıkmak
  • deli dana (veya danalar) gibi dönmek
  • deli deli akanı, bura bura tıkarlar
  • deli deliden hoşlanır, imam ölüden
  • deli deliyi görünce çomağını (veya değneğini) saklar (veya gizler)
  • deliden al uslu haberi
  • deli etmek
  • deli gibi
  • deli ile çıkma yola, başına getirir bela
  • deli kızın çeyizi gibi
  • delinin eline değnek vermek
  • deli olmak
  • deli olmak işten değil
  • deli pösteki sayar gibi
  • deli Raziye gibi
  • deli saraylı gibi
  • deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
  • deliye dönmek
  • deliye her gün bayram
  • deliye taş atma, başını yarar

Birleşik Kelimeler: deli alacası, deli bal, deli balta, delibaş, deliboynuz, deli bozuk, deli dana hastalığı, deli divane, deli dolu, deli fişek, deli gömleği, deli güllabicisi, deli ırmak, deli orman, deli otu, deli saçması, fermanlı deli, ayran delisi, mahallenin delisi

ELDE

[isim]

[matematik]

  • Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı

İADE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāde)

[isim]

  • Alınmış bir şeyi geri verme

    Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı. - Refik Halit Karay

  • Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
  • Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme

[edebiyat]

  • İadeli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iade etmek

Birleşik Kelimeler: iadeiitibar, iadeiziyaret, vergi iadesi

İDEA (Kelime Kökeni: Yunanca)

[isim]

  • Düşünce

    İdea akılla algılananın en üst aşamasını yani kavramı tanımlar. - Azra Erhat

YELE

[isim]

  • At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar

    Ben, yelesi yelde dalgalanan, sağrısı köpüklü kır atıma bineceğim. - Nazım Hikmet

  • Balıklarda sırt yüzgeci

EŞLİ

[sıfat]

  • Eşi olan

[zarf]

  • Eşi ile birlikte

Birleşik Kelimeler: çok eşli, tek eşli

İAŞE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāşe)

[isim]

[eskimiş]

  • Yedirip içirme, besleme, bakma

    İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iaşe etmek

Birleşik Kelimeler: iaşe ve ibate