ŞAŞAASIZ ile Oluşan Kelimeler (ŞAŞAASIZ Kelime Türetme)

ŞAŞAASIZ harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. ŞAŞAASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Şaşaasız kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

ŞAŞAASIZ19

5 Harfli Kelimeler

ŞAŞAA11

4 Harfli Kelimeler

AZIŞ11, ŞAŞI11

3 Harfli Kelimeler

ŞAZ9, AŞI7, AZI7, SAZ7, AZA6, ASI5, ASA4

2 Harfli Kelimeler

5, AZ5, AS3

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

ASA (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣā)

[isim]

  • Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek

[eskimiş]

  • İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa

Birleşik Kelimeler: mareşallik asası

ASI

[isim]

  • Asma işi
  • Afiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)

[isim]

  • Yemek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşını, eşini, işini bil
  • aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
  • aş taşınca kepçeye paha olmaz
  • aş tuz ile, tuz oran ile

Birleşik Kelimeler: aş damı, aşerme, aşevi, aşhane, aş ocağı, alaca aş, katıklı aş, arabaşı

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)

[isim]

  • Üye

    Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin

  • Vücut parçası, organ

    Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: murahhas aza

AŞI

[isim]

[kimya]

  • Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
  • Bu eriyiğin uygulanması

    Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı.

  • Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı familyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk vb. parçaları kaynaştırma işi
  • Bu yolla eklenen parça

[sıfat]

  • Aşılı (bitki)

    Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşı olmak (veya vurulmak veya yapılmak)
  • aşı vurmak (veya yapmak)

Birleşik Kelimeler: aşı boyalı, aşı boyası, aşı kâğıdı, aşı taşı, çatal aşı, kakma aşı, karma aşı, yarma aşı, çiçek aşısı, göz aşısı, kalem aşısı, yaprak aşısı

AZI

[isim]

  • Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş

[halk ağzında]

  • Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi

Birleşik Kelimeler: azı dişi

SAZ

[isim]

  • Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa

    Köyün saz kaplı, karanlık çökmüş damlarına seslendi. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

  • Bu kamıştan yapılmış

Birleşik Kelimeler: saz benizli, saz rengi, saz tavuğu

[isim]

[müzik]

  • Her tür müzik aracı, çalgı
  • Türk halk müziğinde bağlama, cura, tar vb. mızraplı çalgıların genel adı
  • Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama

    İnce ve yüksek bir sanat eseri olan saz da milliyetimizin bir hususiyetidir. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birden çok çalgının bulunduğu takım
  • Çalgılı eğlence yeri

Birleşik Kelimeler: saz eseri, sazevi, saz semaisi, saz şairi, saz şiiri, saz takımı, ince saz, ritim saz, divan sazı, meydan sazı, elektronik sazlar, nefesli sazlar, telli sazlar, üflemeli sazlar, vurmalı sazlar, yaylı sazlar

ŞAZ (Kelime Kökeni: Arapça şāẕẕ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Ayrık, kural dışı, müstesna

ŞAŞAA (Kelime Kökeni: Arapça şaʿşaʿa)

[isim]

  • Görkem

[eskimiş]

  • Parlaklık, parıltı

AZIŞ

[isim]

  • Azma işi

ŞAŞI

[sıfat]

  • Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)

    Üstelik de şaşı olan bu çocuğu ne diye tutup göndermişlerdi? - Ercüment Ekrem Talu

[zarf]

  • Gözlerini çarpıtarak

    Şaşı bakmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şaşı çakır demektense kör de de kurtul

ŞAŞAASIZ

[sıfat]

  • Görkemsiz
  • Parıltısı olmayan