[isim]

• Ün

  Ondan usanmak, onunla didişmemek erkekliğin şanından mıydı? - Sait Faik Abasıyanık

• Gösteriş, gösterişlilik

Ata Sözleri ve Deyimler

• şanına yakışmak
• şanına yedirememek
• şanından olmak
• şan vermek

[isim]

[müzik]

• İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi

[isim]

[halk ağzında]

• Hizmet veya binek hayvanları durup işeme

[isim]

• Edirne iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• İşaret, iz, belirti, alamet

• Nişanlanma sırasında yapılan tören

  Bizi nişana çağırdılar.

• Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma

  Nişanı bozmuşlar.

• Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef

• Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme

• Devlet nişanı

Ata Sözleri ve Deyimler

• nişan almak
• nişanı (veya nişanını) atmak (veya bozmak)
• nişan koymak
• nişan takmak
• nişan yapmak

[sıfat]

[bitki bilimi]

• Sarılgan

[sıfat]

• Dağınık, düzensiz, karmakarışık

  Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için - Cenap Şehabettin

• Acınacak durumda olan, zavallı

  Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan, ağır ağır yürüyorlardı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

• perişan etmek
• perişan olmak

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

• Samanyolu

[isim]

[hayvan bilimi]

• Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, kemirgen, postundan yararlanılan bir tür memeli (Lepus europeus)

  Tavşanlarını, kekliklerini ucuz pahalı demeden ilk çıkan alıcılara sattı. - Necati Cumalı

[spor]

• Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi diğer atletlerin önünde koşan atlet

Ata Sözleri ve Deyimler

• tavşana kaç, tazıya tut demek
• tavşan boku gibi (ne kokar ne bulaşır)
• tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış
• tavşanı araba ile avlamak
• tavşanın suyunun suyu

[isim]

• Değerli ağaçlar üzerine ince oymalar işleyen sanatçı, tahta oymacısı

[sıfat]

[eskimiş]

• Coşkun

[isim]

[hayvan bilimi]

• Bir cins iri çöl sıçanı (Jaculus)