[isim]

• Anlamak işi, anlamaklık, kavrama, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf

  Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

[felsefe]

• Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme

[isim]

[ticaret]

• Sermaye

[isim]

• Aklamak işi, ibra

[isim]

• Kanamak işi, nezif

  Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler... - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

[halk ağzında]

• Samanla karışık tahıl

[-e]

[-i]

• Eklemek, katmak, ilave etmek

[isim]

• Unlamak işi

[isim]

• Ulanmak işi

[sıfat]

• Tombul, gürbüz, iri (bebek veya küçük çocuk)

[isim]

[hayvan bilimi]

• Çift parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika'da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir hayvan (Lama glama pacos)

• Bu hayvanın yumuşak, hafif, dayanıklı ve parlak olan yünü

• Bu yünden dokunan kumaş

[isim]

[kimya]

• Alman gümüşü

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan, Asya'da yaşayan çevik ve yırtıcı hayvan (Felis tigris)

[isim]

[halk ağzında]

• Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası

[isim]

[mantık]

• Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam, şümul

  Bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler canlı kavramının kaplamı içine girerler.

[isim]

• Kapamak işi

• Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği

• Metres

[eskimiş]

• Üst baş, giyecek takımı

[isim]

[eskimiş]

• Sevilen, âşık olunan kadın

  Demek hamal Mehmet'in, sürücü Ahmet'in maşukalarına yaptıklarını sen de bana yapacaksın? - Hüseyin Rahmi Gürpınar