ŞAHSİYETSİZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
ŞAHSİYETSİZ harflerini içeren 4 harfli 39 kelime bulunuyor. 4 harfli ŞAHSİYETSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Şahsiyetsiz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Şahsiyetsiz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ŞEYH13,
ASİT (Kelime Kökeni: Fransızca acide)
- Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özelliğinde olan ve birleşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli birleşik, hamız
Birleşik Kelimeler: asit alkol, asit borik, asit fenik, asit katalizör, asitölçer, amino asit, asetik asit, borik asit, bromhidrik asit, formik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, karbonik asit, klor hidrik asit, klorik asit, laktik asit, margarik asit, nitrik asit, nükleik asit, oksalik asit, oleik asit, palmitik asit, pikrik asit, salisilik asit, silisik asit, sitrik asit, sülfürik asit, tartarik asit, ürik asit, karınca asidi, kuzukulağı asidi, limon asidi, süt asidi
SİTE (Kelime Kökeni: Fransızca cité)
- Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi
- Şehir
- Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi
- İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet
- Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar
Birleşik Kelimeler: kültür sitesi, sanayi sitesi
ASES (Kelime Kökeni: Arapça ʿases)
- Osmanlı Devleti'nde Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
- Gece bekçisi
Birleşik Kelimeler: asesbaşı
AYET (Kelime Kökeni: Arapça āyet)
-
Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
Unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua ediyordu. - Ömer Seyfettin
ESAS (Kelime Kökeni: Arapça esās)
- Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
-
Bir iş veya sözde doğru biçim
Bu işin esası böyle değil.
-
Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi
Esas düşünce. Esas görev.
Ata Sözleri ve Deyimler
- esasa bağlamak
- esasına bakarsan
- esası olmamak
Birleşik Kelimeler: esas duruş, esas vaziyet
YETİ
-
İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke
Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz. - Azra Erhat
- Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke
AZİT (Kelime Kökeni: Fransızca azide)
- Azothidrik asit HN3 teki hidrojenin yerine bir kökün geçmesi ile türeyen birleşikler
ATEŞ (Kelime Kökeni: Farsça āteş)
-
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
- Tutuşmuş olan cisim
-
Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
Yemeği ateşten indirdim.
-
Patlayıcı silahların atılması
Top ateşi geceye kadar sürdü.
-
Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma
Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi. - Sait Faik Abasıyanık
-
Öfke, hırs, hınç
Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı. - Tarık Buğra
-
Coşkunluk
Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu. - Halide Edip Adıvar
-
Tehlike, felaket
Kendinizi ateşe atıyorsunuz.
-
Büyük üzüntü, acı
İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- ateş!
- ateş açmak
- ateş almak
- ateş almaya mı geldin?
- ateş bacayı (veya saçağı) sarmak
- ateş basmak
- ateş çıkmak
- ateş demekle ağız yanmaz
- ateş düştüğü yeri yakar
- ateş etmek
- ateşe tutmak
- ateşe vermek
- ateşe vurmak
- ateşe vursa duman vermez
- ateş gibi
- ateş gibi kesilmek
- ateş gibi yanmak
- ateşi başına vurmak
- ateşi çıkmak (veya yükselmek)
- ateşi düşmek
- ateşine yanmak
- ateşini almak
- ateşi uyandırmak
- ateş kesilmek
- ateş kesmek
- ateşle barut bir yerde durmaz
- ateşle oynamak
- ateşler içinde yanmak
- ateş olmayan yerden duman çıkmaz
- ateş olsa cirmi kadar yer yakar
- ateş püskürmek
- ateş saçmak
- ateş vermek
- ateş yağdırmak
Birleşik Kelimeler: ateş balığı, ateş böceği, ateş çiçeği, ateş düşürücü, ateş gecesi, ateş gemisi, ateş hattı, ateş kayığı, ateşkes, ateş kırmızısı, ateş küre, ateş pahası, ateş parçası, ateş tuğlası, ateşten gömlek, alabanda ateş, çapraz ateş, bar ateşi, baraj ateşi, batarya ateşi, fındık ateşi, imha ateşi, Rum ateşi, taciz ateşi, yaylım ateşi
EŞİT
-
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler. - Salâh Birsel
-
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
Herkes ... kanun önünde eşittir. - Anayasa
Birleşik Kelimeler: eşit çenetli
İŞTE
-
Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık
İşte bu iki adam bir aralık göz göze geldiler. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
-
Anlatılan bir sözün sonucuna gelindiğini gösterir
İşte bütün manzara budur! - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Anlatılan şeye dikkat çekmek için kullanılan bir söz
Ekmek, peynir, yumurta, marul, limon, ne bulursan al işte. - Necati Cumalı
İTİŞ
- İtme işi
Birleşik Kelimeler: itiş kakış
İAŞE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāşe)
-
Yedirip içirme, besleme, bakma
İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı. - Refik Halit Karay
Ata Sözleri ve Deyimler
- iaşe etmek
Birleşik Kelimeler: iaşe ve ibate
SİYA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Kürekleri tersine kullanarak sandalı geriye yürütme
Birleşik Kelimeler: siya siya
SAYE (Kelime Kökeni: Farsça sāye)
- Gölge
- Koruma, yardım
ŞİTA (Kelime Kökeni: Arapça şitāʾ)
- Kış