ŞABLONCULUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ŞABLONCULUK harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞABLONCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

COŞKU13, BOCUK12, BUŞON12, BULUŞ12, ŞUNCA12, BOLCA11, BUNCA11, BUCAK11, KOLCU10, KOŞUL10, KOŞUN10, KONUŞ10, UŞKUN10, BOKLU9, BUNLU9, LONCA9, ŞAKUL9, BUNAK8, BULAK8, BANKO8, BALON8, KABLO8, KABUL8, KOLLU7, KULUN7, ONLUK7, UNLUK7, ALKOL6, KOLAN6, LOKAL6

ALKOL (Kelime Kökeni: Fransızca alcool)

[isim]

[kimya]

  • Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol

[mecaz]

  • Her türlü alkollü içki

    Nefesleri alkol kokan bu kimseler pis paçavralar giyinmişlerdi. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alkol duvarını aşmak

Birleşik Kelimeler: alkolmetre, alkolölçer, asit alkol, etil alkol

KOLAN

[isim]

  • At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer

    Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. - Necati Cumalı

  • Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ

[halk ağzında]

  • Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kolan çekmek
  • kolan vurmak

Birleşik Kelimeler: kolan balığı

LOKAL (Kelime Kökeni: Fransızca local)

[isim]

  • Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer

    Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi. - Falih Rıfkı Atay

  • Dernekevi

    Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır. - Necati Cumalı

[sıfat]

  • Yöresel

[sıfat]

[tıp]

  • Yerel

    Lokal anestezi.

KOLLU

[sıfat]

  • Kolu olan

    Kollu sandalye.

  • Herhangi bir biçimde kolu olan

Birleşik Kelimeler: karpuz kollu

KULUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kulun atmak

ONLUK

[sıfat]

  • On birimden, on parçadan oluşan

[mecaz]

  • On üzerinden tam not alan

    Onluk bir öğrenci.

[isim]

[eskimiş]

  • On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para

    Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba geliyordu. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: onluk bozma

UNLUK

[isim]

  • Değirmende unun biriktiği yer
  • Ekmek fırınlarında unların bulunduğu bölüm, un deposu

[sıfat]

  • Un yapılmaya elverişli, temizlenmiş (buğday)

BUNAK

[sıfat]

  • Bunamış olan, matuh

    İhtiyar bunak, hâline bakmıyor da neler söylüyor. - Memduh Şevket Esendal

BULAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Kaynak, pınar

BANKO (Kelime Kökeni: İtalyanca banco)

[isim]

  • İş yerlerinde üzerine eşya koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh

    Kelepçi kızlar da bankodakiler gibi, fazla iplik kopmasından şikâyetçiydiler. - Orhan Kemal

  • Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para
  • Talih oyunlarında oyunu yöneten kimse

[zarf]

  • Kesinlikle

    Bu dönem muhtar banko Ali Bey olacak.

[ünlem]

  • Talih oyunlarında ortada toplanan paranın hepsine oynandığını anlatan bir söz

[denizcilik]

  • Su altı tepeliği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • banko geçmek

Birleşik Kelimeler: banko at, banko sayı

BALON (Kelime Kökeni: Fransızca ballon)

[isim]

  • Isıtılmış hava veya havadan daha hafif bir gazla doldurulan, atmosferde uçabilen, küre biçiminde araç
  • Hava veya gazla doldurulmuş, kauçuktan yapılan çocuk oyuncağı

    Hatırlattı bana, bir bayram sabahı / Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp ağlayışımı - Orhan Veli Kanık

  • Karnı yuvarlak ve şişkin, boynu dar cam kap
  • Karikatürde içi sözle doldurulan yuvarlak

[denizcilik]

  • Geriden gelen rüzgârdan yararlanmak amacıyla yatın ana direği üzerine çekilen üç köşeli, hafif yelken
  • Aslı olmayan söz, palavra

    Son cereyan (gülümsedi ve tavana doğru bakarak) hesapla kitapla ‘Genç Kalemler’in Selanik'ten salıverdiği balondur. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balon uçurmak
  • balon yapmak

Birleşik Kelimeler: balon balığı, balon lastik

KABLO (Kelime Kökeni: Fransızca câbleau)

[isim]

  • Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel

    Konduları elektrik kablolarıyla sarıp sarmalayacağına söz verdi. - Lâtife Tekin

Birleşik Kelimeler: kablo gemisi, anot kablosu

KABUL (Kelime Kökeni: Arapça ḳabūl)

[isim]

  • Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma

    Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Konukları veya işi olanları yanına, katına alma

    Başımı kaşıyacak vaktim yok. Kabul saatlerine dikkat oluna! - Nazım Hikmet

  • Sunulan bir şeyi, armağanı alma
  • Bir öneriyi uygun bulma, onaylama
  • Bir yere alınma

    Okula kabulüm için dilekçe verdim.

[ticaret]

  • Akseptans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabul etmek (veya eylemek)
  • kabul görmek

Birleşik Kelimeler: kabul günü, kabul kredisi, kabul odası, kabul resmi, kabul salonu, kabul töreni, kabul yeri, hüsnükabul, kayıt kabul, ön kabul, resmikabul

BOKLU

[sıfat]

  • Boku olan
  • Pis

BUNLU

[sıfat]

  • Sıkıntılı

    Erkenden yattığı biraz bunlu, gamlı gecelerde geniş kanepelerin üstünde uykusunu çekiyordu. - Memduh Şevket Esendal