IŞIKSIZLIK ile Oluşan Kelimeler (IŞIKSIZLIK Kelime Türetme)

IŞIKSIZLIK harflerinden oluşan 39 kelime bulunuyor. IŞIKSIZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Işıksızlık kelimesinin anlamı nedir? Işıksızlık ile biten kelimeler. İçinde ışıksızlık olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

IŞIKSIZLIK21

8 Harfli Kelimeler

KILIKSIZ15

7 Harfli Kelimeler

IŞIKSIZ17, KIZIŞIK16, KIZILIŞ16, KISILIŞ14, SIKIŞIK14, SIKILIŞ14, SIKILIK11

6 Harfli Kelimeler

SIZILI13, IŞIKLI12, KILSIZ12, KIZLIK11, KIŞLIK11, ŞIKLIK11, SIKLIK9

5 Harfli Kelimeler

SIZIŞ14, KIZIŞ13, KISIŞ11, KIZIL10, KIZIK10, KILIŞ10, ISLIK8, KISKI8, KISIK8, KILIK7

4 Harfli Kelimeler

SIZI10, IŞIK9, IŞIL9, IŞKI9, ISIL7, SIKI7, ILIK6

3 Harfli Kelimeler

KIZ7, KIŞ7, ŞIK7, ISI6, SIK5, KIL4

KIL

[isim]

  • Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
  • Keçi tüyü

[sıfat]

  • Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan

    Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü

[sıfat]

[argo]

  • Huysuz, geçimsiz (kimse)

[bitki bilimi]

  • Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıl (kadar) kalmak
  • kıl gibi
  • kılı kıpırdamamak
  • kılı kırk yarmak
  • kılına dokunmamak
  • kılına halel gelmemek
  • kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
  • kıl kapmak
  • kıl olmak

Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar

SIK

[sıfat]

  • Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı

    Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç.

  • Çok bulunan, çok rastlanan

[zarf]

  • Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla

[zarf]

  • Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak

    Çiçekleri çok sık diktik.

Birleşik Kelimeler: sıkboğaz, sık otlatma, sık sık

ILIK

[sıfat]

  • Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak

    Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi

ISI

[isim]

[fizik]

  • Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji

    Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.

  • Fiziksel bir olaya dayalı, belirli bir ölçü üzerine kurulmuş olan sıcaklık ve soğukluk derecesi

Birleşik Kelimeler: ısıalan, ısıcam, ısıdam, ısıdenetir, ısı kuşak, ısıölçer, ısı ölçümü, ısı tedavisi, ısıveren, ısıyayar, ısı yayımı, ısı yuvarı, diriksel ısı, diril ısı, günısı, iç ısı, kızıl ısı, ergime ısısı, ısınma ısısı, vücut ısısı

KILIK

[isim]

  • Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş

    Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. - Memduh Şevket Esendal

[halk ağzında]

  • Bir kimsenin resmi, fotoğraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kılığa bürünmek
  • kılığına girmek
  • kılıktan kılığa girmek

Birleşik Kelimeler: kılık kıyafet

ISIL

[sıfat]

[fizik]

  • Isı ile, sıcaklıkla ilgili, termik

Birleşik Kelimeler: ısıl işlem

SIKI

[sıfat]

  • Dar

    Sıkı bir kemer.

  • İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan

    Sıkı bir denk.

  • Zorlu, güçlü ve etkili

    En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. - Burhan Felek

  • Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan

    Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
  • Yoğun

    Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim. - Atatürk

  • Cimri

[zarf]

  • Sıkıca, iyice

    Sıkı giyinmek.

[isim]

  • Disiplin

[isim]

  • Zorlayıcı durum

    Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.

[isim]

  • Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü

    İlk sıkıyı babam attı. - Samim Kocagöz

  • Güçlü ve çabuk, hızlı

    Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sıkı basmak
  • sıkıdan geçirmek
  • sıkı durmak
  • sıkı tutmak
  • sıkıya almak
  • sıkıya gelmek
  • sıkıysa

Birleşik Kelimeler: sıkı ağızlı, sıkı denetim, sıkı doku, sıkı düzen, sıkı fıkı, sıkı sıkı, sıkıyönetim, ağzı sıkı, eli sıkı, kurusıkı

KIZ

[isim]

  • Dişi çocuk

    Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler. - Halikarnas Balıkçısı

  • Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı

    Karo kızı.

[ünlem]

  • Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kız almak
  • kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta
  • kız gibi
  • kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya
  • kızı kısrağı
  • kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit)
  • kızını (veya evladını) dövmeyen dizini döver
  • kız istemek
  • kız kaçırmak
  • kız vermek

Birleşik Kelimeler: kız başına, kız böceği, kızevi, kızkalbi, kız kardeş, kız kızan, kız kilimi, kız kurusu, kız kuşu, kızmemesi, kızoğlan, kız tavlası, kızlar ağası, kızlı erkekli, besleme kız, gelinlik kız, karı kız milleti, kiralık kız, naylon kız, üvey kız, Yedikızkardeş, dayı kızı, denizkızı, deniz kızı, elkızı, emmi kızı, hala kızı, kapak kızı, maça kızı, sokak kızı, analıkızlı

KIŞ

[isim]

  • Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim

    Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Çok soğuk hava

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kış basmak (veya bastırmak)
  • kışı geçirmek
  • kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir
  • kış yapmak

Birleşik Kelimeler: kış çorbası, kış dönemi, Kış Dönencesi, kış günü, kış kayıtı, kış kıyamet, kış uykusu, kara kış, yaz kış, yazlı kışlı

[isim]

  • Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses

ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)

[sıfat]

  • Güzel, zarif, modaya uygun

    Şık bir elbise.

  • Güzel, modaya uygun giyinmiş olan

    Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Yerinde, uygun

    Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa

[isim]

  • Seçenek

    Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.

ISLIK

[isim]

  • Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses

    Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Bir şeyin çıkardığı ince ve tiz ses

    Söz dişlerinin arasından keskin bir ıslık şiddetiyle çıktı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ıslık çalmak

Birleşik Kelimeler: ıslık dili

KISKI

[isim]

  • Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz

KISIK

[sıfat]

  • Kısılmış olan
  • Boğuk, güçlükle çıkan (ses)

    Arkasından çıtırtılar, kısık sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı)

[isim]

[coğrafya]

  • Kanyon

SIKLIK

[isim]

  • Sık olma durumu
  • Sıkça geçme, kullanımı sık olma

[fizik]

  • Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans

Birleşik Kelimeler: kelime sıklığı

IŞIK

[isim]

  • Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk

    Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. - Halide Edip Adıvar

  • Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç

    Bir gece yatmışken kalktı, bitişik odaya girdi, ışığı yaktı. - Yusuf Atılgan

  • Aydınlanmak için kullanılan elektrik

    Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı. - Ahmet Ümit

[mecaz]

  • Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı

    Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb

    Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. - Necati Cumalı

[fizik]

  • Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ışığı altında
  • ışık almak
  • ışık tutmak

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışık aylası, ışık aynası, ışık bacası, ışık çanağı, ışık değneği, ışık eğrisi, ışık göçüm, ışık gölge, ışık hızı, ışık ışını, ışıkkesen, ışık kirliliği, ışık korkusu, ışık küre, ışıkölçer, ışık ölçümü, ışık yılı, ışık yuvarı, ışığa doğrulum, ışığa göçüm, dağınık ışık, yeşil ışık, ay ışığı, burçlar ışığı, buz ışığı, gün ışığı, güven ışığı, projektör ışığı, umut ışığı