[sıfat]

[felsefe]

• Düşünceyi ve gerçeği somut değerlerle birbirine bağlayan, hakikati içine alan

[sıfat]

• Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş

• Altı tane alabilen

  Altılık bir kutu.

• Düzinenin yarısı

[sıfat]

• Sakalı olan

  Uzaktan çadırımıza doğru gelen siyah sakallı, kırk beşlik bir bedeviyi işaret ettiler. - Refik Halit Karay

[isim]

[tarih]

• Yaşı geçkin savaş tutsağı

[sıfat]

• Pulu yapıştırılmadığı veya eksik yapıştırıldığı için parası, cezasıyla birlikte kendisine gönderilen kimseden alınan (mektup)

[sıfat]

• İsteyerek, bilerek yapılan, maksatlı

  Bu yüzden İstanbul'un, perde perde sis ardına çekilmekteki ısrarını, kasıtlı bir husumet, kendisine yöneltilmiş bir hakaret gibi algıladı. - Elif Şafak

[sıfat]

• Satışa çıkarılmış olan

  Satılık ev.

Ata Sözleri ve Deyimler

• satılığa çıkarmak
• satılık ziftin olsun, Selanik'ten kel gelir

[isim]

• Yüksekliği az olan alan

[mecaz]

• Küçük düşürme, hor görme

[sıfat]

• Çatalı olan

• Çatal durumunda olan

• Pürüzlü (ses)

[mecaz]

• İki veya daha çok ihtimali olan

[sıfat]

• Islık çıkaran

• Islık gibi çıkan

[sıfat]

[hukuk]

• Kısıtlanmış, kısıt altına alınmış, mahcur

  En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar... milletvekili seçilemezler. - Anayasa

• Sınırlı

  Ben makarnaları haşlarken o da evdeki kısıtlı malzemeyle kekikli, domatesli bir sos hazırlamaya koyuldu. - Elif Şafak

[sıfat]

• Kalçası geniş olan

[isim]

• Atçının yaptığı iş

[sıfat]

• Ahlak kurallarına bağlı, bunlara uygun davranan (kimse)

[isim]

• Çalısı çok olan yer

  Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar. - Yaşar Kemal

[sıfat]

• Çakılı olan

  Kumsal topraktan, dibi çakıllı suya girdi. - Cahit Uçuk