Irmak ile Biten 9 Harfli Kelimeler

IRMAK ile biten 9 harfli 55 kelime bulunuyor. Sonu IRMAK olan 9 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Irmak ile başlayan 9 harfli kelimeler. İçinde Irmak olan 9 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YIĞDIRMAK23, HAPŞIRMAK22, SIĞDIRMAK22, YAĞDIRMAK22, FIŞKIRMAK21, PAVKIRMAK21, SAĞDIRMAK21, SAVDIRMAK20, HIÇKIRMAK19, VARDIRMAK19, FITTIRMAK18, SIZDIRMAK18, YAZDIRMAK18, CAYDIRMAK18, ÇILDIRMAK17, HAYKIRMAK17, KIZDIRMAK17, YAPTIRMAK17, YAYDIRMAK17, ÇIMKIRMAK16, ÇALDIRMAK16, KIYDIRMAK16, KAZDIRMAK16, SAPTIRMAK16, SAYDIRMAK16, YILDIRMAK16, BANDIRMAK15, DALDIRMAK15, KAPTIRMAK15, KAYDIRMAK15, SINDIRMAK15, TAPTIRMAK15, YANDIRMAK15, YARDIRMAK15, BIKTIRMAK14, BASTIRMAK14, ÇAKTIRMAK14, ÇATTIRMAK14, KIRDIRMAK14, KILDIRMAK14, SANDIRMAK14, SARDIRMAK14, SALDIRMAK14, YIKTIRMAK14, BAKTIRMAK13, KISTIRMAK13, KARDIRMAK13, KALDIRMAK13, KANDIRMAK13, TIKSIRMAK13, YAKTIRMAK13, SATTIRMAK12, ARTTIRMAK11, TAKTIRMAK11, TATTIRMAK11

ARTTIRMAK

[-i]

  • Artırma işi yapılmak
  • Yükseltmek

TAKTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Takma işini yaptırmak

TATTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Tatma işini yaptırmak, tadına baktırmak

    Ben sana mutlaka aşımdan tattıracağım. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Duyurmak, hissettirmek

    Bunların, o insanların hayatında tuttuğu yeri ve onlara kaç zevki birden nasıl tattırdığını anlatır. - Abdülhak Şinasi Hisar

SATTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Satma işini yaptırmak veya satma zorunda bırakmak

BAKTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Bakmasına yol açmak, bakmasını sağlamak

    Hastayı meşhur doktorlara baktırıyoruz. - Reşat Nuri Güntekin

KISTIRMAK

[-e]

[-i]

  • İki şey arasında bırakarak sıkıştırmak

    Parmağını kapıya kıstırdı.

[mecaz]

  • Kaçamayacak bir duruma getirmek

    Hırsızı çatı arasına kıstırdılar.

KARDIRMAK

[-e]

[-i]

  • Karma işini yaptırmak

KALDIRMAK

[-i]

  • Bulunduğu yerden almak

    Örtüyü masanın üzerinden kaldır.

  • Yukarı doğru hareket ettirmek

    Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yükseltmek

    Duvarı bir metre daha kaldırmalı.

  • Ürün toplamak, taşımak

    İki tarla ötede Çetecioğlu Mustafa, bu yıl mahsulünü kaldırdığı tarlayı nadas etmekle uğraşıyordu. - Nabizade Nâzım

  • Çekmek, taşımak

    Bu araba bu yükü kaldırmaz.

  • Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek

    Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir. - Anayasa

[-e]

  • Hastayı hastaneye götürmek

    Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesine kaldırdılar. - Aka Gündüz

  • Tören yaparak ölüyü gömmek
  • Toplamak

    Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar. - Necati Cumalı

  • Alıp başka yere götürmek
  • Uyandırmak

    Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni - Halk türküsü

  • Piyasadan çekmek

    İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar.

  • Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak

    Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin.

  • Kaçırmak
  • İyi etmek, iyileştirmek

    Bu ilaç onu yataktan kaldırdı.

  • Bir şeyden çokça satın almak
  • Tayin etmek, atamak

    Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler. - Memduh Şevket Esendal

  • Yok etmek, ortadan silmek

    Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır. - Orhan Seyfi Orhon

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Uygun gelmek, yakışmak

    Bu kumaş fazla süs kaldırmaz.

[argo]

  • Çalmak, aşırmak

Birleşik Kelimeler: başkaldırmak

KANDIRMAK

[-i]

  • Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek

    Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor. - Etem İzzet Benice

  • Aldatmak

    Kızcağızı yaşadığı muhitteki sabıkalılar kandırarak bir şebekeye sokmuş. - Refik Halit Karay

  • İçme, yeme isteğini karşılamak

TIKSIRMAK

[nesnesiz]

  • Ağız kapalıyken hafifçe aksırmak

YAKTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Yakma işini yaptırmak

BIKTIRMAK

[-i]

  • Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak

    Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı. - Peyami Safa

BASTIRMAK

[-i]

  • Basma işini yaptırmak

    Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta. - Tarık Dursun K.

  • Zararlı bir olayı önlemek

    Yangını bastırmak.

  • Durdurmak

    İsyanı bastırmak.

  • Üstünlüğünü göstermek

    Şişman, kısa boylu bir yüzbaşı usulsüzlükte, şarlatanlıkta, inatta hepimizi bastırıyor. - Ömer Seyfettin

  • Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek
  • Gidermek

    Heyecanını bir türlü bastıramıyor. - Nezihe Araz

  • Hemen söylemek

    Cevabı bastırdı.

[nesnesiz]

  • Ansızın birinin yanına gitmek

    Ama bir evi tek başına çeviren, o evin düzeninden sorumlu kadınlar ansızın bastıran konuktan her zaman tedirgin olurlar. - Oktay Rifat

[nesnesiz]

  • Birdenbire gerçekleşmek ve pek çok etki göstermek

    Kış bastırdığında bu sıcağa rahmet okursunuz. - Ayşe Kulin

[-e]

  • Baskı yapmak, üzerine iyice düşmek

    Köyün ihtiyarları da Feyziye'nin babasına bastırmışlar, onları bağışlatmışlar. - Erhan Bener

[halk ağzında]

  • Kümes hayvanlarını kuluçkaya yatırmak

ÇAKTIRMAK

[-e]

  • Çakma işini yaptırmak

[-i]

[argo]

  • Sınavda bırakmak

[teklifsiz konuşmada]

  • Birinin bir şeyi sezmesini sağlamak

ÇATTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Çatma işini yaptırmak