[isim]

• Israrlı olma durumu

[isim]

• Ismarlatmak işi

[isim]

• Ismarlanmak işi

[nesnesiz]

• Bir şeyin yapılmasını veya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, sipariş etmek

  Elbise için kumaş ısmarladım. - Mahmut Yesari

• Parasını kendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek

  Siz bana bir konyak daha ısmarlayın. - Memduh Şevket Esendal

• Kendi için bir şey alınmasını başkasına söylemek

  Çarşıya gidiyorum, bir şey ısmarlayacak mısınız?

[-e]

[-i]

• Bir şeyin, bir kimsenin bakılmasını, korunmasını birine veya birinin gözetilmesine bırakmak, emanet etmek

  Baban seni bana ısmarladı.

[-e]

• Bir işin yapılmasını, bırakılmasını veya o işten vazgeçilmesini söylemek

  Ben sana böyle mi ısmarlamıştım?

[isim]

• Islıklanmak işi

[-i]

• Birinin sevilmediğini, istenmediğini veya beğenilmediğini ıslık çalarak belli etmek

[-i]

[halk ağzında]

• Uzak bulmak

[nesnesiz]

• Islatma işi yapılmak, ıslak duruma getirilmek

[isim]

[fizik]

• Bir yer veya nesnenin ısısını kendiliğinden düzenleyen, aynı derecede kalmasını sağlayan cihaz, termostat

[-den]

• Uzaklaşmak

[nesnesiz]

• Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak

  Bahçeye bir gölge düştü ama çok durmadı, ortalık yine ışıklandı. - Nazım Hikmet

[isim]

[hayvan bilimi]

• On ayaklılar takımına giren, örnek hayvanı ıstakoz olan bir familya

[isim]

[bitki bilimi]

• Şekerciboyasıgiller, horozibiğigiller, ıspanakgiller familyalarını içine alan iki çenekli bitki takımı

[-e]

[nesnesiz]

• Işınlama işine konu olmak veya ışınlama işi yapılmak

[isim]

• Irmaklaşmak işi