Ğır ile Biten Kelimeler

ĞIR ile biten 7 kelime bulunuyor. Sonu ĞIR olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İçinde ğır olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

KARASIĞIR19

5 Harfli Kelimeler

ÇIĞIR17, BAĞIR15, SIĞIR15, YAĞIR15, SAĞIR14

4 Harfli Kelimeler

AĞIR12

AĞIR

[sıfat]

  • Tartıda çok çeken, hafif karşıtı

    Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.

  • Çapı, boyutu büyük

    Ağır top.

  • Yavaş

    Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Yoğun

    Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - Abbas Sayar

  • Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak)

[mecaz]

  • Değeri çok olan, gösterişli

    Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay

[mecaz]

  • Çetin, güç

    Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[mecaz]

  • Ciddi

[mecaz]

  • Sıkıntı veren, bunaltan

[mecaz]

  • Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı

    Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç

[mecaz]

  • Ağırbaşlı, ciddi

    Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Keskin, boğucu (koku)

    Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay

  • Kısık, alçak

    Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - Osman Cemal Kaygılı

[mecaz]

  • Davranışları yavaş olan

[mecaz]

  • Sindirimi güç (yiyecek)

    Ağır bir yemek.

[isim]

[spor]

  • Ağır sıklet

    Yıllarca ağırda güreşti.

[zarf]

  • Yavaş bir biçimde

    Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağır basar, yeğni kalkar
  • ağır basmak
  • ağır basmak
  • ağır çekmek
  • ağırdan almak
  • ağır durmak
  • ağır gelmek
  • ağır git ki yol alasın
  • ağırına gitmek
  • ağır işitmek (veya duymak)
  • ağır kaçmak
  • ağır kazan geç kaynar
  • ağır ol!
  • ağır ol, batman gel
  • ağır otur ki bey (veya molla) desinler
  • ağır oturmak
  • ağır söylemek
  • ağır taş yerinden oynamaz
  • ağır yongayı yel kaldırmaz

Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet

SAĞIR

[sıfat]

  • İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
  • Ses geçirmeyen

    Adliyenin arka taraflarına isabet eden, şehrin gürültüsünü duymayan, sağır, mahfuz bir odasında idik. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

  • Isıyı az veren, geç ısınan

    Sağır soba.

  • Vurulduğu zaman ses vermeyen

    Sağır davul.

  • İçi görülmeyen, donuk (cam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sağır olmak
  • sağır sultan bile duydu

Birleşik Kelimeler: sağır dilsiz, sağır duvar, sağır kapı, sağır kef, sağır mikrofon, sağır nun, sağır pencere, sağır pusula, sağır renk, sağır yılan, top sağır

BAĞIR

[isim]

  • Göğüs

    Bak çorak tarlasında sabanına dayanmış / Geniş alnı güneşle, bağrı ateşle yanmış - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Ok yayı ve dağda orta bölüm

[anatomi]

  • Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bağrına basmak
  • bağrına taş basmak
  • bağrını delmek
  • bağrını ezmek
  • bağrı yanmak

Birleşik Kelimeler: bağır yeleği, bağrıkara, bağrı kara, bağrı yanık, bağrı yufka, kurtbağrı

SIĞIR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı

[hakaret yollu]

  • Anlayışsız, kaba saba kimse

Birleşik Kelimeler: sığır çobanı, sığırdili, sığır eti, sığırgözü, sığırkuyruğu, sığır mantarı, sığırödü, sığır sineği, sığır şeridi, sığır tenyası, sığır vebası, karasığır, et sığırı, su sığırı, Tibet sığırı

YAĞIR

[isim]

[halk ağzında]

  • Sırt, arka, iki kürek arası
  • Atın omuzları arasındaki yer
  • Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara
  • Kel

ÇIĞIR

[isim]

  • Çığın kar üzerinde açtığı iz
  • Patika
  • İz

    Sabanın sapına çalımlı çalımlı sarılarak kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır adımlarla yürümekteydi. - Nabizade Nâzım

[mecaz]

  • Yeni bir biçim, yöntem veya yol

    Edebiyatımızda büyük bir çığırın ilk ve güçlü öncüsü olan bu hikâyeler... - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çığır açmak

KARASIĞIR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Orta Anadolu'da yetişen, sert ve kurak iklime dayanıklı, küçük yapılı bir tür sığır