ÜŞÜTME ile Oluşan Kelimeler (ÜŞÜTME Kelime Türetme)

ÜŞÜTME harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. ÜŞÜTME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Üşütme kelimesinin anlamı nedir? Üşütme ile başlayan kelimeler. İçinde üşütme olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ÜŞÜTME14

5 Harfli Kelimeler

ÜŞÜME13

4 Harfli Kelimeler

ÜŞME10, ÜTME7

3 Harfli Kelimeler

ŞEM7, ÜTÜ7, ŞET6, TÜM6, MET4, TEM4

2 Harfli Kelimeler

5, ŞE5, EM3, ME3, ET2, TE2

ET

[isim]

  • İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka

    Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

  • Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
  • Ten

    Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

  • Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm

    Bu zeytinde et denecek bir şey yok.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • et bağlamak
  • ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
  • eti budu yerinde (veya etine dolgun)
  • eti kemiği
  • eti kemiğine yapışmak
  • etinden et koparmak (veya kesmek)
  • eti ne budu ne?
  • eti senin, kemiği benim
  • et kanlı gerek, yiğit canlı
  • et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
  • etle tırnak arasına girilmez
  • etle tırnak gibi
  • et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
  • etten duvar örmek
  • etten önce çömleğe düşmek
  • et tırnak olmak
  • et tırnaktan ayrılmaz
  • et tutmak

Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde

TE

  • Türk alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça

[kimya]

  • Tellür elementinin simgesi

EM

[isim]

[halk ağzında]

  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak

ME

  • Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca

MET (Kelime Kökeni: Arapça medd)

[isim]

[coğrafya]

  • Kabarma

    Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: metcezir

[isim]

  • Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası
  • Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek

TEM (Kelime Kökeni: Fransızca thème)

[isim]

[edebiyat]

  • Tema

[isim]

  • Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri

    Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun. - Ömer Seyfettin

  • Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika

    Kadın diye eşini bellemiş, dürüst, aile babası bir adamdır. - Zeyyat Selimoğlu

  • Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri

    Güvercin eşini arıyor.

  • İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner

    Briçte kuvvetli bir eş seçti.

[halk ağzında]

  • Kuma, ortak

[halk ağzında]

  • Arkadaş

[halk ağzında]

  • Döl eşi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşi benzeri (veya manendi veya menendi) olmamak (veya bulunmamak veya yok)
  • eş tutmak

Birleşik Kelimeler: eş adlı, eş anlam, eş anlı, eş bacaklılar, eş basınç, eş başkan, eş biçim, eş cinsel, eş değer, eş deprem, eş dost, eş eksenli, eş güdüm, eş kanatlı, eşkenar, eş koşma, eş merkezli, eş ölçüm, eş sesli, eş sıcak, eş yapı, eş yapım, eş yükselti, eş zaman, döl eşi

ŞE

  • Türk alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı, okunuşu

ŞET (Kelime Kökeni: Arapça şedd)

[isim]

[eskimiş]

  • Sıkarak bağlama, sıkma

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde çalma işi

TÜM

[isim]

  • Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi

    Parasının tümünü kaybetti.

[sıfat]

  • Yarım olmayan, bütün, eksiksiz

Birleşik Kelimeler: tümamiral, tüm başkalaşma, tüm başlılar, tümgeneral, tüm kirpikliler, tüm sayı, tüm tanrıcı, tümevarım

[isim]

[halk ağzında]

  • Tümsek

ÜTME

[isim]

  • Ütmek işi
  • Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır

ŞEM (Kelime Kökeni: Arapça şemʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Mum, balmumu

    Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı / Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı? - Fuzuli

ÜTÜ

[isim]

  • Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç
  • Bu araçla yapılan iş

    Garsonların yamalı bez ceketleri etüv ve ütü kokuyor. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: ütü altlığı, ütü bezi, ütü makinesi, ütü masası, ütü tahtası, ütü yastığı, ütüsü üzerinde, buharlı ütü

ÜŞME

[isim]

  • Üşmek işi

ÜŞÜME

[isim]

  • Üşümek iş

    Üşüme nöbetine tutulanların hareketiyle cevap verdim. - Aka Gündüz