[isim]

• Üşümek iş

  Üşüme nöbetine tutulanların hareketiyle cevap verdim. - Aka Gündüz

[nesnesiz]

• Isı yokluğundan, azlığından veya ısı kaybından etkilenmek, soğuğun etkisini duymak

  Üşümüş, donmuş gibi, kaba, nasırlı, pis ellerini karnının üstünde sıkıyordu. - Ömer Seyfettin

[isim]

• Üşürmek işi

[isim]

• Üşütmek durumu

[-i]

• Üşümesine sebep olmak

  Havanın üşütecek kadar serin olmasına göre sabah yakın. - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

• Üşüyüp hasta olmak, soğuk almak

[nesnesiz]

[argo]

• Delirmek, aklını yitirmek

[-e]

[-i]

• Üşme işini yaptırmak, saldırtmak

  Köpekleri onun üstüne üşürdü.

[isim]

• Toplanma, üşüşme, üşüşüp bir araya gelme

  Karınca üşüntüsü.

Ata Sözleri ve Deyimler

• üşüntü etmek
• üşüntü köpekler mandayı paralar

[sıfat]

[argo]

• Aklını yitirmiş, delirmiş (kimse)

[isim]

• Üşüşmek işi

[-e]

• Her yandan çokça bir araya gelmek, toplanmak, birikmek, üşmek

  Herifin etrafına daha trenden inerken üşüştük. - Nazım Hikmet