ÜZÜMGÜNEŞİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ÜZÜMGÜNEŞİ harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli ÜZÜMGÜNEŞİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÜZGÜ15, GÜNÜ12, ÜZÜM12, EZGİ11, GİŞE11, GÜME11, GEZİ11, MÜGE11, MÜZE10, ÜZME10, ÜŞME10, GEMİ9, İMGE9, EMİŞ8, GİNE8, MENÜ7, ŞENİ7, EMİN5, İNME5, MİNE5, MENİ5

EMİN (Kelime Kökeni: Arapça emīn)

[sıfat]

  • Güvenli

    Bebesini emin ellere mi bırakmıştı acaba? - Ayşe Kulin

  • Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz

    Dağlar hiçbir zaman emin değildir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Şüphesi olmayan

    Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi

    Şehremini.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emin olmak

Birleşik Kelimeler: yediemin, defter emini, sandık emini, sürre emini, şehremini

İNME

[isim]

  • İnmek işi

    Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum. - Etem İzzet Benice

[tıp]

  • Vücudun bir bölümünde hareket ve hissetmenin kalkması, felç, nüzul, paralizi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inme inmek

Birleşik Kelimeler: dağdan inme, tepeden inme

MİNE (Kelime Kökeni: Farsça mīnā)

[isim]

  • Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı
  • Saat kadranı
  • Dişlerin taç kısmını kaplayan beyaz ve sert doku

[mecaz]

  • İnce ve parlak nakış

Birleşik Kelimeler: mine çiçeği, ağaç minesi

MENİ (Kelime Kökeni: Arapça menī)

[isim]

[fizyoloji]

  • Erkeklerin cinsel organından salgılanan madde, er suyu, bel (III), atmık, dikel, sperm, sperma

MENÜ (Kelime Kökeni: Fransızca menu)

[isim]

  • Yemek listesi
  • Sofraya çıkarılacak yemeklerin hepsi

[bilişim]

  • Komut veya seçenek listesi

Birleşik Kelimeler: ana menü, fiks menü

ŞENİ (Kelime Kökeni: Arapça şenīʿ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kötü, çirkin, alçakça, utanç verici

    En büyük fedakârlığı, en şeni cinayeti de aynı kolaylıkla işlerler. - Ercüment Ekrem Talu

EMİŞ

[isim]

  • Emme işi

    Çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. Toprağın suyu öyle bir emişi vardı. - Tarık Buğra

GİNE

[zarf]

[halk ağzında]

  • Gene, yine

GEMİ

[isim]

[denizcilik]

  • Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine

    Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık. - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gemi baş vurmak
  • gemi dövünmek
  • gemi gezmek
  • gemi karaya oturmak
  • gemileri yakmak
  • gemisini kurtaran kaptan
  • gemisini yürütmek
  • gemisi şapa oturmak
  • gemiyi rotasına koymak
  • gemiyi tutmak
  • gemiyi yatırmak

Birleşik Kelimeler: gemi adamı, gemi aslanı, gemi bozma, gemi çıkışı, gemi enkazı, gemi ızgarası, gemi iskeleti, gemi leşi, gemi müdürü, gemi takımı, gemi yatağı, balast gemi, buharlı gemi, bulaşık gemi, yelkenli gemi, ateş gemisi, cankurtaran gemisi, çıkarma gemisi, dökme yük gemisi, harp gemisi, hava gemisi, hastane gemisi, kablo gemisi, kabotaj gemisi, karakol gemisi, kılavuz gemisi, kumandan gemisi, kurtarma gemisi, kuru yük gemisi, mayın arama tarama gemisi, mayın gemisi, sancak gemisi, sarnıç gemisi, savaş gemisi, ticaret gemisi, uzay gemisi, yelken gemisi, yolcu gemisi, yük gemisi

İMGE

[isim]

  • Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya
  • Genel görünüş, izlenim, imaj

    Efsanevi asi kız imgesine, bu imgenin kararlı ödünsüzlüğüne kavuşabilirdi. - Murathan Mungan

[ruh bilimi]

  • Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj

[ruh bilimi]

  • Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj

MÜZE (Kelime Kökeni: Fransızca musée)

[isim]

  • Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı

    O devirlere ait yatağanlar, baltalar, karabinalar, paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • müze gibi

Birleşik Kelimeler: açık hava müzesi

ÜZME

[isim]

  • Üzmek işi

    Bana saadeti çekinmeden sunan bir kadının kardeşini üzmeye hakkım yoktu. - Kemal Bilbaşar

ÜŞME

[isim]

  • Üşmek işi

EZGİ

[isim]

[müzik]

  • Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi

    Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı. - Kemal Bilbaşar

[müzik]

  • Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi

[mecaz]

  • Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi

[mecaz]

  • Gidiş, yol, tarz, tempo

    Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez.

[halk ağzında]

  • Üzüntü, sıkıntı

Birleşik Kelimeler: ağır ezgi

GİŞE (Kelime Kökeni: Fransızca guichet)

[isim]

  • İstasyon, sinema, banka, mağaza ve bazı giriş kapılarında bilet veya para alıp verilen, çoğu küçük pencere biçiminde olan yer, şalter

    Gişeden biletlerimizi alarak büyükşehrin bahçesini geziyoruz. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: kapalı gişe