ÜSTYAPISAL ile Oluşan Kelimeler (ÜSTYAPISAL Kelime Türetme)

ÜSTYAPISAL harflerinden oluşan 119 kelime bulunuyor. ÜSTYAPISAL kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Üstyapısal kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

ÜSTYAPISAL21

7 Harfli Kelimeler

ÜSTYAPI17, YAPISAL15, ALTYAPI14, ALTIPAS13, PASTALI13, SAYISAL12

6 Harfli Kelimeler

YAPSAT13, PASTAL11, TAPALI11, ASYALI10, ALAYSI10, YASALI10, TASALI8

5 Harfli Kelimeler

PAYLI12, YAPIT12, YALPI12, PASLI11, SAPLI11, YALPA11, PASTA10, PALAS10, SALPA10, YASSI10, APTAL9, PATAL9, YASLI9, YATSI9, SLAYT8, SALYA8, YASAL8, SALSA7, ATLAS6, LASTA6
Tümünü Gör

4 Harfli Kelimeler

AYIP11, YAPI11, SIPA10, ASAP9, SLAP9, SAPA9, TIPA9, TAPI9, LAPA8, PALA8, PATA8, SAYI8, TAPA8, YISA8, ASYA7, AYIT7, AYLI7, SASI7, SAYA7, YALI7
Tümünü Gör

3 Harfli Kelimeler

LÜP9, PAY9, TÜP9, PAS8, PIT8, SAP8, TIP8, ALP7, LAP7, PAL7, PAT7, SÜS7, TÜY7, AYI6, SAY6, SÜT6, ÜST6, YIL6, YAS6, ASI5
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

ÜS5, AY4, YA4, AS3, AT2, AL2, LA2, TA2

AT

[isim]

  • Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan, beygir, düldül
  • Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ata arpa yiğide pilav
  • ata binen nalını, mıhını arar
  • ata binersen Allah'ı, attan inersen atı unutma
  • ata da soy gerek, ite de
  • at, adımına göre değil adamına göre yürür
  • ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli
  • ata et, ite ot vermek
  • ata eyer gerek, eyere er gerek
  • at at oluncaya kadar sahibi mat olur
  • at beslenirken kız istenirken
  • at binenin, kılıç kuşananın
  • at binicisine göre kişner
  • at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz
  • at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
  • at gibi
  • atı alan Üsküdar'ı geçti
  • atı atasıyla, katırı anasıyla
  • atım tepmez, itim kapmaz deme
  • atına bakan ardına bakmaz
  • atın bahtsızı arabaya düşer
  • atın dorusu, yiğidin delisi
  • atını sağlam kazığa bağlamak
  • atın ölümü arpadan olsun
  • atın ürkeği, yiğidin korkağı
  • atın varken yol tanı, ağan varken el tanı
  • at ile avrat yiğidin bahtına
  • at izi it izine karışmak
  • at koşturacak kadar
  • at koşturmak
  • atla arpayı dövüştürmek (veya dalaştırmak)
  • atla deve değil
  • atlarını itlerini nallamak
  • atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz
  • atlar tepişir, arada eşekler ezilir
  • at nalı kadar
  • at olur, meydan olmaz (veya bulunmaz), meydan olur (veya bulunur), at olmaz (veya bulunmaz)
  • at oynatmak
  • at ölür, itlere bayram olur
  • at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır
  • at pazarında eşek osurtmuyoruz!
  • atta, avratta uğur vardır
  • attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek
  • attan inip eşeğe binmek
  • at var, meydan yok
  • at yedi günde, it yediği günde
  • at yiğidin yoldaşıdır

Birleşik Kelimeler: at arabası, at bakıcısı, atbalığı, atbaşı, at cambazı, at donu, at gözlüğü, at gözlüklü, at hırsızı, at kestanesi, atkuyruğu, at meydanı, at sineği, banko at, çıplak at, binek atı, denizatı, Flaman atı, koşu atı, koşum atı, yarış atı

[kimya]

  • Astatin elementinin simgesi

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

TA (Kelime Kökeni: Farsça tā)

[zarf]

  • Dek, değin, kadar, beri vb. edatlarla birlikte kullanılarak bir fiilin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı veya sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatan bir söz

    Ta karşıda büyükannenin evine kadar götürdüler. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ta kendisi
  • ta ki

[kimya]

  • Tantal elementinin simgesi

AS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kakım

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey

[sıfat]

  • Bir işte başta gelen (kimse veya şey)

    As oyuncu.

Birleşik Kelimeler: assolist, astasım, asteğmen, asyön

[kimya]

  • Arsenik elementinin simgesi

AY

[ünlem]

  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]

  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre
  • Yılın on iki bölümünden her biri, mah, meh

    Mart ayı. Nisan ayı. Mayıs ayı.

  • Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen veya yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre

    Bu iş ancak üç ayda biter. Temiz iş altı ayda çıkar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim]

[gök bilimi]

  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması

YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]

  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]

  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

  • Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz

    Yetişirim diyorsun, ya yetişemezsen?

  • Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz

    Biz de gelelim mi? -Gelin ya.

  • Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz

    Bu, söylenecek söz mü? -Söylenir ya. Azıcık yardımcı olsa ya.

  • Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz

    Sen geldin, ya Ahmet? Siz karnınızı doyurdunuz, ya ben ne yapayım?

  • Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde `hele, özellikle` anlamlarında kullanılan bir söz

    O çocuğun terbiyesine, zekâsına, çalışkanlığına diyecek yok, ya inceliği. Fırtına kırdı, döktü, yıktı, ya o ağaçlara verdiği zarar.

  • Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz

    Fena oğlan değildir, değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var. - Memduh Şevket Esendal

  • Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya

ASI

[isim]

  • Asma işi
  • Afiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıda olmak (veya kalmak)

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

ATLAS (Kelime Kökeni: Arapça aṭlas)

[isim]

  • Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten

Birleşik Kelimeler: atlas çiçeği, atlas kemiği

[isim]

[coğrafya]

  • Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi
  • Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap

    Anatomi atlası. Dil atlası.

    Atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. - İhsan Oktay Anar

Birleşik Kelimeler: dil atlası, gök atlası

LASTA (Kelime Kökeni: Fransızca lasta)

[isim]

[matematik]

  • Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kilograma yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi

AYI

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos)

[ünlem]

  • Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayı gibi
  • ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
  • ayı sevdiği yavrusunu hırpalar
  • ayıya kaval çalmak
  • ayı yavrusu ile oynuyor
  • ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış
  • ayıyı vurmadan postunu satmak

Birleşik Kelimeler: ayıbacağı, ayı balığı, ayıboğan, ayı gülü, ayıkulağı, ayı üzümü, ayı yürüyüşü, bozayı, cicimayı, Büyükayı, Küçükayı, dağ ayısı, denizayısı, marsıvan ayısı

SAY

[isim]

[halk ağzında]

  • Düz, ince, yassı taş

    Yağmur yağar da ışılaşır sayları / Eli göçmüş de bozulaşır daylağı - Halk türküsü

[isim]

[eskimiş]

  • Çalışma, emek

[din bilgisi]

  • Hac ibadeti sırasında Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelme

SÜT

[isim]

  • Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı

[bitki bilimi]

  • Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su
  • Erkek balığın tohumu

[argo]

  • Benzin, mazot

Ata Sözleri ve Deyimler

  • süt çalmak
  • süt çekmek
  • süt dökmüş kedi gibi
  • süt dökmüş kediye dönmek
  • süt gibi
  • sütten ağzı yanan yoğurdu (veya ayranı) üfleyerek yer (veya içer)
  • sütten ağzı yanmak
  • sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak
  • sütten kesilmek
  • sütten kesmek
  • sütüne havale etmek
  • sütüne kalmak
  • süt vermek

Birleşik Kelimeler: sütağacı, sütana, sütanne, süt asidi, sütbaba, süt beyaz, süt çocuğu, süt çorbası, süt danası, süt dişi, süthane, süt ineği, süt izni, süt kardeşi, süt kırı, sütkız, süt kuzusu, sütliman, süt mavisi, sütnine, sütoğul, süt otu, sütölçer, süt şekeri, süt taşı, süt tozu, sütü bozuk, arı sütü, aslansütü, balık sütü, bitki sütü, güneş sütü, kireçsütü, kuş sütü, soya sütü

ÜST

[isim]

  • Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı

    Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir şeyin görülen yanı, yüzü

    Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyin dış yüzü, yüzey
  • Giyecek, giysi

    O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı. - Lâtife Tekin

  • Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk

    Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi. - İhsan Oktay Anar

  • Vücut, beden
  • Artan, geriye kalan bölüm

    Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

  • Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan

    Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]

  • Öte, arka

    Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

  • Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan

    Üst makam. Üst rütbedekiler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üst başı
  • üst çıkmak (veya gelmek)
  • üste çıkmak
  • üstten bakmak
  • üstü kalsın
  • üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar)
  • üstünde durmak
  • üstünde hakkı olmak
  • üstünde kalmak
  • üstündeki üstünde, başındaki başında
  • üstünden (şu kadar zaman) geçmek
  • üstünden akmak
  • üstünden atmak
  • üstünden dökülmek
  • üstünden geçmek
  • üstünden geçmek
  • üstünden kibarlık akmak
  • üstünden silindir gibi geçmek
  • üstüne alınmak
  • üstüne almak
  • üstüne atmak
  • üstüne basmak
  • üstüne bir bardak (soğuk) su içmek
  • üstüne bir iki güneş doğmak
  • üstüne çekmek
  • üstüne çullanmak
  • üstüne düşmek
  • üstüne fenalık gelmek
  • üstüne geçirmek
  • üstüne gelmek
  • üstüne gitmek
  • üstüne gül koklamamak
  • üstüne güneş doğmamak
  • üstüne kalmak
  • üstüne kapanmak
  • üstüne koymak
  • üstüne kuma gelmek
  • üstüne kuş kondurmak
  • üstüne olmamak
  • üstüne oturmak
  • üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
  • üstüne perde çekmek
  • üstüne sevmek
  • üstüne titremek
  • üstüne toz kondurmamak
  • üstüne tuz biber ekmek
  • üstüne üstüne gitmek
  • üstüne varmak
  • üstüne vazife olmamak
  • üstüne yaptırmak
  • üstüne yatmak
  • üstüne yıkılmak
  • üstüne yıkmak
  • üstüne yok
  • üstüne yüklenmek
  • üstüne yürümek
  • üstünü görmek
  • üstünüze afiyet (veya sağlık)

Birleşik Kelimeler: üst alize, üst baş, üst bitken, üstçavuş, üst çene, üst deri, üst diş, üst dudak, üst geçiş, üst geçit, üst güverte, üst insan, üst kat, üst katman, üst kurul, üst küme, üst perdeden, üst sınıf, üstsubay, üst tabaka, üst tarafı, üst üste, üstyapı, üstü kapalı, altüst, akşamüstü, altı üstü, arkaüstü, ayaküstü, başüstü, bayramüstü, bireyüstü, böbrek üstü bezi, deneyüstü, dizüstü, diz üstü, doğaüstü, duyuüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, insanüstü, kalburüstü, kıçüstü, köprü üstü, lisansüstü eğitim, masaüstü, normalüstü, olağanüstü, öğleüstü, partilerüstü, rüzgârüstü, set üstü ocak, sırtüstü, suçüstü, tabiatüstü, tepe üstü, tepeüstü, yaşamüstü, yer üstü, yolüstü, yüzüstü, dumanı üstünde, buğusu üstünde, başüstüne