[sıfat]

• Ürküntü veren

[sıfat]

• Gürültüsü olan

  Dışarıdaki sofadan kalınlı inceli, gürültülü sesler işitildi. - Peyami Safa

• Karışık olaylarla dolu

  Gürültülü bir yaşayış.

[sıfat]

[felsefe]

• Kurgusal

[isim]

[hayvan bilimi]

• Mercanlar sınıfından dokunaçları kısa bir tür hayvan (Actinia)

[sıfat]

• Bölüntüsü olan

[sıfat]

• Döküntüsü olan

  Ortalıkta yorgan, döşek, sandık, sepet tıpkı yangından kaçmış ailelerin döküntülü, bıkkın tablosu... - Çetin Altan

[tıp]

• Deride döküntü ile görülen, döküntü ile beliren (hastalık)

[sıfat]

• Başını başörtüsü ile örtmüş olan (kadın)

  Beyaz başörtülü hanımlar, hep büyük iyilik yükü taşıyorlar gibi ağır ve yavaştılar. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

• Hoşgörüsü olan, hoşgörüyle davranan, hoşgörü sahibi, müsamahalı, toleranslı

  Neyse ki Salâh Birsel dünyanın en hoşgörülü, en alçak gönüllü sanatçısı... - Selim İleri

[sıfat]

• Basiretli