ÖZÜMSETMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÖZÜMSETMEK harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli ÖZÜMSETMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖKSÜZ17, ÖZEME15, SÖKÜM15, KÖSEM13, SÖKME13, ÖTMEK12, SÜZME12, SÜZEK11, ÜZMEK11, SEZME10, EZMEK9, KÜSME9, KÜMES9, SÜMEK9, ÜMMET9, TEZEK8, ÜTMEK8, ESMEK7, EMMEK7, KESME7, SEKME7, ETMEK6, SEKTE6, TEMEK6, TEKME6

ETMEK

[nesnesiz]

  • Bir işi yapmak

    Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner

  • `İyi, kötü` zarflarıyla birlikte davranmak

    İyi ettiniz de geldiniz.

[-i]

  • Bulmak, erişmek

    Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay

[-i]

[-den]

  • Birini bir şeyden yoksun bırakmak
  • Eşit değer kazanmak

    İki iki daha dört eder.

  • Herhangi bir değerde olmak

    Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu. - Ömer Seyfettin

  • Kötülükte bulunmak

    Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin? - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • Küçük veya büyük abdestini yapmak

    Çocuk altına etti.

[eskimiş]

  • Demek, söylemek

    Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah

Ata Sözleri ve Deyimler

  • edememek
  • eden bulur, inleyen ölür
  • etme (veya etme yahu)
  • etmediğini bırakmamak (veya komamak)
  • etme eyleme
  • ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • ettiğini bulmak (veya çekmek)
  • ettiğini yanına bırakmamak
  • ettiği yanına (kâr) kalmak
  • ettiğiyle kalmak

SEKTE (Kelime Kökeni: Arapça sekte)

[isim]

  • Olmakta olan bir şeyin birdenbire durarak kesilmesi, durgu

[eskimiş]

  • Bozukluk

[eskimiş]

  • İnme, felç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sekte vermek
  • sekte vurmak
  • sekteye uğramak
  • sekteye uğratmak

Birleşik Kelimeler: kalp sektesi

TEMEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere

TEKME

[isim]

  • Ayakla vuruş

    Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi. - Lâtife Tekin

  • Hayvanın art ayağıyla vurması, çifte

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekme atmak (veya vurmak)
  • tekme tokat girişmek
  • tekme yemek

ESMEK

[nesnesiz]

  • Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak

    İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. - Ahmet Haşim

[-e]

[mecaz]

  • Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek

    Bu yolculuk size nereden esti?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esip gürlemek

EMMEK

[-i]

  • Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak

    Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. - Sait Faik Abasıyanık

  • Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek

    Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[fizik]

  • Soğurmak

    Toprak suyu emdi.

[argo]

  • Uzun süre yararlanmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emdiği (helal) süt haram olmak
  • emdiği sütü burnundan getirmek

KESME

[isim]

  • Kesmek işi

    Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti. - Elif Şafak

  • Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas

[sıfat]

  • Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan

    Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Kesin, değişmez, maktu

    Kesme fiyat.

[dil bilgisi]

  • Kesme işareti

[edebiyat]

  • Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat

[bitki bilimi]

  • Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)

[matematik]

  • Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi

[sinema]

[televizyon]

  • İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum

[eskimiş]

  • Lokum

Birleşik Kelimeler: kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi

SEKME

[isim]

  • Sekmek işi

TEZEK

[isim]

  • Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı

[halk ağzında]

  • Sıkışmış, kuru toprak parçası, kesek

ÜTMEK

[-i]

[halk ağzında]

  • Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek
  • Taze buğday veya mısırı ateşe tutup pişirmek

[-i]

[halk ağzında]

  • Oyunda yenerek bir şey kazanmak, utmak

EZMEK

[-i]

  • Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek

    Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - Enis Behiç Koryürek

  • Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek

    Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek

    Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.

[mecaz]

  • Üzmek, sıkıntıya sokmak

    Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak

    Bu yol hayvanı ezdi.

[mecaz]

  • Yenmek, sindirmek

    Düşmanı ezmek.

[argo]

  • Harcamak

    Paraları bir haftada ezerim. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ez de suyunu iç
  • ezip büzmek

Birleşik Kelimeler: ezimevi, elezer, özezer, karıncaezmez

KÜSME

[isim]

  • Küsmek işi

KÜMES (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer

    Ne kümeste tavuk bırakırmış ne ahırda hayvan ne de ağılda koyun. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Ufak ev

    Bu murdar kümeste nasıl oturuyorsun bilmem? - Ahmet Midhat

Birleşik Kelimeler: kümes hayvanları, tavuk kümesi

SÜMEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eğirilmek için temizlenmiş, taranmış yumak biçiminde yün

ÜMMET (Kelime Kökeni: Arapça ummet)

[isim]

[din bilgisi]

  • Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü