ÖZGÜRLEŞTİRMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

ÖZGÜRLEŞTİRMEK harflerini içeren 7 harfli 74 kelime bulunuyor. 7 harfli ÖZGÜRLEŞTİRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖRÜŞME23, GÖZÜKME23, GÖZETİŞ23, GÖZEMEK21, GÖZLEME21, GÖZETME21, GÖZETİM21, GÖRÜLME20, GÖTÜRME20, ÖZLEŞME20, GÜZEŞTE19, ÖRTÜŞME19, ÖTÜŞMEK19, GÖLERME18, GÖRELİK17, GÜZELİM17, GÜREŞME17, GÜZLEME17, KÖZLEME17, ÖZLETME17, ÖZLEMEK17, TÖKEZME17, KÖRELİŞ16, ÖRÜLMEK16, ÖRTÜLME16, ÖTÜRMEK16, GİZLEME15, GEZİLME15, GELİŞME15, ERGÜRME14, GÜRLEME14, KÖRELME14, ÖRKLEME14, MÜZELİK13, MÜŞTERİ13, MÜŞTEKİ13, ÜLEŞMEK13, ERGİMEK12, ERGİTME12, GETİRME12, GERİLME12, ÜZERLİK12, ERİŞMEK11, EZİLMEK11, EŞİLMEK11, EŞTİRME11, EKŞİTME11, GERİLEK11, GERELTİ11, GEREKLİ11, İTLEŞME11, İZLETME11, İZLEMEK11, İŞETMEK11, İŞLETME11, İŞLEMEK11, MEŞELİK11, MERKEZİ11, MEZELİK11, ŞEKERİM11, KÜTLEME10, ŞEKERLİ10, TEZKİRE10, TÜREMEK10, ÜRETMEK10, TÜRKELİ9, ÜRTİKER9, ERİTMEK8, EKTİRME8, İLETMEK8, KEMERLİ8, MERTLİK8, METELİK8, TEKERLİ7

TEKERLİ

[sıfat]

  • Tekeri olan, tekerlekli

ERİTMEK

[-i]

  • Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak

    Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör... - Haldun Taner

[mecaz]

  • Harcayıp tüketmek

[mecaz]

  • Çok üzmek

[mecaz]

  • Zayıflatmak

[mecaz]

  • Yok etmek

EKTİRME

[isim]

  • Ektirmek işi

    Bu ektirmeyi yapınca dökülmemiş saçlarınızı da korumuş oluyorsunuz. - Selçuk Erez

İLETMEK

[-i]

  • Götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek

    Bunların tek kaygıları gördüklerini, duyduklarını okurlara iletmektir. - Salâh Birsel

[fizik]

  • Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere götürmek

KEMERLİ

[sıfat]

  • Üzerinde kemeri olan veya kemer takılmış olan

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

  • Kemer biçiminde olan

    Orhan'ın kemerli kapıdan içeriye koşa koşa girdiğini görmedi. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Kavisli olan

    Kemerli burun.

MERTLİK

[isim]

  • Yiğitlik

    Umudu olmadığı için, mertlik bende kalsın diye öyle görünürdü. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: civanmertlik

METELİK (Kelime Kökeni: Fransızca metallique)

[isim]

[eskimiş]

  • Çeyrek kuruş, on para değerinde demir para

    Köprüyü yelek cebimdeki son metelikle geçtim. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

  • Çok az para

    Bende tek metelik yok diye kahkahayı bastı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meteliğe kurşun atmak
  • metelik etmez
  • metelik vermemek

TÜRKELİ

[isim]

  • Sinop iline bağlı ilçelerden biri

ÜRTİKER (Kelime Kökeni: Fransızca urticaire)

[isim]

[tıp]

  • Kurdeşen

KÜTLEME

[isim]

  • Kütlemek işi

ŞEKERLİ

[sıfat]

  • İçinde şeker bulunan
  • Lezzetli, tatlı

    Elmalar ferik elmaları gibi kokulu, şekerli, tatlıdır. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: şekerli kahve, orta şekerli

TEZKİRE (Kelime Kökeni: Arapça teẕkire)

[isim]

[edebiyat]

  • Divan şairlerinin hayatlarını ve şiirlerini genellikle öznel bir bakış açısıyla değerlendiren eser

TÜREMEK

[nesnesiz]

  • Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak

    Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Parçalanıp çoğalmak, üremek
  • Çoğalmak

    Uzun zamandır ıssız, bakımsız kaldığı için o gümrah yeşillikler bölgesinde yılanlar türediği biliniyordu. - Ruşen Eşref Ünaydın

[dil bilgisi]

  • Bir kökten çıkmak

ÜRETMEK

[nesnesiz]

  • Aynı türden canlıları çoğaltmak

    Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu. - Elif Şafak

  • Ekonomik bir etkinlik sonucu ürün elde etmek

    Petrol üretmek. Çimento üretmek.

[mecaz]

  • Oluşturmak, yaratmak, meydana getirmek

    Şiir üretmek.

ERİŞMEK

[-e]

  • Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak

    Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş. - Necati Cumalı

  • Bir yere ulaşmak, varmak

    Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak

    Yemişler bu yıl çabuk erişti.

[nesnesiz]

  • Zaman gelip çatmak

    Vakit erişti. Bahar erişti.