ÖZDENLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÖZDENLİK harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli ÖZDENLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖZDEK16, ÖZDEN16, ÖZENİ14, ÖZNEL14, DÖNEL13, DÖNEK13, DÖLEK13, ÖDLEK13, DİZEL10, DİZEK10, DENİZ10, ZİNDE10, İZLEK8, DELİK7, DİLEK7, DİKEN7, DİNEK7, DİKEL7, DENLİ7, KENDİ7, LİKEN5, NİKEL5

LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı

[tıp]

  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi

NİKEL (Kelime Kökeni: Fransızca nickel)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)

Birleşik Kelimeler: nikel kaplama

DELİK

[isim]

  • Dar, küçük açıklık

    Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Dar, küçük çukur

    Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Küçük hayvan yuvası

    Fare deliği.

[sıfat]

  • Delinmiş olan

    Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[argo]

  • Cezaevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deliğe tıkmak
  • delik büyük, yama küçük
  • delik eğirmek

Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

DİLEK

[isim]

  • Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat

    Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: dilek kipi

DİKEN

[isim]

  • Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri

    Gül dikeni. Kirpinin dikenleri.

  • Bu çıkıntıları çok olan bitki

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diken battığı yerden çıkar
  • diken üstünde oturmak (veya olmak)

Birleşik Kelimeler: dikence, diken diken, diken dutu, akdiken, çakırdiken, sarıdiken, çalı dikeni, demir dikeni, deve dikeni, domuz dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni, kar dikeni, meryemana dikeni, öz dikeni, peygamber dikeni, sakız dikeni, teke dikeni

DİNEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Dinlenmek için durulan yer

DİKEL

[isim]

[halk ağzında]

  • Meni

DENLİ

[edat]

  • `Kadar` anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz

    İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi. - Ayşe Kulin

[sıfat]

  • Ağırbaşlı, sözleri ve davranışları ölçülü olan (kimse)

Birleşik Kelimeler: denli densiz

KENDİ

[zamir]

  • İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, öz(I), zat

    Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı. - Çetin Altan

  • Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz

    Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.

  • Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz

    Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar. - Burhan Felek

  • `Kendisi, kendileri` biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak `o` ve `onlar` yerine kullanılan bir söz

    Kendileri evde yoklar mı?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kendi ağzıyla tutulmak
  • kendi âlemine dalmak
  • kendi ayağı ile gelmek
  • kendi derdine düşmek
  • kendi düşen ağlamaz
  • kendi göbeğini kendi kesmek
  • kendi gölgesinden korkmak
  • kendi hâline bırakmak
  • kendi havasında gitmek (veya olmak)
  • kendi hesabana çalışmak
  • kendi içine çekilmek
  • kendi kabuğuna çekilmek
  • kendi kanatlarıyla uçmak
  • kendi kendini didiklemek
  • kendi kendini yemek
  • kendi keyfine gitmek
  • kendi köşesinde yaşamak
  • kendi kuyusunu kendi kazmak
  • kendimi bildim bileli
  • kendinden geçmek
  • kendinde olmamak
  • kendinde toplamak
  • kendine (veya herhangi bir şeye) ... süsü vermek
  • kendine dert etmek
  • kendine gel!
  • kendine gelmek
  • kendine hisse çıkarmak
  • kendine kıymak
  • kendine mal etmek
  • kendine yedirememek
  • kendine yontmak
  • kendini (kapıp) koyuvermek
  • kendini (veya birini) temize çıkarmak (veya çıkartmak)
  • kendini adamak
  • kendini ağır (veya ağırdan) satmak
  • kendini alamamak
  • kendini aşağı (veya küçük) görmek
  • kendini ateşe atmak
  • kendini atmak
  • kendini avutmak
  • kendini beğendirmek
  • kendini beğenmek
  • kendini bırakmak
  • kendini bilmek
  • kendini bir şey sanmak
  • kendini bir yerde bulmak
  • kendini bulmak
  • kendini dağıtmak
  • kendini dar atmak
  • kendini dev aynasında görmek
  • kendini dinlemek
  • kendini dirhem dirhem satmak
  • kendini düşünmek
  • kendini ele vermek
  • kendini fasulye gibi nimetten saymak
  • kendini göstermek
  • kendini harap etmek
  • kendini hissettirmek
  • kendini kapının dışında bulmak
  • kendini kaptırmak
  • kendini kaybetmek
  • kendini matah sanmak
  • kendini naza çekmek
  • kendini paralamak
  • kendini satmak
  • kendini sıkmak
  • kendini sıyıramamak
  • kendini sokağa (veya dışarı) atmak
  • kendini tartmak
  • kendini toparlamak (veya toplamak)
  • kendini tutamamak
  • kendini tutmak
  • kendini vermek (veya vurmak veya çalmak)
  • kendini yemek
  • kendini yiyip bitirmek
  • kendini yoklamak
  • kendi söyler kendi dinler
  • kendi üstüne yormak
  • kendi yağıyla kavrulmak

Birleşik Kelimeler: kendi adına, kendi başına, kendibeslek, kendigelen, kendi hâlinde, kendi kendine, kendi payına, kendine has, kendine mahsus, kendine özgü

İZLEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Keçi yolu, patika

[edebiyat]

  • Bir edebî eserde işlenen konunun anlamca ortaya koyduğu ana yönelim

DİZEL (Kelime Kökeni: Almanca Diesel)

[isim]

  • Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen yakıtla çalışan motor

Birleşik Kelimeler: dizel motoru

DİZEK

[isim]

[müzik]

  • Porte

DENİZ

[isim]

  • Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
  • Bu su kütlesinin belirli bir parçası

    Marmara Denizi. Karadeniz.

  • Aydaki düzlükler

[mecaz]

  • Geniş alan

    Tarife kalkma bizi / Ne şuyuz ne de buyuz / Adem denen denizi / Arayan birer suyuz - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]

  • Çokluk, yoğunluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deniz bindirmek
  • deniz çıkmak
  • deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz
  • deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
  • denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak
  • denizdeki balığın pazarlığı olmaz
  • denizde kum, onda para
  • denizden (veya denizi) geçip çayda boğulmak
  • denizden çıkmış balığa dönmek
  • deniz durmak (veya düşmek)
  • denize açılmak
  • denize çıkmak
  • denize düşen yılana sarılır
  • denize indirmek
  • deniz kenarında dalga eksik olmaz
  • deniz tutmak

Birleşik Kelimeler: deniz akıntısı, deniz alası, denizaltı, deniz altı, denizanası, denizaslanı, denizaşırı, deniz ataşesi, denizatı, denizaygırı, denizayısı, deniz aynası, deniz basması, deniz bilimi, deniz boyu, deniz buzu, denizçakısı, deniz çulluğu, deniz depremi, deniz feneri, deniz geçişi, denizgergedanı, denizgülü, denizgüzeli, deniz hamamı, deniz haritası, deniz hırsızı, denizhıyarı, deniz hukuku, denizısırganları, denizibiği, deniziğnesi, deniz iklimi, denizineği, deniz kabuğu, denizkadayıfı, deniz kaplumbağası, deniz kazı, denizkedisi, denizkestanesi, deniz kırlangıcı, denizkızı, deniz kızı, denizkozalağı, denizköpüğü, denizkulağı, deniz kulağı, deniz kurdu, deniz kuvvetleri, denizlaleleri, deniz marulu, deniz mavisi, denizmaymunu, deniz menekşesi, deniz mili, deniz motoru, deniz otobüsü, deniz ördeği, denizörümceği, denizpalamudu, denizpelidi, denizpırasası, deniz piyadesi, deniz rezenesi, deniz sarmaşığı, deniz seviyesi, deniz suyu, denizşakayığı, deniztarağı, deniz tavşancılı, deniztavşanı, deniztilkisi, deniz tutması, deniz uçağı, deniz üssü, denizüzümü, deniz yeli, deniz yılanı, denizyıldızı, deniz yolu, deniz yosunu, deniz yüksekliği, açık deniz, Akdeniz humması, Akdeniz mavisi, ana deniz, ara deniz, bulaşık deniz, dâhilî deniz, iç deniz, inik deniz, kabarık deniz, ölü deniz

ZİNDE (Kelime Kökeni: Farsça zinde)

[sıfat]

  • Dinç, canlı, diri, sağlam

    Gerçi bıyıkları kırlaşmış ise de vücudu zinde. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zinde tutmak

Birleşik Kelimeler: zinde kuvvet

DÖNEL

[sıfat]

[matematik]

  • Kendi ekseni çevresinde dönerek oluşmuş

    Dönel koni. Dönel silindir.