ÖVGÜCÜLÜK ile Oluşan Kelimeler (ÖVGÜCÜLÜK Kelime Türetme)

ÖVGÜCÜLÜK harflerinden oluşan 23 kelime bulunuyor. ÖVGÜCÜLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Övgücülük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

ÖVGÜCÜLÜK34

8 Harfli Kelimeler

ÖVÜCÜLÜK29

7 Harfli Kelimeler

GÜLÜCÜK20

6 Harfli Kelimeler

ÖVGÜCÜ29, GÖLCÜK21, ÜLKÜCÜ15

5 Harfli Kelimeler

ÖVÜCÜ24, GÖLÜK17, GÜCÜK16, GÜLCÜ16, GÜLÜK13

4 Harfli Kelimeler

ÖVGÜ22, GÜCÜ15, ÖLÜK12, ÜLKÜ8

3 Harfli Kelimeler

ÖCÜ14, GÖL13, GÖK13, ÖLÜ11, GÜL9, LÖK9, KÜL5, LÜK5

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

ÜLKÜ

[isim]

  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

  • İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon

    Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

GÜL (Kelime Kökeni: Farsça gul)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)
  • Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gül gibi
  • gül gibi bakmak
  • gül gibi geçinmek (veya yaşamak)
  • gülleri yarılmak
  • gülü seven dikenine katlanır
  • gül üstüne gül koklamamak
  • gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz

Birleşik Kelimeler: gülabdan, gülbahar, gülbank, gülbeşeker, gül böceği, gül böreği, güldeste, gülhatmi, gülibrişim, gülistan, gülkurusu, gül kurusu, gül rengi, gül suyu, gülşen, gül yağı, karagül, yabani gül, ayı gülü, Çin gülü, denizgülü, gün gülü, Isparta gülü, ipek gülü, Japon gülü, kır gülü, menekşe gülü, orman gülü, rüzgârgülü, yaban gülü, yayla gülü

LÖK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim]

[halk ağzında]

  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

ÖLÜ

[sıfat]

  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı

[isim]

  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]

  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]

  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı

ÖLÜK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Canlılığı azalmış, hâlsiz

GÜLÜK

[isim]

[halk ağzında]

  • Hindi
  • Sebze yetiştirmek için açılan ocak

    Kavağın dibine gülük yaptırdım / Basaksız evlere hayat yaptırdım - Halk türküsü

GÖL

[isim]

[coğrafya]

  • Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb. olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya tuzsuz durgun su örtüsü

    Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu. - Necati Cumalı

  • Yapay su birikintisi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar
  • göl olmak

Birleşik Kelimeler: göl alası, göl ayağı, göl bilimi, göl kestanesi, artık göl, çöküntü gölü, dağ gölü, krater gölü

GÖK

[isim]

  • İçinde gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, sema, asuman, feza
  • Yeryüzü üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, gök kubbe, sema

    Süngülerini, çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Gökyüzünün, denizin rengi, mavi veya yeşile çalan mavi

[sıfat]

  • Bu renkte olan

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Olgunlaşmamış

    Uzun süren bir kışın karları, soğukları altından fışkıran gök ekinler... - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • göğe direk, denize kapak olmaz
  • göğe merdiven dayamış
  • gök delinmek
  • göklere çıkarmak
  • göklere çıkmak
  • göklere uçmak
  • gökte ararken yerde bulmak
  • gökten ne yağdı da yer kabul etmedi
  • gökten zembille mi indi

Birleşik Kelimeler: gök ada, gök atlası, gök bilimi, gök boylamı, gök cismi, gökdelen, gökdoğan, gök ekseni, gök eşleği, gökevi, gök gözlü, gök gürlemesi, gök gürültüsü, gökgüvercin, gök kandil, gök kır, gök kubbe, gök kumu, gökkuşağı, gök kutbu, gökkuzgun, gök küresi, göksoğan, gök taşı, göktırmalayan, gök tırmalayıcı, gök yakut, Gökyolu, gökyüzü, küresel gök bilimi

ÖCÜ

[isim]

  • Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayalî yaratık, umacı

ÜLKÜCÜ

[sıfat]

  • Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist

    Bunların aralarında ülkücü ve vatanlarını canlarından binkat fazla seven gazeteciler, yazarlar vardı. - Tarık Buğra

GÜCÜ

[isim]

[halk ağzında]

  • Bez tezgâhında ipliği ayarlayan tezgâh tarağı

Birleşik Kelimeler: gücü ipliği

GÜCÜK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük

[halk ağzında]

  • Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan)

[isim]

[madencilik]

  • Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça

Birleşik Kelimeler: gücük ay

GÜLCÜ

[isim]

  • Gül üreten veya alıp satan kimse