ÖTÜCÜLÜK ile Oluşan Kelimeler (ÖTÜCÜLÜK Kelime Türetme)

ÖTÜCÜLÜK harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. ÖTÜCÜLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ötücülük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

ÖTÜCÜLÜK23

7 Harfli Kelimeler

KÖTÜCÜL20

6 Harfli Kelimeler

ÜLKÜCÜ15

5 Harfli Kelimeler

ÖTÜCÜ18, ÜTÜCÜ14, ÜTÜLÜ11, KÜTLÜ9

4 Harfli Kelimeler

KÖTÜ12, ÖLÜK12, TÜLÜ8, ÜLKÜ8, KÜLT6

3 Harfli Kelimeler

ÖCÜ14, ÖLÜ11, LÖK9, ÜTÜ7, KÜL5, KÜT5, LÜK5, TÜL5

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

KÜT

[sıfat]

  • Kısa ve kalınca

    Küt parmaklar.

  • Keskin olmayan

[isim]

  • Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses

    Küt diye vurdu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küt diye

Birleşik Kelimeler: küt küt, pat küt

[isim]

[spor]

  • Smaç

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

TÜL (Kelime Kökeni: Fransızca tulle)

[isim]

  • Çok ince gözenekli pamuk, ipek veya sentetik dokuma

    Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]

  • Bu dokumadan yapılmış

    Bütün pencereler eskisi gibi çiçekli ve tül perdeliydi. - Ahmet Haşim

KÜLT (Kelime Kökeni: Fransızca culte)

[isim]

[din bilgisi]

  • Din (I)

[din bilgisi]

  • Yerel özellikler taşıyan dinî törenler
  • Belli bir dönemde aşırı ilgi gören film vb

ÜTÜ

[isim]

  • Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç
  • Bu araçla yapılan iş

    Garsonların yamalı bez ceketleri etüv ve ütü kokuyor. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: ütü altlığı, ütü bezi, ütü makinesi, ütü masası, ütü tahtası, ütü yastığı, ütüsü üzerinde, buharlı ütü

TÜLÜ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve

ÜLKÜ

[isim]

  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

  • İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon

    Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

KÜTLÜ

[isim]

  • Çekirdekli, çiğitli pamuk

    Kütlüler ak öbeklerle ovaya yayılmıştı. - Yaşar Kemal

LÖK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim]

[halk ağzında]

  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

ÜTÜLÜ

[sıfat]

  • Ütülenmiş, ütü ile buruşuklukları giderilmiş

ÖLÜ

[sıfat]

  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı

[isim]

  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]

  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]

  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı

KÖTÜ

[sıfat]

  • İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı

    Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Zararlı, tehlikeli

    Kötü adam.

  • Korku, endişe veren

    Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Kaba ve kırıcı

    Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış. - Memduh Şevket Esendal

  • Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan

[zarf]

  • Aşırı, çok

    Kız, oğlana kötü tutuldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kötü kişi olmak
  • kötü komşu insanı hacet sahibi eder
  • kötü kötü düşünmek
  • kötü olmak
  • kötü söyleme eşine, ağı katar aşına
  • kötü söylemek
  • kötüye çekmek
  • kötüye kullanmak

Birleşik Kelimeler: kötü adam, kötü göz, kötü haber, kötü huylu, kötü kadın, kötü kalpli, kötü yol, iyi kötü, iyisiyle kötüsüyle

ÖLÜK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Canlılığı azalmış, hâlsiz

ÜTÜCÜ

[isim]

  • İşi kumaş, giysi, çamaşır vb. ütülemek olan kimse

Birleşik Kelimeler: son ütücü