[isim]

• Öpülmek işi

  Zavallı çocuk bu okşanıp öpülmelerden pancar gibi kızarmış bir hâlde kurtuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Öpme işi

  O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti. - Sait Faik Abasıyanık

• Öpücük

[nesnesiz]

• Öpme işine konu olmak

  Kaynana eli öper gibi adam öpülmez. - Burhan Felek

[isim]

• Öpüşmek işi

[nesnesiz]

[-le]

• Birbirini öpmek

  İçim sevinç dolu, annemin yanına gidiyorum, öpüşüyoruz. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

• Nesnelerin parçaları birbiriyle tam olarak yan yana bulunmak, teması olmak

  Parmaklıklı demir kapılar birbiriyle tam öpüşmemişti. - Çetin Altan

[isim]

• Sevgi göstermek için dudaklarıyla başka birisinin elini yüzünü öpme, öpüş, buse

  Güllü'nün boynuna sarılan Cemile, kadının hafif çilli, tombul yanaklarını öpücüklere boğdu. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

• öpücük göndermek (veya yollamak)
• öpücük kondurmak