[isim]

• Önsel olma durumu

[nesnesiz]

• Önleme işi yapılmak

  Yangın önlendi. Salgın önlendi.

[isim]

• Önerilmek işi

[isim]

• Önder olma durumu, öncülük, liderlik

  Bu önderliği onların yapması daha doğru olmaz mı? - Haldun Taner

• Öndere yakışır davranış, öncülük, liderlik

[isim]

• Önemsemek işi

[zarf]

• Önceki zamanda, başlangıçta

  Önceleri kapıldığım münasebetsiz düşünce, kafamdan defolup gitmişti. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Önsezisi olan

[sıfat]

• Önlük yapmaya elverişli (kumaş)

[sıfat]

• Önemli sayılabilecek kadar

  Eğer önemlice bir iş olmuş ise plan kurar, tertip yaparlar. - Memduh Şevket Esendal

• Ciddi

  İzmir'in B. ilçesine, önemlice bir soruşturma yapmak üzere görevlendirilmiştim. - Erhan Bener

[isim]

• Öncelemek işi, lanse

[isim]

[mantık]

• Bir tasımda yargıya ulaştıran ilk iki önerme

[-i]

• Bir işin ilerisini kestirmek veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilmek ve ona göre davranmak

  Bilindiği üzere bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu. - Attila İlhan

[sıfat]

• Bir işin ileride nasıl olacağını kestirerek ona göre davranan, öngörüsü olan