ÖLÇÜM ile Oluşan Kelimeler (ÖLÇÜM Kelime Türetme)

ÖLÇÜM harflerinden oluşan 9 kelime bulunuyor. ÖLÇÜM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ölçüm kelimesinin anlamı nedir? Ölçüm ile başlayan kelimeler. İçinde ölçüm olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

ÖLÇÜM17

4 Harfli Kelimeler

ÖÇLÜ15, ÖLÇÜ15, ÖLÜM13

3 Harfli Kelimeler

ÇÖL12, ÖLÜ11, MÜL6

2 Harfli Kelimeler

ÖÇ11, ÜÇ7

MÜL (Kelime Kökeni: Farsça mul)

[isim]

  • Şarap

    Karşıyaka'da İzmir'in gülü / Seyran ediyor elinde mülü - Halk türküsü

ÜÇ

[isim]

  • İkiden sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 3 ve III rakamlarının adı

[sıfat]

  • İkiden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üç aşağı beş yukarı
  • üç aşağı beş yukarı dolaşmak
  • üç günlük ömür
  • üç maymunu oynamak
  • üç nalla bir ata kaldı

Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç

ÖLÜ

[sıfat]

  • Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı

[isim]

  • Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa

    Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

  • Hayvan leşi

    Tavuk ölüsü.

[mecaz]

  • Gücü az, zayıf

    Ölü kandil.

[mecaz]

  • Çok durgun, hareketsiz

    Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan

    Ölü bir konuşması var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölü gibi
  • ölü gözü gibi
  • ölü gözü kadar
  • ölü gözünden yaş ummak
  • ölümü gör (veya öp)
  • ölüsü bile yetmek
  • ölüsü ortada kalmak
  • ölüyü güldürmek

Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı

ÖÇ

[isim]

  • Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam

    Bunda da biraz öç, biraz nispet, biraz kurum arzusu vardır. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öç (veya öcünü) almak (veya çıkarmak)

ÇÖL

[isim]

  • Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye

    Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Hiçbir şey yetişmeyen, olmayan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çöle dönmek

Birleşik Kelimeler: çöl iklimi, çöl tavuğu, kum çölü

ÖLÜM

[isim]

  • Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat

    Herhâlde padişah da annesi ve hemşireleri de dostlarının vakitsiz ölümüne karşı çok müteessir olmuşlardı. - Asaf Halet Çelebi

  • Ölme biçimi

    Yanarak ölümü feciydi.

  • İdam cezası

    Ölüme mahkûm oldu.

[ünlem]

  • Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz

    Zalimlere ölüm!

[mecaz]

  • Sona erme, yok olma, ortadan kalkma

    Küçük sanayinin ölümü.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölüm Allah'ın emri
  • ölüme koşmak
  • ölüm gibi
  • ölüm hak miras helal
  • ölümle burun buruna gelmek
  • ölümle öç alınmaz
  • ölümle pençeleşmek
  • ölüm ölüm de hırlamaya ne borcum var?
  • ölümü göze almak
  • ölümüne susamak
  • ölümün soluğunu ensesinde duymak (veya hissetmek)
  • ölüm var dirim var

Birleşik Kelimeler: ölüm cezası, ölüm dirim, ölüm döşeği, ölüm emri, ölüm fermanı, ölüm kâğıdı, ölüm kalım meselesi, ölüm korkusu, ölüm oranı, ölüm orucu, ölüm sessizliği, ölüm sigortası, ölüm sükûtu, ölüm tazminatı, bebek ölümü, beşik ölümü

ÖÇLÜ

[sıfat]

  • Kin ve intikam dolu, öç alma isteğinde olan

    Fransız general beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi. - Falih Rıfkı Atay

ÖLÇÜ

[isim]

  • Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
  • Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi

    Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Ölçme sonucu bulunan rakam

    Odanın ölçüsü.

  • Belirlenmiş boyut

    Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü.

  • Ölçüt

[mecaz]

  • Değer, itibar

    Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

  • Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu

    Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı.

[edebiyat]

  • Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin

[müzik]

  • Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ölçü almak
  • ölçüyü kaçırmak

Birleşik Kelimeler: ölçü bilimi, bir ölçüde, aruz ölçüsü, hece ölçüsü, uzunluk ölçüsü

ÖLÇÜM

[isim]

  • Ölçme işi
  • Ölçülerek elde edilen sonuç

    Bu alanın ölçümü iki kilometrekaredir.

  • Ölçümleme sonucu, takdir

Birleşik Kelimeler: açı ölçüm, basınç ölçüm, eş ölçüm, ozon ölçüm, akım ölçümü, derinlik ölçümü, gaz ölçümü, gerilim ölçümü, ısı ölçümü, ışık ölçümü, ruh ölçümü, süre ölçümü, tayf ölçümü, yer ölçümü, yüz ölçümü