ÖKSÜRÜKLÜ ile Oluşan Kelimeler (ÖKSÜRÜKLÜ Kelime Türetme)

ÖKSÜRÜKLÜ harflerinden oluşan 40 kelime bulunuyor. ÖKSÜRÜKLÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Öksürüklü kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

ÖKSÜRÜKLÜ22

7 Harfli Kelimeler

ÖKSÜRÜK18, KÖRÜKLÜ17

6 Harfli Kelimeler

KÖRLÜK14, KÜSÜLÜ13, ÜRKÜLÜ12, KÜSLÜK11, KÜRKLÜ10

5 Harfli Kelimeler

ÖRÜLÜ15, KÖKSÜ14, SÖKÜK14, KÖRÜK13, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, KÜSKÜ10, KÜRSÜ10, SÜLÜK10

4 Harfli Kelimeler

ÖRÜK12, ÖLÜK12, KÜSÜ9, SÜRÜ9, ÜRKÜ8, ÜLKÜ8, LÜKS7, KÜRK6

3 Harfli Kelimeler

ÖLÜ11, ÖRÜ11, KÖS10, LÖS10, ÖRS10, SÖR10, KÖK9, KÖR9, LÖK9, ÖRK9, KÜS6, KÜL5, KÜR5, LÜK5

2 Harfli Kelimeler

ÜS5

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)

[isim]

  • İyi bakım ve ilaç tedavisi

    Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner

  • Özel tedavi yöntemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kür yapmak

[sıfat]

  • İnatçı, hırslı (adam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürünü kırmak
  • kürünü öldürmek

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

KÜRK

[isim]

  • Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu

[sıfat]

  • Bu posttan yapılmış

    Kürk manto.

  • Hayvan postundan yapılan giysi

    Ben yatağımın üstünde, kürkümün içinde soğuktan titreyerek oturuyorum. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürk ile börk ile adam olunmaz

Birleşik Kelimeler: kürk böceği, kürk hayvanı, badem kürk, samur kürk, vizon kürk, erkân kürkü

KÜS

[sıfat]

  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.

LÜKS (Kelime Kökeni: Fransızca luxe)

[isim]

  • Giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat

    Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir. - Necati Cumalı

[sıfat]

  • Gösterişli, şatafatlı olan

    Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor. - Tarık Buğra

[sıfat]

  • Gereksinim dışı olan

    Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

  • Aşırı, fazla olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... lüksü olmamak

Birleşik Kelimeler: lüks baskı, lüks hayat, lüks koltuk, lüks mevki, lüks tarife

[isim]

[fizik]

  • Aydınlatma ölçü birimi
  • Hava basınçlı bir tür petrol lambası, lüks lambası

    Lüksün kuvvetli ışığı altında saçları ve yüzü bembeyaz, gözleri kamaşmış. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: lüks lambası, lüksmetre

ÜRKÜ

[isim]

  • Topluluğu saran ortak korku, panik

ÜLKÜ

[isim]

  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

  • İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon

    Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

KÜSÜ

[isim]

[halk ağzında]

  • Küskünlük

SÜRÜ

[isim]

  • Evcil hayvanlar topluluğu

    Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu. - Refik Halit Karay

  • Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü

    Sözlerim acı diye kızım gücenme bana / Bak cılız sürüsünü dolaştıran çobana - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Birlikte yaşayan hayvan topluluğu

[mecaz]

  • Yönlendirilebilen insan topluluğu

    Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sürüden ayrılanı kurt kapar
  • sürüden ayrılmak
  • sürüsüne bereket!
  • sürüyü güden kurdu görür

Birleşik Kelimeler: sürü sepet, sürü sürü, bir sürü

KÖK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm

[bitki bilimi]

  • Kök sap, kök(I)
  • Bazı şeylerde dip bölüm

    Diş kökü.

  • Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane

    Üç kök maydanoz.

[mecaz]

  • Dip, temel, esas

    Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Kaynak, köken

    Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü

[dil bilgisi]

  • Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür

[kimya]

  • Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi

[matematik]

  • Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kök almak
  • kök salmak
  • kök sökmek
  • kök söktürmek
  • kökü kazınmak
  • kökü kurumak
  • kökünden halletmek
  • kökünden kazımak
  • köküne kıran girmek
  • kökünü kazımak

Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü

[isim]

[müzik]

  • Sazı kurmaya yarayan burgu
  • Sap

KÖR (Kelime Kökeni: Farsça kūr)

[sıfat]

  • Görme engelli
  • Keskinliği yeterli olmayan

    Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[mecaz]

  • Az aydınlık veren

    Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu. - Mahmut Yesari

[mecaz]

  • Kötü

    Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan

    Kör sokak.

[mecaz]

  • Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan

[mecaz]

  • Duyarlığını yitirmiş

    Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kör değneğini beller gibi
  • köre renkten bahsolunmaz
  • kör görmez, sezer
  • kör itin öldüğü yer
  • kör kör parmağım gözüne
  • kör kurttan bile vazgeçmemek
  • körler mahallesinde ayna satmak
  • körler memleketinde şaşılar padişah olur
  • körle yatan şaşı kalkar
  • kör olası (veya olasıca veya olsun)
  • kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur
  • kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın
  • kör satıcının kör alıcısı olur
  • körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz
  • körün taşı

Birleşik Kelimeler: körağaç, kör alan, kör baca, kör bağırsak, kör boğaz, kör çapa, kör dövüşü, kör duman, kördüğüm, körebe, kör fare, kör hat, kör kadı, kör kandil, kör kaya, kör köstebek, kör kurşun, kör kuyu, körkütük, kör nişancı, kör nokta, kör ocak, köroğlu, kör sıçan, kör şans, kör şeytan, kör talih, kör tapa, kör topal, kör uçuş, kör yılan, körü körüne, bakar kör, elinin körü, gecenin körü, renk körü, üstünkörü, sabahın körü

LÖK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim]

[halk ağzında]

  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

ÖRK

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük