ÖDETME ile Oluşan Kelimeler (ÖDETME Kelime Türetme)

ÖDETME harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. ÖDETME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ödetme kelimesinin anlamı nedir? Ödetme ile başlayan kelimeler. İçinde ödetme olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ÖDETME15

5 Harfli Kelimeler

ÖDEME14, DEMET8, MEDET8

4 Harfli Kelimeler

ÖDEM13, ÖTME11, DEME7, ETME5, EMET5

3 Harfli Kelimeler

ÖTE9, DEM6, EDE5, MET4, TEM4

2 Harfli Kelimeler

ÖD10, DE4, EM3, ME3, ET2, TE2

ET

[isim]

  • İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka

    Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

  • Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
  • Ten

    Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

  • Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm

    Bu zeytinde et denecek bir şey yok.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • et bağlamak
  • ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
  • eti budu yerinde (veya etine dolgun)
  • eti kemiği
  • eti kemiğine yapışmak
  • etinden et koparmak (veya kesmek)
  • eti ne budu ne?
  • eti senin, kemiği benim
  • et kanlı gerek, yiğit canlı
  • et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
  • etle tırnak arasına girilmez
  • etle tırnak gibi
  • et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
  • etten duvar örmek
  • etten önce çömleğe düşmek
  • et tırnak olmak
  • et tırnaktan ayrılmaz
  • et tutmak

Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde

TE

  • Türk alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça

[kimya]

  • Tellür elementinin simgesi

EM

[isim]

[halk ağzında]

  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak

ME

  • Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca

MET (Kelime Kökeni: Arapça medd)

[isim]

[coğrafya]

  • Kabarma

    Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: metcezir

[isim]

  • Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası
  • Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek

TEM (Kelime Kökeni: Fransızca thème)

[isim]

[edebiyat]

  • Tema

DE

  • Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu

ETME

[isim]

  • Etmek işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etme bulma dünyası

EMET

[isim]

  • Kütahya iline bağlı ilçelerden biri

EDE

[isim]

[halk ağzında]

  • Ağabey

DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)

[isim]

  • Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
  • Zaman, çağ

    Âdem'den bu deme neslim getirdi / Bana türlü türlü meyve yetirdi - Âşık Veysel

[halk ağzında]

  • Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması

[eskimiş]

  • Soluk, nefes

[eskimiş]

  • İçki

[eskimiş]

  • Koku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem çekmek
  • dem tutmak
  • dem vurmak

Birleşik Kelimeler: her dem

[isim]

[eskimiş]

  • Kan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem dökmek

Birleşik Kelimeler: deveranıdem

DEME

[isim]

  • Demek işi

    Çoğumuz hâlâ yazarım demeye çekiniriz. - Adalet Ağaoğlu

  • Anlam

    Bu söz ne demeye gelir?

[edebiyat]

  • Halk edebiyatında şiir

[edebiyat]

  • Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad

[edebiyat]

  • Ağıt

[halk ağzında]

  • Atasözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... demeye getirmek
  • ... demeye kalmamak
  • demem o (ki)

DEMET (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam

    Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı. - İnci Aral

  • Bitki veya çiçek destesi

    Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[bitki bilimi]

  • Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon

[anatomi]

  • Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu

[fizik]

  • Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu

Birleşik Kelimeler: elektron demeti

MEDET (Kelime Kökeni: Arapça meded)

[isim]

  • Yardım, imdat

    Bekleyiniz ha başlıyor ha başlayacak, ha bire medet efendim... - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[ünlem]

  • `Yardım edin, imdat` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • medet Allah!
  • medet ummak (veya beklemek)

ÖTE

[isim]

  • Konuşanın temel olarak aldığı bir şeyden daha uzak olan yer veya şey, mavera, beri karşıtı

    Köşklerin biraz ötesinde köy kulübelerine benzer derme çatma evler görülürdü. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Bir şeyin arkadan gelen bölümü

    İşin ötesi kolay.

[sıfat]

  • Bulunulan yere göre karşı yanda olan

    Evimizin bir yanı bahçe, öte yanı sokaktı. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Daha fazla, çok

    Güzel olduğu pek iddia edilmezdi ama güzellikten de öte güçlü bir çekiciliği vardı. - Haldun Taner

  • Dış

    Sınır ötesi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ötesi var mı?
  • ötesi yok

Birleşik Kelimeler: öteberi, öte gün, öte yandan, ötede beride, öteden beri, öteden beriden, ötesi berisi, ötesinde berisinde, öteye beriye, öteyi beriyi, enöte, günöte, yeröte, doğaötesi, fizikötesi, kızılötesi, morötesi, ruhötesi, ulusötesi