ÇIZIKTIRMAK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ÇIZIKTIRMAK harflerini içeren 4 harfli 40 kelime bulunuyor. 4 harfli ÇIZIKTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AÇIM9, ÇIMA9, ÇIKI9, MAZI9, ARIZ8, AZIK8, ATÇI8, AÇIK8, AÇIT8, AÇKI8, ÇIRA8, ÇITA8, ÇAKI8, ÇATI8, KAÇI8, KIRÇ8, KAZI8, RAZI8, RIZA8, TAZI8, ZAMK8, ÇARK7, TARZ7, ATIM6, AKIM6, ITIR6, ARTI5, ARIK5, ATIK5, ATKI5, IRAK5, KARI5, KIRK5, KITA5, KATI5, MARK5, MART5, RAKI5, TAKI5, KART4

KART

[sıfat]

  • Gençliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı

    Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor. - Halide Edip Adıvar

[isim]

  • Düzgün kesilmiş ince karton parçası
  • Bir kimsenin kimliğini gösteren, kutlamalarda veya kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit
  • Kartpostal
  • Bazı yerlere girmek veya bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge

    Basın kartı.

  • Oyun kâğıdı
  • Fotoğrafçılıkta 9x12 santimetre boyutlarındaki resim
  • Telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık
  • Genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kart basmak
  • kart çıkarmak

Birleşik Kelimeler: açık kart, ek kart, hamilikart, kırmızı kart, manyetik kart, sanal kart, sarı kart, serbest kart, yeşil kart, adres kartı, banka kartı, basın kartı, duhuliye kartı, giriş kartı, kimlik kartı, kredi kartı, nakit kartı, ödeme kartı, posta kartı, tanıtma kartı, tebrik kartı, telefon kartı, uçuş kartı, varlık kartı, yaka kartı

ARTI

[isim]

[matematik]

  • Toplama işleminde + işaretinin adı, zait

[sıfat]

[matematik]

  • Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif

[mecaz]

  • Fazlalık

    Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: artı güç, artı para, artı sayı, artı uç

ARIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Ark

    Arıkta çimdim de geldim diye fısıldadı. - Cahit Uçuk

  • Fide veya fidan dikilen yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arık çekmek

[sıfat]

  • Zayıf, cılız, kuru, sıska

    Arık, zayıf bir buzağı kuyruğunu sallayarak gidiyordu. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arık ata kuyruğu da yüktür
  • arık etten yağlı tirit olmaz
  • arık öküze bıçak çalınmaz

ATIK

[isim]

  • Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde
  • Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı

[sıfat]

  • Atılmış, atılan

Birleşik Kelimeler: atık kâğıt, atık su, endüstriyel atık, evsel atık, katı atık, nükleer atık, tıbbi atık, inşaat atığı

ATKI

[isim]

  • Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü

    Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça
  • Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik
  • Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç

[halk ağzında]

  • Büyük yaba

Birleşik Kelimeler: atkı iplik

IRAK

[sıfat]

  • Uzak

    Sesin ıraktan gelir, yürek deler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ırak yerin haberini kervan getirir

Birleşik Kelimeler: ırakgörür

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde, aynı adla anılan ve kalın fa diyez notasını andıran perdedeki makamlardan biri

KARI

[isim]

  • Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce

    Eve varınca karım Fadime kapıyı açar. - Sait Faik Abasıyanık

[kaba konuşmada]

  • Kadın

    Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu fakat Saliha kadın buna alışmıştı. - Halide Edip Adıvar

[halk ağzında]

  • Yaşlı, ihtiyar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karı gibi
  • karının saçlısı, tarlanın taşlısı
  • karısının üstüne evlenmek

Birleşik Kelimeler: karı ağızlı, karı kız milleti, karı koca, karım köylü, karısı ağızlı, karısı köylü, katır karı, kocakarı, alkarısı, çarşamba karısı, mahalle karısı

KIRK

[isim]

  • Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 40 ve XL rakamlarının adı

[sıfat]

[matematik]

  • Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırk basmak
  • kırk bir (buçuk) kere maşallah!
  • kırk dereden su getirmek
  • kırk evin kedisi
  • kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr
  • kırk gün taban eti, bir gün av eti
  • kırkı (veya kırkları) karışmak
  • kırkı çıkmak
  • kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
  • kırkından sonra azanı teneşir paklar
  • kırkından sonra azmak
  • kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
  • kırkından sonra saz çalmak
  • kırk kapının ipini çekmek
  • kırk tarakta bezi olmak
  • kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş

Birleşik Kelimeler: kırkambar, kırkayak, kırk basması, kırkbayır, kırkbeşlik, kırkbudak, kırkgeçit, kırk hamamı, kırkikilik, kırkikindi, kırk kere, kırkmerak, kırkmerdiven, kırk para, kırkyama, kırkyıl

KITA (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭʿa)

[isim]

[coğrafya]

  • Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara

    Avrupa kıtası.

[askerlik]

  • Askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik

    Trakya'da, Anadolu'dan gelecek yeni kıtalara intizar edilmektedir. - Falih Rıfkı Atay

[edebiyat]

  • Dörtlük

    Abdülkadir Efendi'nin yazdığı tarih kıtasını aynen buraya geçirmekte bir fayda yok. - Burhan Felek

[eskimiş]

  • Parça, tane

    İki kıta mektup.

Birleşik Kelimeler: kıta sahanlığı, kıtalar arası, hazır kıta, ihtiram kıtası, onur kıtası, şeref kıtası

KATI

[sıfat]

  • Sert, yumuşak karşıtı

    Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim

    Katı yürekli. Katı davranış.

[mecaz]

  • Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan

[fizik]

  • Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp

[zarf]

[eskimiş]

  • Çok, aşırı derecede

    Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti - Süleyman Çelebi

Birleşik Kelimeler: katı atık, katı kalpli, katı söz, katı yağ, katı yumurta, katı yürekli, yüreği katı

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Taşlık

MARK (Kelime Kökeni: Almanca Mark)

[isim]

[eskimiş]

  • Alman para birimi
  • Markka

MART (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

  • Yılın üçüncü ayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mart ayı dert ayı
  • mart çıkmadıkça dert çıkmaz
  • mart dokuzunda çıra yak, bağ buda
  • mart havası gibi
  • mart içeri, pire dışarı
  • mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır

Birleşik Kelimeler: mart dokuzu

RAKI (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraḳī)

[isim]

  • Üzüm, incir, erik vb. meyvelerin alkolle mayalanarak damıtılmasıyla elde edilen içki, aslansütü, imamsuyu

    Mollanın ağzından sert bir rakı kokusu çıkıyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: rakı âlemi, rakı bardağı, rakı meclisi, ayazlandırılmış rakı, boğma rakı, düz rakı, ardıç rakısı, erik rakısı, sakız rakısı

TAKI

[isim]

  • Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü
  • Kadınların ziynet eşyası, asım takım

    Abuk sabukluktan bir çizgi yaratan giysileri, ilginç takılarıyla çağdaş bir efsaneydi. - Murathan Mungan

[dil bilgisi]

  • Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki

    Türkçede -i, -e, -de, -den, -in ekleri birer takıdır.

[dil bilgisi]

  • Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler

    Türkçede ile, göre birer takıdır.

ATIM

[isim]

  • Atma işi

    Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım - Yahya Kemal Beyatlı

  • Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık

    Bir kurşun atımı yer.

Birleşik Kelimeler: top atımı