ÇIVMAK ile Oluşan Kelimeler (ÇIVMAK Kelime Türetme)

ÇIVMAK harflerinden oluşan 28 kelime bulunuyor. ÇIVMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çıvmak kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ÇIVMAK17

5 Harfli Kelimeler

ÇIVMA16, KIVAM13, ÇIKMA10, ÇAKIM10, KAMÇI10

4 Harfli Kelimeler

AÇIM9, ÇIMA9, AÇIK8, AÇKI8, ÇAKI8, KAÇI8, AKIM6

3 Harfli Kelimeler

ÇAV12, KAV9, AÇI7, ÇAM7, KIÇ7, MAÇ7, ÇAK6, KAÇ6, AKI4, KAM4

2 Harfli Kelimeler

AV8, AÇ5, AM3, MA3, AK2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

AM

[isim]

[kaba konuşmada]

  • Dişilik organı

[kimya]

  • Amerikyum elementinin simgesi

AKI

[isim]

[fizik]

  • Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı

KAM

[isim]

  • Şaman

[isim]

  • Zevk, mutluluk, tat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâm almak

[sıfat]

  • Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

    Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk

  • Yiyecek bulamayan

    Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Gözü doymaz, haris

    Ne aç adam!

[mecaz]

  • Çok istekli, hevesli

    Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu

[zarf]

  • Karnı doymamış olarak

    Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acından kimse ölmemiş
  • acından ölmek
  • aç açık kalmak
  • aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
  • aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
  • aç at yol almaz, aç it av almaz
  • aç ayı oynamaz
  • aç bırakmak
  • aç doymam, tok acıkmam sanır
  • aç doyurmak
  • aç elini kora sokar
  • aç esner, âşık gerinir
  • aç gezmektense tok ölmek yeğdir
  • açın gözü ekmek teknesinde olur
  • açın imanı olmaz
  • açın karnı doyar, gözü doymaz
  • açın koynunda ekmek durmaz
  • açın kursağına çörek dayanmaz
  • açın uykusu gelmez
  • aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
  • aç ile eceli gelen söyleşir
  • aç kalmak
  • aç köpek fırın deler
  • aç kurt aslana saldırır
  • aç kurt gibi
  • aç kurt yavrusunu yer
  • aç ne yemez, tok ne demez
  • aç susuz kalmak
  • aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
  • aç, yanından kaç

Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç

AKIM

[isim]

  • Akma işi

[fizik]

  • Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan

    Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu. - Attila İlhan

  • Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan yeni bir görüş, yöntem, hareket, cereyan, tarz

    Gerçekçilik akımı.

[coğrafya]

  • Debi

Birleşik Kelimeler: akım azalışı, akımölçer, akım ölçümü, akımtoplar, akım trafosu, alternatif akım, aşırı akım, bağımlı akım kaynağı, dalgalı akım, dalgalı akım üreteci, doğru akım, fotoakım, paralel akım, boru akımı, hava akımı, indükleme akımı, kol akımı, korozyon akımı, kültür akımı, trafik akımı

ÇAK (Kelime Kökeni: Farsça çāk)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Yırtık, yarık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çak çak olmak

KAÇ

[sıfat]

  • Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı

    Yakup Kadri'nin romanlarının kaç dile çevrildiğini bilen bile yoktur. - Çetin Altan

  • Birçok

    Kaç gündür ben de bunu söyleyecektim, söyleyemiyorum. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaç baharın yoğurdunu yemek
  • kaç para eder?
  • kaç paralık (adam veya şey)
  • kaç parça olayım!
  • kaç zamandır

Birleşik Kelimeler: kaç kaç, kaça kaç, kaçın kurası

AÇI

[isim]

[matematik]

  • Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye

[mecaz]

  • Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi

    Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı

ÇAM

[isim]

[bitki bilimi]

  • Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus)

    Orada çamlar mis gibi kokarak rüzgârla fısıldaşırlardı. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz
  • çam devirmek

Birleşik Kelimeler: çam balı, çam bölmesi, çam fıstığı, çam sakızı, çam yarması, çam yeşili, alaçam, karaçam, kızılçam, sarıçam, Sarıçam, top çam, Çin çamı, dağ çamı, fıstık çamı, katran çamı, salon çamı, yer çamı

KIÇ

[isim]

[teklifsiz konuşmada]

  • Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, kaba but, popo, makat

[denizcilik]

  • Deniz teknelerinde art taraf

    Pantolonunu, ceketini fırlatır, kıç altındaki âdeta kamaramsı yere sokulur, düşünürdü. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

  • Arka bölümde olan

[halk ağzında]

  • Bacak, ayak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıç atmak
  • kıç attırmak
  • kıçına bakarak (veya baka baka)
  • kıçına kına yakmak
  • kıçına tekmeyi atmak (veya vurmak veya yapıştırmak)
  • kıçını yırtmak

Birleşik Kelimeler: kıçüstü, kıçı kırık, kıçın kıçın, kıçtan bacaklı, kıçtankara

MAÇ (Kelime Kökeni: Fransızca match)

[isim]

  • Karşılaşma

    Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maç satmak
  • maç yapmak

AÇIK

[sıfat]

  • Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı

    Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. - Erendiz Atasü

  • Engelsiz, serbest

    Açık yol.

  • Örtüsüz, çıplak

    Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı. - Ahmet Kabaklı

  • Boş

    Kâğıtta açık yer kalmadı.

  • Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal

    Açık kadro.

  • Aralığı çok

    Açık adımlarla.

  • Çalışır durumda olan

    Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar. - Ömer Seyfettin

  • Kolay anlaşılır, vazıh

    Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır. - Emine Işınsu

  • Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen

    Bu adamın her işi açıktır.

  • Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen

    Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o. - Tarık Buğra

  • Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı

    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. - Ömer Seyfettin

  • Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.)

[zarf]

  • Belirgin bir biçimde

    İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? - Mahmut Yesari

[isim]

  • Bir gereksinimin karşılanamaması durumu

    Bütçe açığı.

    Ülkenin doktor açığı.

[isim]

  • Belli bir yerin biraz uzağı

    Tren yolu nehrin açığından geçer.

[isim]

  • Denizin kıyıdan uzakça olan yeri

    Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır. - Behçet Necatigil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkmak
  • açığa vurmak
  • açığı çıkmak
  • açığını aramak
  • açığını bulmak
  • açığını kapamak (veya kapatmak)
  • açık ağız aç kalmaz
  • açık düşmek
  • açık etmek
  • açık kapamak
  • açık kapı bırakmak
  • açık konuşmak
  • açık olmak
  • açık olmak
  • açık söylemek
  • açıkta bırakmak
  • açıkta kalmak (veya olmak)
  • açık tutmak
  • açık vermek
  • açık yaraya tuz ekilmez

Birleşik Kelimeler: açık açık, açık ağıl, açıkağız, açık ağızlı, açık alan, açık ara, açık artırma, açık bilet, açık bono, açık bölge, açık büfe, açık celse, açık ciro, açık çek, açık deniz, açık devre, açık dolaşım sistemi, açık durum, açık duruşma, açık düşmek, açık eksiltme, açık elli, açık fikirli, açık giyim, açık görüş, açıkgöz, açık gri, açık hava, açık hece, açık hesap, açık imza, açık işletme, açık kahverengi, açık kalp ameliyatı, açık kalpli, açık kapı, açık kart, açık kestane, açık kırmızı, açık kredi, açık liman, açık lise, açık maaşı, açık mavi, açık mektup, açık ordugâh, açık oturum, açık oy, açık öğretim, açık önerme, açık pazar, açık pembe, açık piyasa, açık poliçe, açık raf, açık rejim, açık saçık, açık saman rengi, açık sarı, açık sayım, açık seçik, açık senet, açık sözlü, açık şehir, açık taşıt, açık teşekkür, açık tohumlular, açık toplum, açık tribün, açık yara, açık yeşil, açık yol, açık yürekli, açık zaman, ağzı açık, alnı açık, bahtı açık, başı açık, eli açık, gözü açık, kapısı açık, sağ açık, sofrası açık, sol açık, ucu açık, uğuru açık, yarı açık cezaevi, açığa alınmak, açığa almak, açıktan açığa, bütçe açığı, dış ticaret açığı

AÇKI

[isim]

  • Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah
  • Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç
  • Anahtar
  • Her türlü açma aracı

ÇAKI

[isim]

  • Açılıp kapanan bir veya birkaç ağızlı küçük cep bıçağı

    İki çocuk tahta saplı bir çakı ile kollarını çizdiler. - Ömer Seyfettin

  • Denizçakısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çakı gibi
  • çakı suyu kesiyor

Birleşik Kelimeler: sustalı çakı, denizçakısı