ÇIRPIŞMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ÇIRPIŞMAK harflerini içeren 5 harfli 35 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇIRPIŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ŞAPÇI16,
IRMAK
-
Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
Sakarya sanki adı duyulmadık hatta adı konmadık bir ırmaktı. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- ırmağı geçerken at değiştirilmez
- ırmak kenarına çeşme yapılmaz
Birleşik Kelimeler: ırmak roman, deli ırmak
KIRMA
- Kırmak işi
- Pili
-
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
Buğday kırması.
- Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
-
Ot bitmeyen bayır
Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar. - Âşık Ali İzzet
-
Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü. - Yaşar Kemal
-
Melez
Arap kırması bir at.
- Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
Birleşik Kelimeler: divani kırması, minare kırması
RAKIM (Kelime Kökeni: Arapça rāḳim)
- Yükselti
KIRIM
-
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
İçtenlik insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş. - Salâh Birsel
- Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
Birleşik Kelimeler: et kırımı, soykırım
ÇIKAR
- Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar
Ata Sözleri ve Deyimler
- çıkar gözetmek
- çıkarına bakmak
- çıkarını tepmek
Birleşik Kelimeler: çıkar budak, çıkar yol
ÇIKRA
- Sık çalı
ÇIRAK (Kelime Kökeni: Farsça çerāġ)
- Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse
-
Dükkânda ayak işlerine bakan kimse
Ekseriya bahçıvan, uşak, bakkal çırağı ile karşılaşırdım. - Refik Halit Karay
- Saray, daire vb. büyük yerlerde yıllarca hizmet ettikten sonra geçimi sağlanarak başka yerde yaşamasına izin verilen kimse
Ata Sözleri ve Deyimler
- çırak almak
- çırak çıkarmak
- çırak vermek
ÇARIK
-
İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı
Tozla örtülmüş çarıklarının eskiliği belli olmuyor. - Ömer Seyfettin
- Araba yokuş aşağı giderken tekerleği frenlemek için altına sürülen demir levha
- Çene
-
Para cüzdanı
Kızı bu çarık sözünün para cüzdanı manasına geldiğini bilmeden dinler. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: çürük çarık, venüsçarığı
ÇAKIR
-
Açık mavi, hareli ela (göz)
Soluk esmer renkli, çakır gözlü, ağır tavırlı, az konuşur bir delikanlıydı. - Memduh Şevket Esendal
- Çakırdoğan
Birleşik Kelimeler: çakır ayaz, çakır çukur, çakırdiken, çakırdoğan, çakırkanat, çakırkeyif, çakır pençe
- Şarap
KARIŞ
-
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık
Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Birleşik Kelimeler: karış karış, bir karış
KARŞI
-
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. - Halide Edip Adıvar
-
Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - Refik Halit Karay
-
Ön, kat, huzur
İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Bulunan yere göre önde, ileride olan
Karşı evin kızları. Karşı mahalle.
-
Karşıt, zıt, muhalif
İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. - Murathan Mungan
-
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
Bahçeye karşı oturmak.
-
Karşılık olarak, mukabil
Bir ölüm haberine karşı ben içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
İçin, hakkında
Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? - Sait Faik Abasıyanık
- -e doğru
Ata Sözleri ve Deyimler
- karşı çıkmak
- karşı durmak
- karşı gelmek
- karşı koymak
- karşı olmak
- karşısına almak
- karşısına dikilmek
- karşısına geçmek
Birleşik Kelimeler: karşı akın, karşı devrim, karşı düşünce, karşı düşürüm, karşı gelim, karşı görüş, karşı karşıya, karşı olum, karşı oy, karşı sav, kapı karşı komşu, karşıdan karşıya, sabaha karşı
KIRAÇ
- Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
ŞIRAK
- Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses
Birleşik Kelimeler: şırak şırak
ŞARKI (Kelime Kökeni: Arapça şarḳī)
- Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
-
Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça
Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Ezgi, müzik parçası, melodi, liet
Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- şarkı söylemek
- şarkı tutturmak
AŞIRI
-
Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın
Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir. - Oktay Rifat
- Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem
-
Gereğinden fazla, çok
Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından sonuç aynı kapıya çıkardı. - Elif Şafak
-
Ötede, ötesinde
İki ev aşırı.
-
Gereğinden fazla olarak, çokça
Kadın aşırı boyanmıştı, adamın yüzü solgundu. - Yusuf Atılgan
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşırı gitmek
Birleşik Kelimeler: aşırı akım, aşırı bellem, aşırı besi, aşırı doyma, aşırı duyarlık, aşırı duyu, aşırı erime, aşırı etkin, aşırı gerilim, aşırı şiddetli fırtına, aşırı taşırı, aşırı uç, aşırı yük, denizaşırı, günaşırı, yılaşırı