ÇIKIŞTIRMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
ÇIKIŞTIRMAK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇIKIŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
IŞIKÇI15,
KIRMAK
-
Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
Taşları kırmak. Bardağı kırmak.
- İri parçalara ayırmak
-
Belirli bir biçimde katlamak
Forma kırmak.
-
Öldürmek, yok olmasına neden olmak
Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.
-
Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu. - Haldun Taner
- Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
-
Vücut kemiklerinden birini parçalamak
Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın! - Osman Cemal Kaygılı
- Tahılı iri ve kaba öğütmek
-
Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek
Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek
-
Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan
-
Yok etmek
Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek
-
Gücünü, etkisini azaltmak
Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek
- Kaçmak, uzaklaşmak
-
Değerinden düşük fiyata almak
Bono kırmak. Çek kırmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
- kırıp dökmek
- kırıp geçirmek
- kırıp sarmak
Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran
KIRKMA
- Kırkmak işi
- Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç
KARMIK
- Çay ağzında yapılan balıkçı büğeti
- Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı
TIKMAK
-
İterek, zorla, aceleyle sokmak
Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. - Falih Rıfkı Atay
-
Sokmak
Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: tıka basa
ARITIM
- Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj
Birleşik Kelimeler: arıtımevi
KIRKIM
- Davarların kırkılması işi
- Davarların kırkıldıkları mevsim
Birleşik Kelimeler: geyikler kırkımında
TIRMIK
-
Tırnak beresi
Yüzünde tırmıklar vardı. - Peyami Safa
- Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç
Birleşik Kelimeler: kıyı tırmığı
ÇARKIT
- Eski, bozuk, sakat
IRKTAŞ
- Aynı ırktan olanlardan her biri
KARŞIT
- Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast
Birleşik Kelimeler: karşıt anlamlı, karşıt duygu, alt karşıt
ARITIŞ
- Arıtma işi
ARIKÇI
-
Su yolu yapan kimse
O günlerde on beş liraydı usta bir arıkçının gündeliği. - Necati Cumalı
AŞIRTI
- Aşırma
AKITIŞ
- Akıtma işi
ÇIKMAK
-
İçeriden dışarıya varmak, gitmek
Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. - Falih Rıfkı Atay
-
Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek
Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. - Atatürk
-
Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak
Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum. - Haldun Taner
-
Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek
Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Süresi dolduğunda ayrılmak
Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak.
-
Yapılmak, yürümek
Bu dairede işler kolay çıkmaz.
-
Yetişecek ölçüde olmak
Bu kumaştan bir palto çıkar mı?
-
Eksilmek
Dörtten iki çıkarsa iki kalır.
-
Meydana gelmek
Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır. - Reşat Nuri Güntekin
-
Sıyrılmak, ayrılmak
Bebeğin patiği çıktı.
-
Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak
Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak.
-
Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek
Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra. - Tarık Dursun K.
-
Bir şeyin yukarısına doğru yürümek
Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık. - Refik Halit Karay
-
Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak
Sularda bakteri çıktı.
-
Yetkili birinin makamına iş için gitmek
Başkana çıkmak.
-
Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak
Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar.
- Bir konu yetkililerce karara bağlanmak
-
Mal olmak
Bu ev dört milyara çıktı.
-
Oyunda herhangi bir rolü oynamak
Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
-
Bir yere ulaşmak, varmak
Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar. - Memduh Şevket Esendal
-
Karaya ayak basmak
1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım. - Atatürk
-
Yayılmak, duyulmak
Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu. - Ahmet Hamdi Tanpınar
-
Olmak, bulunmak, var olmak
Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Bir iddia ile ortalıkta görünmek
Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın. - Peyami Safa
-
Yayılmak
Lağımdan pis kokular çıkıyor.
-
Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek
Güreşte ona çıkacak kimse yok.
-
Bulaşmak
Kravatın boyası gömleğe çıktı.
-
Binaya kat eklemek
Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu.
-
Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak
Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı? - Memduh Şevket Esendal
-
Niteliği sonradan anlaşılmak
Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı. - Reşat Nuri Güntekin
-
Belirmek, tanınmak
Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı. - Muzaffer İzgü
-
Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak
Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı.
-
Yerinden oynamak
Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin
-
Görünür veya belli bir durumda bulunmak
Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış.
-
Oluşmak, olmak
Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak.
- Piyasaya sürülmek
-
Bitmek, büyümek, sürmek
Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı.
-
Verilmek
Maaş çıkmak. Emir çıkmak.
-
Ay veya mevsim geçmek
Mart çıktı. Kış çıktı.
-
Yeni yetişip satışa sunulmak
Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı.
-
Yükselmek, artmak
Fiyatlar çıktı.
- Artırmak, fiyatı yükseltmek
- Sesini yükseltmek
- Büyük abdest bozmak
-
Giderilmek, yok olmak
Leke çıktı.
-
Unutmak
O söz benim hatırımdan çıkmadı.
-
Ay, Güneş görünmek
Hava açılmış, ay çıkmıştı. - Refik Halit Karay
Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Yayımlanmak
Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Gelmek
Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti. - Refik Halit Karay
-
Gerçekleşmek
İnsanın her gördüğü rüya çıkmaz ya! - Memduh Şevket Esendal
-
Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak
Arabanın direksiyonu çıkmak.
-
Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek
Ev, ev olmaktan çıktı.
-
Flört etmek
Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım. - Attila İlhan
-
Erişmek, görmek
Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım. - Sait Faik Abasıyanık
-
Harcamak zorunda kalmak
Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım.
-
Vermeye katlanmak
Çık bakalım paraları!
Ata Sözleri ve Deyimler
- çıkmadık canda umut var
Birleşik Kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, zıpçıktı