Çıkma ile Başlayan Kelimeler

ÇIKMA ile başlayan 6 kelime bulunuyor. Başında ÇIKMA olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çıkma kelimesinin anlamı nedir? İçinde çıkma olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

ÇIKMAZLIK18,

ÇIKMAKLIK15

7 Harfli Kelimeler

ÇIKMALI13

6 Harfli Kelimeler

ÇIKMAZ14, ÇIKMAK11

5 Harfli Kelimeler

ÇIKMA10

ÇIKMA

[isim]

  • Çıkmak işi

    Bu evden çıkmam, mağlubiyeti kabul ederek mücadeleden kaçmam demekti. - Kemal Bilbaşar

  • Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon

    Balkonlar, kapalı açık çıkmalar, o zaman yasak edilmiş, hâlâ yasak, hâlâ yapılmıyor. - Aydın Boysan

  • Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak
  • Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar
  • Desteklemek amacıyla verilen para

[sıfat]

  • Çıkmış

    Saraydan çıkma İstanbul eşyalarını görünce bunların hakikatine inanmak lazım geldiğini anlamış. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

  • Eski, kullanılmış

    Çıkma jant.

Birleşik Kelimeler: çıkma durumu, kola çıkma

ÇIKMAK

[-den]

  • İçeriden dışarıya varmak, gitmek

    Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. - Falih Rıfkı Atay

[nesnesiz]

  • Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek

    Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. - Atatürk

[nesnesiz]

  • Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak

    Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum. - Haldun Taner

  • Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek

    Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Süresi dolduğunda ayrılmak

    Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak.

[nesnesiz]

  • Yapılmak, yürümek

    Bu dairede işler kolay çıkmaz.

  • Yetişecek ölçüde olmak

    Bu kumaştan bir palto çıkar mı?

  • Eksilmek

    Dörtten iki çıkarsa iki kalır.

  • Meydana gelmek

    Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır. - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

  • Sıyrılmak, ayrılmak

    Bebeğin patiği çıktı.

[nesnesiz]

  • Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak

    Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak.

  • Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek

    Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra. - Tarık Dursun K.

[-i]

  • Bir şeyin yukarısına doğru yürümek

    Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

[-de]

  • Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak

    Sularda bakteri çıktı.

[-e]

  • Yetkili birinin makamına iş için gitmek

    Başkana çıkmak.

[-e]

  • Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak

    Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar.

[nesnesiz]

  • Bir konu yetkililerce karara bağlanmak

[-e]

  • Mal olmak

    Bu ev dört milyara çıktı.

[-e]

  • Oyunda herhangi bir rolü oynamak

    Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[-e]

  • Bir yere ulaşmak, varmak

    Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Karaya ayak basmak

    1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım. - Atatürk

[nesnesiz]

  • Yayılmak, duyulmak

    Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu. - Ahmet Hamdi Tanpınar

[nesnesiz]

  • Olmak, bulunmak, var olmak

    Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]

  • Bir iddia ile ortalıkta görünmek

    Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın. - Peyami Safa

[nesnesiz]

[-den]

  • Yayılmak

    Lağımdan pis kokular çıkıyor.

[-e]

  • Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek

    Güreşte ona çıkacak kimse yok.

[-e]

  • Bulaşmak

    Kravatın boyası gömleğe çıktı.

[-i]

  • Binaya kat eklemek

    Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu.

[-e]

  • Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak

    Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı? - Memduh Şevket Esendal

[nesnesiz]

  • Niteliği sonradan anlaşılmak

    Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı. - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

  • Belirmek, tanınmak

    Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı. - Muzaffer İzgü

[nesnesiz]

  • Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak

    Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı.

[nesnesiz]

  • Yerinden oynamak

    Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

  • Görünür veya belli bir durumda bulunmak

    Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış.

[nesnesiz]

  • Oluşmak, olmak

    Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak.

[nesnesiz]

  • Piyasaya sürülmek

[nesnesiz]

  • Bitmek, büyümek, sürmek

    Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı.

[nesnesiz]

  • Verilmek

    Maaş çıkmak. Emir çıkmak.

[nesnesiz]

  • Ay veya mevsim geçmek

    Mart çıktı. Kış çıktı.

[nesnesiz]

  • Yeni yetişip satışa sunulmak

    Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı.

[nesnesiz]

  • Yükselmek, artmak

    Fiyatlar çıktı.

[nesnesiz]

  • Artırmak, fiyatı yükseltmek

[nesnesiz]

  • Sesini yükseltmek

[nesnesiz]

  • Büyük abdest bozmak

[nesnesiz]

[-den]

  • Giderilmek, yok olmak

    Leke çıktı.

[-den]

  • Unutmak

    O söz benim hatırımdan çıkmadı.

[nesnesiz]

  • Ay, Güneş görünmek

    Hava açılmış, ay çıkmıştı. - Refik Halit Karay

    Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[nesnesiz]

  • Yayımlanmak

    Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu. - Yusuf Ziya Ortaç

[nesnesiz]

  • Gelmek

    Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Gerçekleşmek

    İnsanın her gördüğü rüya çıkmaz ya! - Memduh Şevket Esendal

[nesnesiz]

  • Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak

    Arabanın direksiyonu çıkmak.

  • Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek

    Ev, ev olmaktan çıktı.

[-le]

  • Flört etmek

    Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım. - Attila İlhan

[-e]

  • Erişmek, görmek

    Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Harcamak zorunda kalmak

    Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım.

[-i]

[argo]

  • Vermeye katlanmak

    Çık bakalım paraları!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çıkmadık canda umut var

Birleşik Kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, zıpçıktı

ÇIKMALI

[sıfat]

  • Çıkma durumunda olan

Birleşik Kelimeler: çıkmalı tamlama, çıkmalı tümleç

ÇIKMAZ

[isim]

  • Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak

    Bu apartmanın olduğu çıkmazda bir garaj, bir eski ahır, üç esrarlı ve daima kapalı depodan başka bir şey yoktur. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

[mecaz]

  • Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu olmayan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çıkmaza girmek
  • çıkmaza sokmak
  • çıkmaz ayın son çarşambası
  • çıkmazda olmak

Birleşik Kelimeler: çıkmaz sokak

ÇIKMAKLIK

[isim]

  • Çıkma durumunda olma

    Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine, bildik çıkmaklığım gerekti. - Refik Halit Karay

ÇIKMAZLIK

[isim]

  • İkilem