ÇIKAYAZMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇIKAYAZMAK harflerini içeren 5 harfli 44 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇIKAYAZMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AÇMAZ12, YAMÇI12, YAZIM12, AYMAZ11, YAMAÇ11, YAZIK11, YAZMA11, ÇIKMA10, ÇAKIM10, KIZMA10, KAMÇI10, KAZIM10, KAYAÇ10, AZMAK9, AÇMAK9, AKMAZ9, ÇIKAK9, ÇAKMA9, KIYMA9, KIZAK9, KIYAM9, KAÇMA9, KAÇIK9, KAKIÇ9, KAZIK9, KAZMA9, MAÇKA9, MAZAK9, YIKMA9, YAKIM9, AYMAK8, KIYAK8, KAÇAK8, KAKAÇ8, KAYMA8, KAZAK8, KAYIK8, YAMAK8, YAKMA8, KAKIM7, KAYAK7, AKMAK6, KAKMA6, MAKAK6

AKMAK

[-den]

  • Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık

  • Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
  • Sıvı bir madde bir yerden çıkmak

[nesnesiz]

  • Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

    Dam akıyor.

[-e]

  • Art arda ve toplu olarak gitmek

    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

[nesnesiz]

  • Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

    Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Boya birbirine karışmak

[-le]

  • Sürüp gitmek

    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Zaman çabuk geçmek

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Karışmak, katılmak

[nesnesiz]

[argo]

  • Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akacak kan damarda durmaz
  • akan sular durmak
  • akara kokara bakma, çuvala girene bak
  • akarı kokarı olmamak
  • akarına bırakmak
  • akıp gitmek
  • akmasa da damlar

Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt

KAKMA

[isim]

  • Kakmak işi
  • Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan iş

    Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek içeri girdi. - Cahit Uçuk

Birleşik Kelimeler: kakma aşı, sedef kakma

MAKAK (Kelime Kökeni: Fransızca macaque)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)

KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)

KAYAK

[isim]

  • Kar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç, ski

[spor]

  • Bu aracı kullanarak yapılan spor

Birleşik Kelimeler: kayakevi, tekerlekli kayak, asfalt kayağı, çim kayağı, su kayağı

AYMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak

    Bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]

[mecaz]

  • Gerçeği anlamak

KIYAK

[sıfat]

[teklifsiz konuşmada]

  • Benzerlerinden üstün olan, çok güzel, mükemmel

    Kıyak bir koşu atı. Kıyak bir söz.

[isim]

  • Hoşgörü, ayrıcalık tanıma

[halk ağzında]

  • Güzel, biçimli, yakışıklı, düzgün giyimli

[halk ağzında]

  • Kıyıcı, zalim, gaddar

    Hırsızların en kıyağı, kaçakçıların en gözü karası hep burada. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıyak geçmek (veya çekmek veya yapmak)
  • kıyak kaçmak

Birleşik Kelimeler: kafası kıyak

KAÇAK

[isim]

  • Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı
  • Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde

    Şu âlâ kaçaktan birer sigara sarar mısınız? - Sermet Muhtar Alus

  • Av sırasında vurulamayan kuş

    Malum a, kaçak diye avcının tüfeğinden kurtulmuş kuşlara denir. - Sermet Muhtar Alus

[sıfat]

  • Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan

    Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan

    Kaçak kat.

[sıfat]

  • Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan

    Öyle olduğu hâlde kaçak sigaramla hâli unutmaya çalışıyordum. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice

    Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaçak güreşmek

Birleşik Kelimeler: asker kaçağı, elektrik kaçağı, mektep kaçağı, okul kaçağı, pranga kaçağı, vergi kaçağı

KAKAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
  • Manda pastırması

KAYMA

[isim]

  • Kaymak (II) işi

[sinema]

[televizyon]

  • Herhangi bir nedenle filmin atlaması, görüntünün perdeye veya ekrana tam olarak gelmemesi

Birleşik Kelimeler: anlam kayması, toprak kayması

KAZAK (Kelime Kökeni: Fransızca casaque)

[isim]

  • Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi

    Kazak ördüm ağladım / İlmek ilmek bağladım - Halk türküsü

  • Jokeylerin giydiği, göz alıcı renklerde bir ceket türü

Birleşik Kelimeler: balıkçı kazağı

[isim]

[askerlik]

  • Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker

[sıfat]

[mecaz]

  • Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı

[isim]

  • Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse
  • Güney Rusya'da yaşayan Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse

Birleşik Kelimeler: Kazak çömelmesi

KAYIK

[isim]

[denizcilik]

  • Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne

    Halk arabalarla, kayıklarla, yaya olarak oralara kadar geliyor ve bu ağaçların altına dağılıyordu. - Asaf Halet Çelebi

[sıfat]

  • Bir yana kaymış

    Çiçekli kumaştan, büzgülü, yakası kayık bir elbise dikti. - Lâtife Tekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kayık yanaştırmak

Birleşik Kelimeler: kayıkhane, kayık salıncak, kayık tabak, kayık yaka, çember kayık, ağ kayığı, ateş kayığı, buz kayığı, foroz kayığı, ığrıp kayığı, imamkayığı, pazar kayığı, varagele kayığı, yarış kayığı

YAMAK

[isim]

  • Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek

    Eli yüzü düzgün, işgüzar bir yamağı mektupçu efendinin yanına kapılandıracaklar... - Ercüment Ekrem Talu

[tarih]

  • Yeniçeri Ocağında topçu ve humbaracı gibi askerî kuruluşlarda aday olarak bulunan kimse

[mecaz]

  • Birinin etkisinde kalarak onun sözünden çıkmayan kimse

Birleşik Kelimeler: ağa yamağı

YAKMA

[isim]

  • Yakmak işi

Birleşik Kelimeler: yakma resim

AZMAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Küçük su birikintisi, gölcük
  • Bataklık

[nesnesiz]

  • Taşkınlıkta ileri gitmek

    Çocuklar azdı.

  • Deniz, ırmak vb. kabarmak, taşmak

    Deniz azdı.

  • Yara, hastalık etkili, tehlikeli duruma gelmek

    Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış. - Ahmet Haşim

  • Cinsel duyguları artmak
  • Çamaşır artık ağartılamaz duruma gelmek
  • Hayvanlar iki ayrı ırktan doğmak

    Katır, atla eşekten azmış bir hayvandır.

  • Bitkiler, aşırı büyümek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • azan kurda kızan köpek
  • azmış kudurmuştan beterdir