ÇIKARTIVERMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ÇIKARTIVERMEK harflerini içeren 6 harfli 31 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇIKARTIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIVMAK17, KIVRIM15, VERKAÇ15, KIVRIK14, KIVRAK13, VERMEK13, ARIKÇI11, ÇIKMAK11, ÇIKRIK11, ÇARKIT10, ÇEKMEK10, ÇEMREK10, MERTÇE10, ARITIM9, KIRKIM9, TIRMIK9, KIRMAK8, KIRKMA8, KARMIK8, TIKMAK8, EMARET7, KERTME7, KIRKAR7, KATMER7, MARKET7, MERTEK7, MERKAT7, EKARTE6, KRAKER6, KRATER6, TEKRAR6

EKARTE (Kelime Kökeni: Fransızca écarté)

[sıfat]

  • `Saf dışı etmek, konu dışında tutmak` anlamındaki ekarte etmek, saf dışı edilmek, konu dışında tutulmak` anlamındaki ekarte olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz

KRAKER (Kelime Kökeni: Fransızca cracker)

[isim]

  • Bir tür gevrek ve tuzlu bisküvi

KRATER (Kelime Kökeni: Fransızca cratère)

[isim]

[jeoloji]

  • Yanardağ ağzı

Birleşik Kelimeler: krater gölü

TEKRAR (Kelime Kökeni: Arapça tekrār)

[isim]

  • Aynı olayın, işin, hareketin yeniden ortaya çıkışı, tekrarlanması

    Gerçi hayat kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekrarlarla doludur. - Ahmet Haşim

  • Bir konuşma veya yazıda aynı düşünceyi, kelimeyi birçok defa söyleme

[zarf]

  • Bir daha, yine, yeniden, gene

    Sonra masaya oturarak mikroskopla bir müddet çalışır, tekrar notlara bakar. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekrar etmek

Birleşik Kelimeler: tekrar tekrar

EMARET (Kelime Kökeni: Arapça emāret)

[isim]

  • Beylik

KERTME

[isim]

  • Kertmek işi
  • Çentik

Birleşik Kelimeler: beşik kertme

KIRKAR

[sıfat]

  • Kırk sayısının üleştirme sayı sıfatı
  • Her birine kırk, her defasında kırkı bir arada olan

KATMER

[isim]

  • Bir şeyi oluşturan katlardan her biri
  • Yağda veya sacda pişirilen bir börek türü
  • Arasına yağ ve kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katmer kaldırmak

Birleşik Kelimeler: katmer katmer

MARKET (Kelime Kökeni: İngilizce market)

[isim]

  • Özellikle her türlü yiyecek maddesinin, ev, büro, mağaza vb. yerlere ait gereçlerin satıldığı dükkân

Birleşik Kelimeler: müzik market, süpermarket

MERTEK

[isim]

  • Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak, kalınca ağaç

    Küçük oğul, koltuğundaki bir tutam merteği bir kenara attıktan sonra, dut dalı bunlar, dedi. - Orhan Kemal

MERKAT (Kelime Kökeni: Arapça merḳad)

[isim]

[eskimiş]

  • Mezar, kabir

    Tozlanmış camların arkasından secde eden ruh ile merkadi tebcile başladı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

KIRMAK

[-i]

  • Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak

    Taşları kırmak. Bardağı kırmak.

  • İri parçalara ayırmak

[nesnesiz]

  • Belirli bir biçimde katlamak

    Forma kırmak.

  • Öldürmek, yok olmasına neden olmak

    Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.

  • Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek

    Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu. - Haldun Taner

  • Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
  • Vücut kemiklerinden birini parçalamak

    Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın! - Osman Cemal Kaygılı

  • Tahılı iri ve kaba öğütmek

[-e]

  • Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek

    Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek

    Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan

[mecaz]

  • Yok etmek

    Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]

  • Gücünü, etkisini azaltmak

    Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek

[argo]

  • Kaçmak, uzaklaşmak

[nesnesiz]

[ticaret]

  • Değerinden düşük fiyata almak

    Bono kırmak. Çek kırmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
  • kırıp dökmek
  • kırıp geçirmek
  • kırıp sarmak

Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran

KIRKMA

[isim]

  • Kırkmak işi
  • Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç

KARMIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çay ağzında yapılan balıkçı büğeti
  • Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı

TIKMAK

[-e]

[-i]

  • İterek, zorla, aceleyle sokmak

    Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. - Falih Rıfkı Atay

[teklifsiz konuşmada]

  • Sokmak

    Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: tıka basa