ÇÖZÜNÜRLÜK ile Oluşan Kelimeler (ÇÖZÜNÜRLÜK Kelime Türetme)
ÇÖZÜNÜRLÜK harflerinden oluşan 55 kelime bulunuyor. ÇÖZÜNÜRLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Çözünürlük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
10 Harfli Kelimeler
ÇÖZÜNÜRLÜK28
7 Harfli Kelimeler
ÜZÜNÇLÜ19, ÇÜRÜKLÜ16
6 Harfli Kelimeler
ÖZÜNLÜ19, ÖZÜRLÜ19, ÜÇÜZLÜ18, ÜRKÜNÇ13, ÜRÜNLÜ12, ÜRKÜLÜ12
5 Harfli Kelimeler
ÇÖZÜK19, ÇÖRKÜ16, ÖZLÜK16, ÖLÇÜN16, ÖRÜLÜ15, ÜZÜNÇ15, ÖNLÜK13, ÇÜKÜR12, ÇÜNKÜ12, ÇÜRÜK12, ÜZLÜK12, ÜÇLÜK12, RÜKÜN9
4 Harfli Kelimeler
ÖZLÜ15, ÖÇLÜ15, ÖZÜR15, ÖLÇÜ15, ÖKÜZ15, ÜÇÜZ14, ÖRÜK12, ÖLÜK12, ÜÇLÜ11, KLÜZ9, ÜRÜN8, ÜRKÜ8, ÜNLÜ8, ÜLKÜ8
3 Harfli Kelimeler
ÇÖZ15, ÇÖL12, KÖZ12, ÖLÜ11, ÖRÜ11, KÖR9, LÖK9, ÖRK9, ÇÜK8, ZÜL8, KÜL5, KÜR5, LÜK5
2 Harfli Kelimeler
ÖÇ11, ÖZ11, ÖN8, ÜÇ7, NÜ4, ÜN4
NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)
- Çıplak
- Çıplak resim
ÜN
- Ses
-
Herkesçe bilinme, tanınma durumu, san, şöhret, şan
O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
- üne kavuşmak
KÜL
-
Yanan şeylerden artakalan toz madde
Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- kül bağlamak
- kül etmek
- kül gibi
- kül olmak
- kül ufak olmak
- külünü savurmak
- kül yemek (veya yutmak)
Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü
-
Bütün, tüm
Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı
KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)
-
İyi bakım ve ilaç tedavisi
Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner
- Özel tedavi yöntemi
Ata Sözleri ve Deyimler
- kür yapmak
- İnatçı, hırslı (adam)
Ata Sözleri ve Deyimler
- kürünü kırmak
- kürünü öldürmek
LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)
- Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı
Birleşik Kelimeler: lük boyası
ÜÇ
- İkiden sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 3 ve III rakamlarının adı
- İkiden bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- üç aşağı beş yukarı
- üç aşağı beş yukarı dolaşmak
- üç günlük ömür
- üç maymunu oynamak
- üç nalla bir ata kaldı
Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç
ÜRÜN
- Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
- Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey
-
Eser
Cumhuriyet dönemi ressamlarının ürünleri sergilendi.
- Bir tutum veya davranışın ortaya çıkardığı şey
Birleşik Kelimeler: ürün yelpazesi, organik ürün, yan ürün, su ürünleri, tekel ürünleri
ÜRKÜ
- Topluluğu saran ortak korku, panik
ÜNLÜ
-
Ün salmış olan, tanınmış, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar, anlı şanlı
Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. - Tarık Buğra
- Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan ses, sesli, sesli harf, vokal: a, e, ı, i, o, ö, u, ü
Birleşik Kelimeler: ünlü benzeşmesi, ünlü çatışması, ünlü kaynaşması, ünlü kısalması, ünlü türemesi, ünlü uyumu, ağızsıl ünlü, bağlayıcı ünlü, dar ünlü, düz ünlü, geniş ünlü, ikili ünlü, ikiz ünlü, ince ünlü, kalın ünlü, kısa ünlü, türeme ünlü, uzun ünlü, üçüz ünlü, yuvarlak ünlü, ağız ünlüsü, bağlantı ünlüsü, geniz ünlüsü, pekiştirme ünlüsü
ÜLKÜ
-
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk
-
İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon
Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar
- Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal
ÇÜK
- Erkeklik organı
ZÜL (Kelime Kökeni: Arapça ẕull)
- Alçalma, düşkünlük
-
Ayıplanacak şey
Böyle bir kitaptan bahsetmek benim için zül, muharriri için de bir şereftir. - Asaf Halet Çelebi
Ata Sözleri ve Deyimler
- zül saymak (veya addetmek)
ÖN
-
Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor. - Ahmet Ümit
-
Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. - Burhan Felek
-
Bir kimsenin ilerisi
Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi. - Sait Faik Abasıyanık
-
Yakın gelecek zaman
Önümüz kış.
-
Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa
-
Önce olan, ilk
Ön söz. Ön görüşme.
-
Civar, yöre
Kanlıca önlerine geldiler.
-
Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım. - Aka Gündüz
Ata Sözleri ve Deyimler
- önde gelmek
- öne almak
- öne çıkmak
- öne düşmek
- öne sermek
- öne sürmek
- önü alınmak
- önünde ardında gidilmez
- önüne arkasına bakmadan
- önüne bakmak
- önüne bir kemik atmak
- önüne çıkmak
- önüne dikilmek
- önüne düşmek
- önüne geçmek
- önüne gelen
- önüne geleni kapar, ardına geleni teper
- önüne katmak
- önünü almak
- önünü ardını düşünmemek
- önünü kesmek
Birleşik Kelimeler: ön ad, ön buharlaşma, ön büro, ön alım, ön avurt, önayak, ön ayak, ön belirti, ön bilgi, ön çalışma, ön damak, ön denetim, ön deyi, ön deyiş, ön doğru, ön ek, ön eleme, ön göğüs, öngörmek, öngörü, öngörülmek, ön gösterim, ön gün, ön hekim, ön içki, ön izleme, ön kabul, ön kayıt, ön kesinti, ön kol, ön koşul, ön lisans, ön oda, ön oluş, ön ödeme, ön proje, ön rapor, ön seçici, ön seçim, ön ses, ön sevişme, önsezi, ön soruşturma, ön söz, ön sözleşme, ön şart, ön tasar, ön tasım, ön teker, ön uyum, ön vurgu, ön yargı, ön yaylak, ön yüzbaşı, önden çekişli, önü sıra, önünde sonunda, göz önü, başı önünde, göz önünde
RÜKÜN (Kelime Kökeni: Arapça rukn)
- Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü
- Bir kurulun, bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri
KLÜZ (Kelime Kökeni: Fransızca cluse)
- Kanyon