ÇÖZÜNDÜREBİLMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

ÇÖZÜNDÜREBİLMEK harflerini içeren 8 harfli 69 kelime bulunuyor. 8 harfli ÇÖZÜNDÜREBİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇÖZDÜRME25, ÇÖZÜLMEK23, ÇÖZÜNMEK23, BÖLÜNMEZ22, DEMİRÖZÜ22, BÖLDÜRME21, ÇÖMEZLİK21, DÖNÜMLÜK21, BÜZDÜRME20, ÖLÇÜNMEK20, BÖLÜNMEK19, DÖNÜLMEK19, ÖZDENLİK19, ÖDÜNLEME19, ÖLDÜRMEK19, ÜÇÜZLEME19, BÜZÜLMEK18, BÜRÜMÇEK18, DÜZÜLMEK18, NEMÖLÇER18, ÖZLENMEK18, ÖZENİLME18, ÖÇLENMEK18, ÖLÇERMEK18, DÖNELMEK17, KEÇİÖREN17, ÖRÜKLEME17, BEZDİRME16, DÜZLENME16, DÜZLEMEK16, DÜZELMEK16, MÜNDERİÇ16, ÖDENEKLİ16, ÖNDERLİK16, BÜRÜNMEK15, DÜMBELEK15, DÜRÜLMEK15, İNDÜKLEÇ15, KÖRLENME15, ÖRNEKLEM15, ÖNERİLME15, ÜZERİNDE15, BİZLEMEK14, BEZİLMEK14, ÇEMBERLİ14, ÇEREZLİK14, ÇELDİRME14, DİZLEMEK14, EZDİRMEK14, DERNEKÇİ13, İZLENMEK12, İÇLENMEK12, BİRLEMEK11, BİRLENME11, BİLENMEK11, BELİRMEK11, BERKİNME11, DİNLEMEK11, DİNELMEK11, DİKLENME11, DİLENMEK11, DİRENMEK11, DELİNMEK11, DENİLMEK11, DELİRMEK11, DERİLMEK11, MENDİREK11, ERDENLİK10, KİRLENME9

KİRLENME

[isim]

  • Kirlenmek işi

    Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. - Anayasa

ERDENLİK

[isim]

  • Kızlık

    Tolstoy'un caydığı, toplumsal hayatın erdenliği gitgide kırsal törenin dışında var etmek zorunda olduğudur. - Selim İleri

BİRLEMEK

[-i]

  • Bir etmek, tek duruma getirmek

[din bilgisi]

  • Tanrı'nın birliğini dile getirmek

BİRLENME

[isim]

  • Birlenmek işi

BİLENMEK

[nesnesiz]

  • Bileme işine konu olmak, keskin duruma getirilmek

[mecaz]

  • Bir işe yoğun bir biçimde hazırlanmak, konsantre olmak

    İkisi de doyasıya tatlı bir gece geçirmek için bilenmiş gibiydiler. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]

  • Hırslanmak, aşırı derecede istemek

BELİRMEK

[nesnesiz]

  • Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek

    Yarı yola yaklaştığında, köprünün karşı ucunda, ona doğru gelen bir karaltı belirdi. - Ayşe Kulin

  • Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek

    Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu. - Orhan Hançerlioğlu

  • İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek

    İki kaşının arasında, yaşından ziyade asabiyetini ele veren birkaç çizgi belirdi. - Elif Şafak

BERKİNME

[isim]

  • Berkinmek işi veya durumu

DİNLEMEK

[-i]

  • İşitmek için kulak vermek

    Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

    Beni dinlersen bu işten vazgeç.

  • Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek

    Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Uymak, baş eğmek, itaat etmek

    Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar. - Ahmet Ümit

DİNELMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Ayakta durmak
  • Ayağa kalkmak, dik durmak

    Önce ayaklarıyla, kollarıyla bir diz çöküp bir dinelerek ölçü aldılar. - Lâtife Tekin

[-e]

[mecaz]

  • Karşı koymak, kafa tutmak

DİKLENME

[isim]

  • Diklenmek işi

    Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu. - Lâtife Tekin

DİLENMEK

[nesnesiz]

  • Sadaka istemek

    Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem. - Memduh Şevket Esendal

[-den]

[mecaz]

  • Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek

    Karşılığı beklenen sevgiye sevgi denmez / Sevdalılar yalvarır fakat bir şey dilenmez - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: dilenemez dilenci

DİRENMEK

[nesnesiz]

  • Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek

    Tek tük direnen çıktıysa da çürük yumurta gibi kısa zamanda eziliverdi. - Kerim Korcan

DELİNMEK

[nesnesiz]

  • Delme işi yapılmak

    Kızın kulağı delindi.

  • Bir şeyde delik oluşmak

    Biz burada hepimiz karaciğerimiz delinerek ölmeye mahkûmuz. - Nazım Hikmet

[mecaz]

  • Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak

    Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi.

DENİLMEK

[nesnesiz]

  • Ad verilmek

    Hıyarlar, o marul denilen yağlı yapraklar da ateş pahasınaydı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Söylenmek, sözü edilmek

    Dilenci denileni yaptıktan sonra kalan şerbeti zavallı fırın işçisine zorla içirdiler. - İhsan Oktay Anar

  • Sayılmak, kabul edilmek

    Öldüğünde genç denilecek yaştaydı. Daha çok besteler yapabilir, öğrenciler yetiştirebilirdi. - Cahit Külebi

DELİRMEK

[nesnesiz]

  • Deli olmak, aklını yitirmek, çıldırmak

    İkramiye kazananların delirdiklerini işitirdi. - Peyami Safa