ÇÖZÜMLEYİVERME Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

ÇÖZÜMLEYİVERME harflerini içeren 3 harfli 34 kelime bulunuyor. 3 harfli ÇÖZÜMLEYİVERME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çözümleyiverme ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Çözümleyiverme olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇÖZ15, ÇÖL12, EVÇ12, ÖZE12, ÖLÜ11, ÖRÜ11, YİV11, YÜZ10, ÇİY8, ZÜL8, ÇİM7, MEÇ7, ÜYE7, ZEM7, ÇİR6, ÇİL6, MEY6, MÜL6, YEM6, ZİR6, ZİL6, ZER6, İYE5, LEY5, MİM5, REY5, ÜRE5, YER5, YEL5, LİM4, MİR4, MİL4, İLE3, LİR3

İLE

[bağlaç]

  • Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz

    Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz. - Ömer Seyfettin

  • Bazı soyut adlara getirildiğinde `... olarak, ... bir biçimde` anlamında durum zarfları oluşturan bir söz

    Merhametle ona bakıyordu.

  • Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz

    Annesi ile babası geldiler. Leylâ ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... ile beraber

LİR (Kelime Kökeni: Fransızca lyre)

[isim]

[müzik]

  • Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı

LİM (Kelime Kökeni: Fransızca lime)

[isim]

  • Küçük limon

MİR (Kelime Kökeni: Farsça mīr)

[isim]

[eskimiş]

  • Baş, kumandan, amir
  • Bey, emîr

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirim

Birleşik Kelimeler: miralay, mirliva

MİL (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı

[isim]

  • Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk
  • Göze sürme çekmeye yarayan, kemik veya fil dişinden yapılmış ince ve uzun araç

Birleşik Kelimeler: eksantrik mili, kenet mili, krank mili

[isim]

[matematik]

  • Karada 1609, denizde 1852 metre olarak kabul edilen bir uzaklık ölçü birimi

    Köprü ile Kadıköy arasındaki mesafenin kaç mil olduğunu bilmiyordum. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mil yapmak

Birleşik Kelimeler: deniz mili, hava mili, kara mili

İYE

[isim]

  • Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
  • Veli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iyesi olmak

LEY (Kelime Kökeni: Rumence)

[isim]

  • Moldova ve Romanya'nın para birimi

MİM (Kelime Kökeni: Arapça mīm)

[isim]

  • Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı

[eskimiş]

  • Biten bir yazının altına konulan işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mim koymak (veya yapıştırmak)

[isim]

[tiyatro]

  • Eski Yunan ve Roma'da yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü
  • Bir oyuncunun herhangi bir davranış veya duyguyu yüz ve vücut hareketleriyle anlattığı oyun türü
  • Bu türü gerçekleştiren sanatçı

REY (Kelime Kökeni: Arapça reʾy)

[isim]

[eskimiş]

  • Oy

    Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Düşünce, görüş, fikir

    Vicdanları ile baş başa düşünüp sonra da aralarında müşavere ederek reylerini bildireceklerdi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rey vermek

ÜRE (Kelime Kökeni: Fransızca urée)

[isim]

[kimya]

  • Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
  • Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz, kaorit tutkalı

YER

[isim]

  • Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân

    İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? - Memduh Şevket Esendal

  • Gezinilen, ayakla basılan taban

    Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu. - Haldun Taner

  • Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge

    Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır. - Reşat Nuri Güntekin

  • Durum, konum, vaziyet

    Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir.

  • Ülke
  • Görev, makam

    Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz? - Memduh Şevket Esendal

  • Önem

    Uçağın yurt savunmasındaki yeri.

  • İz
  • Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa

    Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar.

  • Ekime elverişli toprak parçası, arazi

    Çorak yerde ot bitmez.

  • Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal

    Toplantı yeri. Kaza yeri.

  • Otel, motel vb.nde kalınacak oda

    Yeriniz var mı?

[coğrafya]

  • Yerküre

[mecaz]

  • Durum, konum

    Sen benim yerimde olsan ne yapardın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yer açmak
  • yer almak
  • yer bakır gök demir kesilmek
  • yer bulmak
  • yer çevirmek
  • yer değiştirmek
  • yerde kalmak
  • yer demir gök bakır
  • yerden göğe kadar
  • yerden yere çalmak
  • yerden yere vurmak
  • yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
  • yere bakmak
  • yere baktırmak
  • yere batasıca (veya batsın)
  • yere batmak
  • yere çalmak
  • yere göğe koymamak
  • yere sağlam basmak
  • yere sermek
  • yer etmek
  • yere vurmak
  • yere yığılmak
  • yere yıkılmak
  • yeri başka
  • yeridir
  • yeri gelmek
  • yeri göğü ben yarattım demek
  • yeri göğü birbirine katmak
  • yeri göğü inletmek
  • yeri göğü tırmalamak
  • yeri göğü tutmak
  • yerinde duramamak
  • yerinde kalmak
  • yerinden fırlamak
  • yerinden oynamak
  • yerinden oynatmak
  • yerinde olmak
  • yerinde saymak
  • yerinde su çıkmak
  • yerinde yeller esmek
  • yerin dibine batırıp çıkarmak
  • yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
  • yerine geçmek
  • yerine gelmek
  • yerine getirmek
  • yerine koymak
  • yerine oturmak
  • yerini almak
  • yerini beğenmek
  • yerini bulmak
  • yerini doldurmak
  • yerini ısıtmak
  • yerini sevmek
  • yerini tutmak
  • yerini yapmak
  • yerin kulağı var
  • yeri olmak
  • yeri öpmek
  • yeri soğumadan
  • yeri var!
  • yeri yurdu belirsiz olmak
  • yer kabul etmez
  • yer kaplamak
  • yer kapmak
  • yerle beraber
  • yerle bir etmek
  • yerle gök bir olsa
  • yerlerde sürünmek
  • yerlere geçmek
  • yerlere kadar eğilmek
  • yerleri süpürmek
  • yerle yeksan etmek
  • yer öpmek
  • yer tutmak
  • yer vermek
  • yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
  • yer yerinden oynamak

Birleşik Kelimeler: yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler

YEL

[isim]

  • Rüzgâr

[halk ağzında]

  • Romatizma ağrısı

[halk ağzında]

  • Kalın bağırsaktaki gaz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yele vermek
  • yel gibi
  • yel gibi gelen sel gibi gider
  • yel üfürdü, sel (veya su) götürdü
  • yel vermek

Birleşik Kelimeler: yel değirmeni, yelkesen, yelkıran, yelkovan, yelölçer, yel yepelek, yel yeperek, yelyutan, akça yel, ak yel, boz yel, kaba yel, kara yel, kızıl yel, akşam yeli, deniz yeli, gün yeli, kara yeli, sabah yeli, sam yeli, seher yeli, tan yeli, yıldız yeli

ÇİR

[isim]

[halk ağzında]

  • Kayısı, erik, zerdali vb. meyvelerin kurusu

ÇİL

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Orman tavuğugillerden, eti için avlanan, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağ tavuğu (Tetrastes bonasia)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çil yavrusu gibi dağılmak

[isim]

  • Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
  • Aynada oluşan leke
  • Bitki köklerindeki kıla benzer ince uzantılar

[sıfat]

  • Tüyünde küçük benekler bulunan (hayvan)

    Çil horoz.

[sıfat]

  • Yeni ve parlak (para veya altın)

    Anneme elli çil altın bıraktılar. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: çil çil

MEY (Kelime Kökeni: Farsça mey)

[isim]

[eskimiş]

  • Şarap

Birleşik Kelimeler: meyhane

[isim]

[müzik]

  • Türk halk müziğinde kullanılan, ağzı yassı bir zurna türü