ÇÖZÜLÜVERMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ÇÖZÜLÜVERMEK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇÖZÜLÜVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖVÜLME21, ÇÖZMEK19, ÖZÜRLÜ19, ÖMÜRLÜ17, ÇÖMLEK16, ÖZLEME16, ÖZEMEK16, ÖLÇMEK16, KÖLÇER15, ÖRÜLME15, ÇÜRÜME14, ÜZÜLME14, VERMEK13, ÇERKEZ12, LEVREK12, ÜÇLEME12, KÜRÜME11, ÜRÜMEK11, ÇELMEK10, ÇEMREK10, MERKEZ10, KÜREME9, ÜREMEK9

KÜREME

[isim]

  • Küremek işi

ÜREMEK

[nesnesiz]

  • Canlı, doğup çoğalmak

    Altı yedi ay içinde küçük sürü üredi. - Ömer Seyfettin

  • Yetişmek

    Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz. - Salâh Birsel

[mecaz]

  • Çoğalmak, artmak

    Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor.

ÇELMEK

[-i]

  • Ayak uzatarak birisini düşürmek
  • Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek

    En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasından en olmayacak golleri yerdi. - Haldun Taner

  • Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak
  • Bir şeyin kenarını verev veya çapraz kesmek, çalmak

[spor]

  • Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak

[mecaz]

  • Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak

    Gönlümü çelen bir söz söyle.

[mecaz]

  • Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek

    Bu sözünüz deminkini çeliyor.

ÇEMREK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kolları ve bacakları sıvanmış (kimse)

    Tepeden tırnağa çamura, toza batmış, dize kadar çemrek kalabalığı görenler, bunda bir iş, mühim bir iş olduğunu anlamakta gecikmediler. - Yaşar Kemal

MERKEZ (Kelime Kökeni: Arapça merkez)

[isim]

  • Bir bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri
  • Bir işin öğretildiği yer

    Er eğitim merkezi.

  • Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
  • Belirli bir yerin ortası

    Şehir merkezi.

  • Polis karakolu

    Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Biçim, tarz

[matematik]

  • Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası

[matematik]

  • Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta

    Daire merkezi. Küre merkezi.

Birleşik Kelimeler: merkez açı, merkezkaç, merkez parti, merkez üs, iç merkez, ağırlık merkezi, deprem merkezi, etkinlik merkezi, haber merkezi, hükûmet merkezi, iletişim merkezi, indirim merkezi, iş merkezi, kâr merkezi, konuşma merkezi, kültür merkezi, mükemmeliyet merkezi, moral eğitim merkezi, ordu merkezi, sağlık merkezi, satış merkezi, tam bakım merkezi, ticaret merkezi, yerleşim merkezi, dış merkezli, eş merkezli, gün merkezli, yer merkezli

KÜRÜME

[isim]

  • Kürümek işi

ÜRÜMEK

[nesnesiz]

  • Havlamak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ürüyen köpek ısırmaz

ÇERKEZ

[isim]

  • Kafkasya'da yaşayan bir boy veya bu boydan olan kimse

Birleşik Kelimeler: Çerkez peyniri, çerkeztavuğu

LEVREK (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)

Birleşik Kelimeler: aklevrek, uzun levrek, taş levreği, tatlısu levreği

ÜÇLEME

[isim]

  • Üçlemek işi

[sıfat]

  • Üçü bir arada bükülmüş

    Üçleme halat.

[edebiyat]

  • Bentleri üçer dizeli olan türkü

[edebiyat]

  • Bir yazarın, konu ve fikrî yapı olarak birbirini izleyen üç eseri, triloji

[din bilgisi]

  • Teslis

    Din inancı vardır ki akla hiç dayanmaz, Hristiyanların üçleme inancı gibi. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[spor]

  • Bir oyuncunun aynı karşılaşmada üç sayı yapması durumu

VERMEK

[-e]

[-i]

  • Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek

    Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. - Ömer Seyfettin

  • Bırakmak veya bağışlamak
  • Ondan bilmek, atfetmek

    Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi. - Falih Rıfkı Atay

  • Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek

    Geçenlerde bir derginin, 'Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum. - Haldun Taner

  • Döndürmek, çevirmek, yöneltmek

    Arabanın burnunu en tenha kahvelerden birinin önünde rıhtıma verdiler. - Attila İlhan

  • Herhangi bir duruma yol açmak

    Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Satmak

    Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul.

  • Kızı, kadını biriyle evlendirmek

    Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar. - Halide Edip Adıvar

[-i]

  • Ödemek

    Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler. - Peyami Safa

  • Yaymak

    Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek.

  • Bitki ve ağaç, ürün üretmek

    Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak

    Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor. - Refik Halit Karay

  • Hepsini herhangi bir duruma sokmak

    Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek.

  • Sahip olmasını sağlamak
  • Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek

    Hareket vermek. Biçim vermek.

  • Tespit etmek

    Randevu vermek. Ad vermek.

  • Kazandırmak, katmak

    Tat, çeşni vermek.

  • Ayırmak, harcamak

    Emek vermek. Zaman vermek.

  • Dayamak

    Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. - Abbas Sayar

  • Doğurmak

    Kezban, ona yedi evlat vermişti.

[argo]

  • Cinsel yönden kendisini kullandırmak

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ver elini ...
  • verip veriştirmek
  • vermeyince (veya vermemiş) mabut, neylesin Sultan Mahmut

Birleşik Kelimeler: verkaç, elvermek, ısıveren, işveren, özveren, yediveren

ÇÜRÜME

[isim]

  • Çürümek işi

ÜZÜLME

[isim]

  • Üzülmek durumu

KÖLÇER

[isim]

[halk ağzında]

[bitki bilimi]

  • Tanelere zarar veren bir buğday hastalığı

ÖRÜLME

[isim]

  • Örülmek işi

    Kelimelerin seçilmesi, cümlelerin örülmesi, ahengin bulunması için müşahhas esaslara sahip olmuştu. - İbrahim Alâeddin Gövsa