ÇUVALLATMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
ÇUVALLATMAK harflerini içeren 6 harfli 21 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇUVALLATMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÇAVMAK16,
LAAKAL (Kelime Kökeni: Arapça lāaḳall)
-
En azından, hiç olmazsa
Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir. - Reşat Nuri Güntekin
ATLAMA
-
Atlamak işi
Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. - Reşat Nuri Güntekin
- Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma
- Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı
Birleşik Kelimeler: atlama beygiri, atlama çizgisi, atlama tahtası, atlama taşı, sırıkla atlama, uzun atlama, üç adım atlama, yüksek atlama, kaplan atlaması
ATAMAK
- Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
Birleşik Kelimeler: açıktan atamak, asaleten atamak, vekâleten atamak
ALLAMA
- Allamak işi
AKLAMA
- Aklamak işi, ibra
Birleşik Kelimeler: aklama belgesi
MUALLA (Kelime Kökeni: Arapça muʿallā)
- Yüksek, yüce
MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)
-
Salt
Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar
- Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık
-
Kesinlikle
Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç
Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır
MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)
- Öldürülmüş, öldürülen
Ata Sözleri ve Deyimler
- maktul düşmek (veya olmak)
ULAMAK
- Eklemek, katmak, ilave etmek
ÇATLAK
-
Çatlamış olan
Çatlak bardak.
-
Deli
Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım? - Oktay Rifat
-
Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklık
Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti. - Aka Gündüz
-
Ara, aralık
İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar. - Halikarnas Balıkçısı
-
Değişimin başlangıcı
Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı. - Emine Işınsu
-
Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz
Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. - Tarık Buğra
- Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür
Birleşik Kelimeler: çatlak ses, çatlak zurna, kafası çatlak, kasık çatlağı
ALAÇAM
- Samsun iline bağlı ilçelerden biri
- Rengi kızıla yakın bir tür çam (Picea excelsa)
ÇALMAK
-
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. - Falih Rıfkı Atay
-
Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
Fevkalade zekidir, iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır. - Refik Halit Karay
-
Ses çıkarmak, ses vermek
Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir. - Reşat Nuri Güntekin
- Atmak, çarpmak, vurmak
-
Üzerine sürmek
Ekmeğin üzerine yağ çaldı.
- Bozmak, zarar vermek
- Kumaşın bir parçasını kesmek
- Madeni oymak, kalemle işlemek
-
Benzemek, andırmak
Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi. - Sait Faik Abasıyanık
- Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
-
Süpürmek, temizlemek
Tozu çalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- çalıp çırpmak
- çalmadan oynamak
- çalma elin kapısını, çalarlar kapını
Birleşik Kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar
ÇATMAK
-
Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. - Falih Rıfkı Atay
-
Kereste vb.ni birbirine tutturmak
Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar. - Lâtife Tekin
-
Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık - Mehmet Akif Ersoy
- Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
- Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
-
Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. - Refik Halit Karay
-
Yazıyla veya sözle sataşmak
Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. - Memduh Şevket Esendal
-
Rastlamak, karşılaşmak
Nerden çattım böylesi bir güzele... - Cahit Sıtkı Tarancı
- Gemiler birbirine çarpmak
Birleşik Kelimeler: çöpçatan
ÇAMUKA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Gümüş balığına benzer bir balık (Atherina hepsetus)
ALATAV
- Az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak)