ÇUKURLUK ile Oluşan Kelimeler (ÇUKURLUK Kelime Türetme)
ÇUKURLUK harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. ÇUKURLUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Çukurluk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
ÇUKURLUK14,
7 Harfli Kelimeler
ÇUKURLU13, UÇUKLUK13, UÇKURLU13, KURULUK10
6 Harfli Kelimeler
KURULU9
5 Harfli Kelimeler
ÇUKUR10, UÇKUR10, KURUL7
4 Harfli Kelimeler
UÇLU9, UÇUK9, KURU6, KULU6, URUK6
3 Harfli Kelimeler
ÇUL7, ULU5, KUL4, KUR4
2 Harfli Kelimeler
UÇ6, UR3
UR
-
Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon
Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar
Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru
KUL
-
Tanrı'ya göre insan
Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.
-
Köle
Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar
- Karavaş
Ata Sözleri ve Deyimler
- kula kul olmak
- kul etmek
- kul köle olmak
- kul kusursuz olmaz
- kul olmak
- kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
- kulunuz
Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu
KUR (Kelime Kökeni: Fransızca cours)
-
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı.
- Düzey
Birleşik Kelimeler: cari kur, çapraz kur, dalgalı kur, efektif kur, katlı kur, sabit kur, döviz kuru
- Karşı cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
- Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
Ata Sözleri ve Deyimler
- kur yapmak
ULU
-
Erdemleri bakımından çok büyük, yüce
Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin
-
Çok yüksek, çok büyük olan (şey)
Dökülen meyvelerinden fazla, açılmış çiçekleri bulunan bir ulu ağaç. - İbrahim Alâeddin Gövsa
KURU
-
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar
-
Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
Kuru çöl. Kuru tepeler.
-
Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay
-
Canlılığını yitirmiş (bitki)
Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar
-
Salgısı olmayan
Kuru öksürük. Kuru egzama.
-
Döşenmemiş, çıplak
Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı
-
Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)
Kuru çayla karın doyar mı?
-
Etkisi ve sonucu olmayan
Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
-
Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
Kuru, zevksiz bir hayat.
-
Akıcı olmayan, duygudan yoksun
Kuru bir anlatım.
- Kuru fasulye
Ata Sözleri ve Deyimler
- kuru başına kalmak
- kuruda kalmak
- kuru gayret çarık eskitir
- kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
- kuru laf karın doyurmaz
- kurunun yanında yaş da yanar
- kuru tahtada kalmak
Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu
KULU
- Konya iline bağlı ilçelerden biri
URUK
- Soy, sülale
UÇ
-
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz
- Bir şeyin baş veya son noktası
-
Bir şeyin kenarı
Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay
- Dış kenar, periferi
-
Bir uzaklığın son noktası
İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay
- Bir şeyin başı, tepesi
- Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde
- Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem
- Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak
Ata Sözleri ve Deyimler
- ucu (herhangi birine) dokunmak
- ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
- ucu bucağı yok (veya kayıp)
- ucunda (bir şey) bulunmak
- ucundan tutmak
- ucunu bulmak
- ucunu kaçırmak
- ucu ortası belli olmamak
- uç vermek
Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu
KURUL
- Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble
Birleşik Kelimeler: alt kurul, genel kurul, seçici kurul, üst kurul, yarkurul, Bakanlar Kurulu, balotaj kurulu, denetim kurulu, denetleme kurulu, disiplin kurulu, onur kurulu, sağlık kurulu, sandık kurulu, seçiciler kurulu, soruşturma kurulu, tahkim kurulu, teftiş kurulu, uzlaştırma kurulu, yargıcılar kurulu, yasama kurulu, yazı kurulu, yönetim kurulu, yürütme kurulu
ÇUL (Kelime Kökeni: Arapça cūl)
-
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma
Geceleri Ali, bir çula bürünerek yatıyordu. - Ömer Seyfettin
-
Kıldan veya yünden yapılmış hayvan örtüsü
Ata çul örtmek.
- Tekke mensuplarının büründüğü örtü
- Giyim, giysi
Ata Sözleri ve Deyimler
- çul içinde arslan yatar
- çulu düzmek (veya düzeltmek)
Birleşik Kelimeler: çul çaput, çultutmaz
KURULU
-
Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı. - Burhan Günel
Birleşik Kelimeler: kurulu düzen
UÇLU
-
Ucu olan, ucu çıkan
Bu iki uçlu davanın ise bence bir tek hedefi vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Filtreli (sigara)
UÇUK
-
Uçmuş, soluk
Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
-
Açık (renk)
Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa
-
Hafif, belirsiz
Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız. - Attila İlhan
- Abartılı, çok yüksek, çok fazla
- Deli dolu
Birleşik Kelimeler: uçuk kaçık
- Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık
KURULUK
- Kuru olma durumu
Birleşik Kelimeler: tuzu kuruluk
ÇUKUR
-
Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer
Bulaşık çukurunun üstündeki pencere de yandaki büyük eve bakıyor. - Adalet Ağaoğlu
-
Çene ve yanaktaki gamze
Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı. - Refik Halit Karay
- Mezar
Ata Sözleri ve Deyimler
- çukur açmak
- çukura düşmek
- çukurunu kazmak
Birleşik Kelimeler: çukur korozyonu, çakır çukur, çene çukuru, dalga çukuru, dudak çukuru, ense çukuru, göğüs çukuru, lağım çukuru, okyanus çukuru, orkestra çukuru