ÇOĞURCUK ile Oluşan Kelimeler (ÇOĞURCUK Kelime Türetme)

ÇOĞURCUK harflerinden oluşan 27 kelime bulunuyor. ÇOĞURCUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çoğurcuk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

ÇOĞURCUK24

6 Harfli Kelimeler

KORUCU12

5 Harfli Kelimeler

ÇOCUK13, ÇUKUR10, UÇKUR10

4 Harfli Kelimeler

ÇOĞU16, KUĞU13, UĞRU13, UĞUR13, ÇUCU12, KOÇU9, ORUÇ9, OKÇU9, UÇUK9, KORU6, KURU6, OKUR6, URUK6

3 Harfli Kelimeler

ÇOR7, ÇOK7, KOÇ7, CUK7, KOR4, KUR4

2 Harfli Kelimeler

6, OK3, UR3

OK

[isim]

  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
  • Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
  • At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç

    Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin

[matematik]

  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku

UR

[isim]

[tıp]

  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru

KOR

[isim]

  • İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası

[mecaz]

  • Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert

    Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan

[sıfat]

[mecaz]

  • Kırmızı renkli

    Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kor dökmek
  • kor gibi
  • kor gibi yanmak

Birleşik Kelimeler: akkor

KUR (Kelime Kökeni: Fransızca cours)

[isim]

[ekonomi]

  • Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri

    Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı.

  • Düzey

Birleşik Kelimeler: cari kur, çapraz kur, dalgalı kur, efektif kur, katlı kur, sabit kur, döviz kuru

[isim]

  • Karşı cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
  • Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kur yapmak

KORU

[isim]

  • Bakımlı küçük orman

    Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ. - Refik Halit Karay

KURU

[sıfat]

  • Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

    Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar

  • Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan

    Kuru çöl. Kuru tepeler.

  • Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı

    Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay

  • Canlılığını yitirmiş (bitki)

    Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar

  • Salgısı olmayan

    Kuru öksürük. Kuru egzama.

  • Döşenmemiş, çıplak

    Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı

  • Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)

    Kuru çayla karın doyar mı?

[mecaz]

  • Etkisi ve sonucu olmayan

    Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]

  • Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem

[mecaz]

  • Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

    Kuru, zevksiz bir hayat.

[mecaz]

  • Akıcı olmayan, duygudan yoksun

    Kuru bir anlatım.

[isim]

  • Kuru fasulye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuru başına kalmak
  • kuruda kalmak
  • kuru gayret çarık eskitir
  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
  • kuru laf karın doyurmaz
  • kurunun yanında yaş da yanar
  • kuru tahtada kalmak

Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu

OKUR

[isim]

  • Okuyan kimse, okuyucu, kari

    Bu iki yazar, çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: okuryazar

URUK

[isim]

[eskimiş]

  • Soy, sülale

[isim]

  • Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası

    Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz

  • Bir şeyin baş veya son noktası
  • Bir şeyin kenarı

    Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay

  • Dış kenar, periferi
  • Bir uzaklığın son noktası

    İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin başı, tepesi
  • Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde

[sıfat]

  • Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem

[tarih]

  • Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ucu (herhangi birine) dokunmak
  • ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
  • ucu bucağı yok (veya kayıp)
  • ucunda (bir şey) bulunmak
  • ucundan tutmak
  • ucunu bulmak
  • ucunu kaçırmak
  • ucu ortası belli olmamak
  • uç vermek

Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu

ÇOR

[isim]

[halk ağzında]

  • Hastalık
  • Sığır vebası

ÇOK

[sıfat]

  • Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı

    Bana matematik çok kolay geldi. - Falih Rıfkı Atay

[zarf]

  • Aşırı bir biçimde

    Biz çocuklar evimizi çok beğendik. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çok baharın otunu yemek
  • çok bilen (veya söyleyen) çok yanılır
  • çok el ya yağmaya ya yolmaya
  • çok gelmek
  • çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
  • çok görmek
  • çok havlayan köpek ısırmaz
  • çok koşan çabuk (veya çok veya tez) yorulur
  • çok naz âşık usandırır
  • çok olmak
  • çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin
  • çok söylemek
  • çok şey!
  • çok şükür
  • çok yaşayan (veya okuyan) bilmez, çok gezen bilir

Birleşik Kelimeler: çok anlamlı, çok ayaklılar, çokbilmiş, çok çok, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok geçmeden, çokgen, çok gizli, çok gözeli, çok hücreli, çok karılı, çok katlı otopark, çok kısa dalga, çok kocalılık, çok ortaklı, çok partili, çoksatar, çok sesli, çok sözlü, çok şiddetli fırtına, çok tanrıcı, çok tanrılı, çok taraflı, çok terimli, çok uluslu, çok yanlı, çok yıllık, çok yönlü, çok yüzlü, az çok, birçok, pek çok, birçoğu

KOÇ

[isim]

  • Damızlık erkek koyun

[mecaz]

  • Sağlıklı, gürbüz genç erkek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koça boynuzu yük değil

Birleşik Kelimeler: koçbaşı, koçboynuzu, koç burunlu, koç katımı, koç yiğit, koç yumurtası

[isim]

[spor]

  • Çalıştırıcı
  • Kişilerin liderlik veya yöneticilik özelliklerini, becerilerini geliştirmeye yönelik, belli bir amacı hedefleyerek daha etkili sonuçlara ulaşmasını sağlamak için çalışan kimse

Birleşik Kelimeler: yaşam koçu

[isim]

[gök bilimi]

  • Zodyak üzerinde Balık ile Boğa arasında bulunan takımyıldızın adı, Hamel

CUK

[zarf]

  • "Tam yerine denk gelmek, uygun gelmek, yakışmak" anlamlarındaki cuk oturmak deyiminde geçen bir söz

KOÇU (Kelime Kökeni: Macarca kocsi)

[isim]

[eskimiş]

  • Süslü bir tür gezme arabası
  • Direkler üzerine, yüksekte kurulmuş zahire ambarı

ORUÇ (Kelime Kökeni: Farsça rūze)

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma

    Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür! - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • orucunda olmak
  • oruç açmak
  • oruç bozmak
  • oruç tutmak
  • oruç yemek

Birleşik Kelimeler: döngel orucu, ölüm orucu