ÇOCUKÇU ile Oluşan Kelimeler (ÇOCUKÇU Kelime Türetme)

ÇOCUKÇU harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. ÇOCUKÇU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çocukçu kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

ÇOCUKÇU19

5 Harfli Kelimeler

ÇOCUK13, ÇOKÇU13

4 Harfli Kelimeler

ÇUCU12, KOÇU9, OKÇU9, UÇUK9

3 Harfli Kelimeler

ÇOK7, KOÇ7, CUK7

2 Harfli Kelimeler

6, OK3

OK

[isim]

  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
  • Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
  • At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç

    Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin

[matematik]

  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku

[isim]

  • Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası

    Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz

  • Bir şeyin baş veya son noktası
  • Bir şeyin kenarı

    Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay

  • Dış kenar, periferi
  • Bir uzaklığın son noktası

    İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin başı, tepesi
  • Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde

[sıfat]

  • Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem

[tarih]

  • Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ucu (herhangi birine) dokunmak
  • ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
  • ucu bucağı yok (veya kayıp)
  • ucunda (bir şey) bulunmak
  • ucundan tutmak
  • ucunu bulmak
  • ucunu kaçırmak
  • ucu ortası belli olmamak
  • uç vermek

Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu

ÇOK

[sıfat]

  • Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı

    Bana matematik çok kolay geldi. - Falih Rıfkı Atay

[zarf]

  • Aşırı bir biçimde

    Biz çocuklar evimizi çok beğendik. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çok baharın otunu yemek
  • çok bilen (veya söyleyen) çok yanılır
  • çok el ya yağmaya ya yolmaya
  • çok gelmek
  • çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
  • çok görmek
  • çok havlayan köpek ısırmaz
  • çok koşan çabuk (veya çok veya tez) yorulur
  • çok naz âşık usandırır
  • çok olmak
  • çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin
  • çok söylemek
  • çok şey!
  • çok şükür
  • çok yaşayan (veya okuyan) bilmez, çok gezen bilir

Birleşik Kelimeler: çok anlamlı, çok ayaklılar, çokbilmiş, çok çok, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok geçmeden, çokgen, çok gizli, çok gözeli, çok hücreli, çok karılı, çok katlı otopark, çok kısa dalga, çok kocalılık, çok ortaklı, çok partili, çoksatar, çok sesli, çok sözlü, çok şiddetli fırtına, çok tanrıcı, çok tanrılı, çok taraflı, çok terimli, çok uluslu, çok yanlı, çok yıllık, çok yönlü, çok yüzlü, az çok, birçok, pek çok, birçoğu

KOÇ

[isim]

  • Damızlık erkek koyun

[mecaz]

  • Sağlıklı, gürbüz genç erkek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koça boynuzu yük değil

Birleşik Kelimeler: koçbaşı, koçboynuzu, koç burunlu, koç katımı, koç yiğit, koç yumurtası

[isim]

[spor]

  • Çalıştırıcı
  • Kişilerin liderlik veya yöneticilik özelliklerini, becerilerini geliştirmeye yönelik, belli bir amacı hedefleyerek daha etkili sonuçlara ulaşmasını sağlamak için çalışan kimse

Birleşik Kelimeler: yaşam koçu

[isim]

[gök bilimi]

  • Zodyak üzerinde Balık ile Boğa arasında bulunan takımyıldızın adı, Hamel

CUK

[zarf]

  • "Tam yerine denk gelmek, uygun gelmek, yakışmak" anlamlarındaki cuk oturmak deyiminde geçen bir söz

KOÇU (Kelime Kökeni: Macarca kocsi)

[isim]

[eskimiş]

  • Süslü bir tür gezme arabası
  • Direkler üzerine, yüksekte kurulmuş zahire ambarı

OKÇU

[isim]

  • Ok yapan veya satan kimse
  • Okçuluk sporunu yapan kimse, kemankeş

UÇUK

[sıfat]

  • Uçmuş, soluk

    Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Açık (renk)

    Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa

  • Hafif, belirsiz

    Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız. - Attila İlhan

[mecaz]

  • Abartılı, çok yüksek, çok fazla

[mecaz]

  • Deli dolu

Birleşik Kelimeler: uçuk kaçık

[isim]

[tıp]

  • Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık

ÇUCU

[isim]

[halk ağzında]

  • Semerci

ÇOCUK

[isim]

  • Küçük yaştaki erkek veya kız

    Çocuğun bir sütninesi vardı. - Refik Halit Karay

  • Soy bakımından oğul veya kız, evlat

    Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak

    Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Genç erkek

[mecaz]

  • Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi

[mecaz]

  • Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse

    Otuz yaşında ama hâlâ çocuk.

[mecaz]

  • Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider
  • çocuğun bulunduğu yerde dedikodu olmaz
  • çocuğu olmak
  • çocuk (veya çocuğunu) düşürmek
  • çocuk aldırmak
  • çocuk bakmak
  • çocuk dünyaya getirmek
  • çocuk düşe kalka büyür
  • çocuk gibi
  • çocuk gibi sevinmek
  • çocuk kalmak
  • çocukla çocuk, büyükle büyük olmak
  • çocuklar!
  • çocuk mu avutuyorsun (veya kandırıyorsun)
  • çocuk olmak
  • çocuk peydahlamak
  • çocuktan al haberi
  • çocuk yapmak
  • çocuk yetiştirmek

Birleşik Kelimeler: çocuk bahçesi, çocuk bakıcısı, çocuk başına, çocuk bezi, çocuk bilimi, çocuk dili, çocuk doktoru, çocuk edebiyatı, çocuk felci, çocuk işi, çocuk lafı, çocuk mahkemesi, çocuk oyuncağı, çocuk oyunu, çocuk ruhlu, çocuk yazını, çocuk yuvası, çoluk çocuk, dünkü çocuk, mavi çocuk, parmak çocuk, üvey çocuk, bayram çocuğu, köprüaltı çocuğu, kucak çocuğu, mektep çocuğu, muhallebi çocuğu, okul çocuğu, orospu çocuğu, sokak çocuğu, sünnet çocuğu, süt çocuğu, zamane çocuğu, çiçek çocukları

ÇOKÇU

[sıfat]

[felsefe]

  • Çokçuluk öğretisini benimseyen, plüralist

ÇOCUKÇU

[isim]

[halk ağzında]

  • Çocuk doktoru