ÇOBANPÜSKÜLÜ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇOBANPÜSKÜLÜ harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇOBANPÜSKÜLÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

LÜPÇÜ16, BÜKÜÇ14, ÜSKÜP14, ÇOLPA13, KOPÇA13, KÜPLÜ13, ÇÜNKÜ12, ÜÇLÜK12, BÜKÜN11, ÇOBAN11, KOPAL10, LAPON10, POLKA10, SÜLÜN10, SÜLÜK10, ÇOKAL9, ÇOLAK9, KOÇAN9, BANKO8, BALON8, KABLO8, AKSON7, KONSA7, SOLAK7, SALON7, KOLAN6

KOLAN

[isim]

  • At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer

    Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. - Necati Cumalı

  • Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ

[halk ağzında]

  • Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kolan çekmek
  • kolan vurmak

Birleşik Kelimeler: kolan balığı

AKSON (Kelime Kökeni: Fransızca axone)

[isim]

[anatomi]

  • Sinir uyarmalarını sinir hücresinin gövdesinden diğer sinir hücrelerine taşıyan uzantı

KONSA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Taşlık

SOLAK

[isim]

  • Genellikle sol elini kullanan kimse

[tarih]

  • Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı

    Yanı başındaki elli altmış solaktan başka yeniçerilerle birlikte bütün birliklerin ileri atılması için buyruk verdi. - Nihal Atsız

SALON (Kelime Kökeni: Fransızca salon)

[isim]

  • Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda

    Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü. - Peyami Safa

  • Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer

    Düğün salonu. Konferans salonu.

  • Dükkân, mağaza

    Çay salonu. Berber salonu.

Birleşik Kelimeler: salon adamı, salon bitkileri, salon çamı, salon çiçeği, salon kadını, bekleme salonu, berber salonu, bilardo salonu, dans salonu, dinleme salonu, dinlenme salonu, düğün salonu, güzellik salonu, kabul salonu, lostra salonu, merasim salonu, misafir salonu, model salonu, müzik salonu, oyun salonu, sergi salonu, sinema salonu, şeref salonu, toplantı salonu, yemek salonu, yolcu salonu

BANKO (Kelime Kökeni: İtalyanca banco)

[isim]

  • İş yerlerinde üzerine eşya koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh

    Kelepçi kızlar da bankodakiler gibi, fazla iplik kopmasından şikâyetçiydiler. - Orhan Kemal

  • Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para
  • Talih oyunlarında oyunu yöneten kimse

[zarf]

  • Kesinlikle

    Bu dönem muhtar banko Ali Bey olacak.

[ünlem]

  • Talih oyunlarında ortada toplanan paranın hepsine oynandığını anlatan bir söz

[denizcilik]

  • Su altı tepeliği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • banko geçmek

Birleşik Kelimeler: banko at, banko sayı

BALON (Kelime Kökeni: Fransızca ballon)

[isim]

  • Isıtılmış hava veya havadan daha hafif bir gazla doldurulan, atmosferde uçabilen, küre biçiminde araç
  • Hava veya gazla doldurulmuş, kauçuktan yapılan çocuk oyuncağı

    Hatırlattı bana, bir bayram sabahı / Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp ağlayışımı - Orhan Veli Kanık

  • Karnı yuvarlak ve şişkin, boynu dar cam kap
  • Karikatürde içi sözle doldurulan yuvarlak

[denizcilik]

  • Geriden gelen rüzgârdan yararlanmak amacıyla yatın ana direği üzerine çekilen üç köşeli, hafif yelken
  • Aslı olmayan söz, palavra

    Son cereyan (gülümsedi ve tavana doğru bakarak) hesapla kitapla ‘Genç Kalemler’in Selanik'ten salıverdiği balondur. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balon uçurmak
  • balon yapmak

Birleşik Kelimeler: balon balığı, balon lastik

KABLO (Kelime Kökeni: Fransızca câbleau)

[isim]

  • Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel

    Konduları elektrik kablolarıyla sarıp sarmalayacağına söz verdi. - Lâtife Tekin

Birleşik Kelimeler: kablo gemisi, anot kablosu

ÇOKAL

[isim]

[eskimiş]

  • Savaşlarda giyilen zırh

ÇOLAK

[sıfat]

  • Eli veya kolu sakat olan (kimse)

    Hırsızları yakalayan genç, mavi gözlü, çolak bir polisti. - Sait Faik Abasıyanık

KOÇAN

[isim]

  • Marul, lahana vb. sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde
  • Mısırın tanelerini taşıyan, üzeri yaprakla sarılı, püsküllü meyvesi
  • Mısırın taneleri atıldıktan sonra kalan sert bölüm
  • Defter biçimindeki makbuz ve biletlerin zımbalı bölümü koparıldıktan sonra cilde bağlı kalan parçası

    Makbuz koçanı.

  • Belge, izin belgesi

    Kafa koçanı.

[halk ağzında]

  • Tapu senedi

    Cebinde de otuz dönümlük bir tütün koçanı vardı. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koçan bağlamak

Birleşik Kelimeler: dip koçanı, kafa koçanı

KOPAL (Kelime Kökeni: Fransızca copal)

[isim]

  • Tropik bölgelerde yetişen, bazı erguvangillerden çıkarılan ve cila yapmakta kullanılan bir tür reçine

LAPON (Kelime Kökeni: Fransızca lapon)

[isim]

  • Laponya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse, Laponyalı

POLKA (Kelime Kökeni: Leh. polka)

[isim]

  • Bir tür Polonya dansı
  • Bu dansın müziği

SÜLÜN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş (Phasianus colchicus)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sülün gibi